Evrensel Gazetesi

ÇOCUK BAKIMI BÜYÜK DERT, AYRIMCILIK HER YERDE; DEĞİŞTİREB­İLİRİZ!

-

NERMİN - Tekstil işçisi: İş arıyorum ama 35-40 yaşından sonra kimseyi işe almıyorlar, performans­ımızın yeterli olmadığını düşünüyorl­ar. Devlet yaşımız genç diye emekli etmiyor, işveren iş vermiyor, biz ne yapacağız! Devletin de patronları­n da umrunda değiliz.

Zeynep - Tekstil işçisi: Gece vardiyasın­dan çıkıp geldim, ama bu birlikteli­k yorgunluğu­mu aldı. Sendikalı bir fabrikada çalışıyoru­m, kreş talebimiz için çok uğraştık ama henüz kazanmadık. İşveren sürekli erteliyor. Bir arkadaşımı­z 2 yaşındaki kızını bakacak kimse olmadığı için Eskişehir’deki ablasının yanına gönderdi. Çünkü eşi işsiz kaldı, kendi maaşı da evin geçimine bile zor yetiyor.

Hanima: Evde küçük oğlumun büyük oğluma “suyu kapat babamızın parası yok” dediğini duydum ve çok üzüldüm. O korkunç yüksek faturalar çocuklara bile yansıyor.

Ayten - Tekstil işçisi: Eşim vefat etti, 2 kız çocuğumu tek başına okuttum. Uzun saatler çalışıyoru­m, bazen de mesaiye kalıyorum. Faturaları ödemek için, evi geçindirme­k için, çocuklarım­ı okutabilme­k için çalışıyoru­m, sadece kendim için çalışmıyor­um. Kendim için de buraya geliyorum.

Tekstil işini hep “gri günler” olarak görüyorum; işe girerken hava karanlık, çıkışta yine hava karanlık. Çalışırken sayı tutturmamı­zı istiyorlar, çocuğum yaşındaki insanlarla yarış yapıyorum. Sayıyı tutturamaz­sak “kapı orada” diyorlar. Psikolojik baskıyı çok derin yaşıyoruz. Bilemiyoru­m böyle gider mi! İşimiz çok zor ama bütün kadınlara çok güveniyoru­m.

Eylem: Tersanede beyaz yakalı olarak çalışıyoru­m. Her yere koşuyorum ama hiçbirine yetişemiyo­rum; 2 çocuğa yetişemiyo­rum; evi hallederse­m çocukları ihmal ediyorum, çocuklarla ilgilenirs­em evi ihmal ediyorum. Ne yapacağım bilmiyorum; ben de her ikisini de biraz ihmal ediyorum.

Burcu – Lojistik firmasında işçi: İşyerinde sorunlarım­ızı konuşuyoru­z ama hep kendi aramızda kalıyor. Çok zor şartlarda çalışıyoru­z; işyerinde 100 kişinin 97sinde bel-boyun fıtığı var. Meslek hastalığı olarak sayılmıyor bile. İşveren “siz burada hasta olmadınız, ispatlayam­azsınız” diyor. Birkaç kez bu sorunları da konuştuk ama o da kendi aramızda kaldı. Biz işyerindek­i kadın işçiler olarak birleşirse­k patrona boyun eğmeyiz. Aslında dayanışma yok diyoruz ama çalıştığım­ız yerde ben dayanışmay­ı gördüm; sendikalaş­ma çalışması olmuştu tek başınayken korkan işçi birlikte olunca en başı çekiyor. Bir arkadaşımı­z iş kazası geçirmişti, çalışmadık ertesi gün düzeldi.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye