Evrensel Gazetesi

HAYALLERİ MODERN İŞÇİ OLMAK

- Ercüment AKDENİZ Edirne

Pazarkule Sınır Kapısı’ndan dönen mülteciler düş kırıklığı içinde. Söylendiği gibi olmadı, kapılar açılmadı! Nehir kenarına dizili ağaçların arasında toplaşmış aileler. Çocuklar ateş başlarında oyun halkaları oluşturmuş. Bebek arabaları ve tekerlekli sandalyele­rle bu insanlar ne yapacak, daha ne kadar ilerleyece­k? Üstelik gece yaklaşıyor, soğuk bastıracak... Düş kırıklığı olsa da geriye bakmak istemiyor mülteciler. Önlerinde Meriç, ileride Avrupa’ya ayak basma umudu. “Çocuklar okuyacak, karınları doyacak” diye geçiriyor içlerinden işçi babalar.

‘Kapılar açılacak umudu’ o kadar sirayet etmiş ki mülteciler­e, elinde meyve suyu kutusu ile bir minik “Bu iş tamam” işareti yapıyor. İyi de şu korkunç nehir nasıl aşılacak? Bu tehlikeyi minik çocuklara kim anlatacak?

Radyolarda, televizyon­larda utanmadan/gururla geçilen, sınırı geçenler bilançosu.

ATEŞ başlarında öbek öbek toplaşmış genç işçi grupları, gece karanlığın­ı bekliyor. Gözleri masmavi Cezayirli Yusuf’un. Bir bota uzanmış. Kardeşi yanında. Faslı iki arkadaşı daha var. “Neden gitmek istiyorsun?” diye soruyorum. “Geleceğim için, bir macera olsa da denemek istiyorum” diyor. “Ne olmak istiyorsun gelecekte?” diye soruyorum. “Makine...” diyor. “Mühendisli­k mi?” soruma; “Yok, makine işçiliği diyor”. Meslek eğitimi almak istiyor Yusuf, Avrupa’da.

Doyran köyüne 500 metre kala, çukur bir bölgedeki ağaçların arasında, bir başka genç işçi grubu görüyoruz. Konya’dan gelmişler. Gençler Türkiye’de çocuk yaştan beri çalışıyor. Ateş’in başında poz veren, boyacılık ve inşaat işlerinde çalıştığın­ı söylüyor. Düzensiz, en alttaki işlerden bıkmış. Düzenli para alamamakta­n yakınıyor. “Türkiye’de insanlar iyi ama para yok, gelecek yok, fabrika da göçmenleri almıyor” diyor. Meriç’in karşı yakası, düzenli bir iş ve fabrika demek Afgan gençler için.

Özcesi, “alt işler” diye anılan işlere koşulmakta­n bıkmış göçmenler. Meslek, dil öğrenenler kısmen hayata tutunsa da en alttakiler tutunamıyo­r. Zincirleme göçün bariz nedeni bu. Avrupa yolları; düzenli bir iş, modern bir işçilik demek onlar için. Hayata tutunmak, saygı görmek, saygı gören işçilerin arasında olmak demek aynı zamanda. Bütün hayaller bundan ibaret, daha fazlası değil. Bu kez soruyu onlar soruyor: “Abi sence kapı açılır mı?”

Cevap vermek istemiyoru­m. Üsteliyorl­ar.

“Pek sanmam” diyorum sonra sıkılarak.

“Bak abi, şimdi yıktın hayallerim­izi” diyorlar.

Kıvırıyoru­m, “Ne bileyim, inşallah açılır” diyorum. Ne diyeyim, kararlılar, geçecekler belli.

“Şimdi oldu işte abi!” diyorlar, yüzlerinde gülücükler açıyor.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye