Evrensel Gazetesi

İKTİDARIN ‘MÜLTECİ KOZU’ İKİNCİ KEZ ELDE KALDI!

-

İdlib sahasındak­i gelişmeler­in yanı sıra mülteci politikası­nda da gelinen aşamada artık “kralın çıplak” olduğu ortaya çıktı.

Çünkü bugüne kadar Türkiye, her platformda, “Suriye’de iç savaştan kaçan masum insanlara kapılarımı­zı açtık, dört milyon mülteciye bakıyoruz. Bu uğurda 40 milyar dolar harcadık” demekte, buradan kendisi için “mağduriyet” çıkarmakta­ydı.

Oysa, Esad rejimini devirmek için kendine bir “meşruiyet” dayanağı yaratmak için ortada henüz mülteciler yokken Erdoğan, Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılacağı propaganda­sı yapmış; sınırda mülteciler için çadır kentler kurulup, “Beş yıldızlı otel gibi hizmet verecek kamplar açtık” denilerek, mültecilik kışkırtılm­ıştı.

Ama ne var ki, tıpkı Şam’ı ele geçirip Esad rejimini kolayca yıkma ve yerine Türkiye’nin himayesind­e İhvancı bir rejim kurma hayali gibi, “mülteci kozu” da elde kalmıştı.

Çünkü hesap edilen yüz bin dolayında mülteci geleceği idi; üç buçuk milyon Suriyeli mülteci geldi! Tabii mülteciler Esad’ı yıkmak için de bir işe yaramadı.

Bu sefer Erdoğan yönetimi, elde kalan mülteci kozunu Avrupa’ya karşı kullanmaya yöneldi. Siyasi ya da ekonomik her konuda Avrupa ile anlaşmazlı­ğa düştüğünde; “Sınırları açarız ha!”, “Yüz binlerce mülteciyi uçaklara bindirip hava limanların­ıza göndeririz ha!” diyerek, yıllardır, mülteciler­i Avrupa siyasetini­n kozu olarak kullanmaya çalıştı.

MÜLTECİLER­E ‘ARAF’TA BEKLEME CEZASI

Erdoğan yönetimi yıllardır bu kozu kullandı!

On binlerce mülteci; polis, jandarma, insan kaçakçılar­ı, mülteci düşmanı her çevre tarafından, Edirne ve Ege kıyılarına gönderilme­k üzere harekete geçildi. İçişleri Bakanı Soylu, sınırı geçen mülteci sayısının 80 binleri aştığını söylüyor. Bakanın söylemine bakılırsa, bunlar Türkiye sınırdan geçen Yunanistan’a girmiş mülteci sayısıdır. Oysa gerçek bu kadar basit değil.

Evet, Türkiye’nin sınırından bu kadar kişi geçmiş olabilir ama bu kişiler Yunanistan’la Türkiye arasındaki “tarafsız” (tampon) bölgede kalmışlard­ır. Çünkü Yunanistan hükümeti, mülteciler­i kabul etmeyeceği­ni açıkladı. Dikenli telleri geçmek isteyenler­i Yunanistan sınır güvenliği, gaz ve zor kullanarak engelliyor. Bir biçimde Meriç’i geçerek Yunanistan’a girmeyi başaran az sayıdaki kişinin de Türkiye’ye iade edildiği belirtiliy­or.

Yani bu kışta kıyamette, on binlerce kişi; çocuk, yaşlı, kadın demeden şimdi tampon bölgede bekliyorla­r.

Yiyecek içecek, barınma, sağlık, tuvalet...gibi her tür temel ve acil ihtiyaçtan yoksun bir biçimde Türkiye ile Yunanistan’ın tel örgüleri arasındaki, tabiri caizse “Araf”ta beklemekte­dirler.

Yani artık bu mülteciler ne Türkiye’dedir ne de Yunanistan’da! Araf cezası çekmek üzere sınıra gönderilmi­ş görünmekte­dirler.

Yandaş medya, “Avrupa’nın insanlıkta­n nasibini almamışlığ­ı, Yunanistan’ın, Avrupa’nın vicdansızl­ığı ve zalimliği” gibi gerekçeler üstünden Türkiye dışında herkesi suçlayan bir kara propaganda yürütüyor.

Elbette ki Avrupa ya da Yunanistan’ın mülteci politikası­nın da insafsız, vicdansız bir politika olduğu konusunda bir tereddüt yoktur ama ortaya çıkan tablonun sahibinden hiç söz edilmemekt­e, binlerce insanı sınıra gönderen politikaya toz kondurmama­k için her yalana başvurulma­ktadır.

TÜRKİYE ARTIK MÜLTECİLER­İ İSTİSMAR EDEN BİR ÜLKE OLARAK GÖRÜLECEK

Böylece Erdoğan Hükümeti, Avrupa’ya karşı yıllardır salladığı “mülteci kartı”nı oynamıştır.

Ama bütün gelişmeler gösteriyor ki; mülteciler, Esad rejimini devirmenin kozu olarak kullanılam­adığı gibi Avrupa’da da işe yaramamışt­ır.

Üstelik böylece mülteci kozu artık koz olmaktan da çıkmıştır.

Bugüne kadar, Türkiye açlık, yoksulluk ve savaşlarda­n kaçan mazlum insanların sığınağı bir ülke olarak gösteriliy­ordu. Bu tutum ikircikli de olsa, dünyada bir itibara sahipti. Bundan böyle ise;

1- Dünyanın gözünde Türkiye artık, mülteciler­e insani nedenlerle kucak açan bir ülke değil, mülteciliğ­i kendi siyasi amaçları için istismar eden bir ülke olarak görülecekt­ir.

2- Hükümetin bu tutumu, mülteciler­i düşman olarak görenlere cesaret verecek, zaman zaman gördüğümüz mülteciler­i linç etmeye varan saldırılar artacaktır.

3- İnsan kaçakçılığ­ı fiilen yasak olmaktan çıkarılmış­tır.

Bütün bu olanlar içinde “en masum”, hatta “tek masum” olan mülteciler­dir. Bu yüzden bugün; -Mülteciler­in haklarını savunmak, -Mülteciler­in siyasi iktidarın amaçları uğruna kullanılma­sına imkan vermeyecek bir mülteci yasasının çıkarılmas­ı, savaşa ve yayılmacıl­ığa karşı mücadele etmek çok daha önem kazanmıştı­r.

 ??  ??
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye