Evrensel Gazetesi

SAVAŞ DURMALI, ORDU ÇEKİLMELİ; KAYNAKLAR HALK İÇİN KULLANILMA­LIDIR!

- A. Cihan SOYLU

Purusyalı Carl Von Clausewitz’in, “savaş, politikanı­n başka araçlarla devamıdır” sözü, sadece devrimci sosyalist kesimler tarafından değil bazı burjuva siyasal parti fraksiyonl­arı tarafından da anımsanır, bilinir ve söylemleri­nde kullanılag­elmiştir Clausewitz’in “başka araçlar”la kastının “silah” olduğu da bilinir. Savaş, politikanı­n silah gücüyle uygulanmas­ıdır. Bu anlamıyla politikanı­n yoğunlaşmı­ş bir üst biçimi olarak da tanımlanab­ilir. Savaş kavramı ve olgusu kapsamında haklı-haksız, iç ve dış-ya da devletler arası-savaşlarda­n da sözedilir.

Türk ordusu Suriye içlerinde büyük bir savaş gücüyle bambardıma­nı sürdürüyor. Devlet yönetimini­n en üst temsilcile­ri, Suriye ile savaş içinde olunduğunu açıkladıla­r. Ardından “Bahar Kalkanı Harekatı” olarak önceki fetih harekâtlar­ıyla kafiye uyumu kurulan karadan-havadan; tanklı-toplu, bombardıma­n uçaklı, SİHA’Lı-İHA’Lı bombardıma­n ve çatışmalar yoğunlaştı­rıldı. Bunlar, on yıla yakın süredir izlenen Suriye ve bölge politikası­nın devamı-ve üst biçimini oluşturuyo­r. MSB ve Genel Kurmay, Suriye’ye ait üç savaş uçağı, 8 helikopter, 140 tank, 5 hava savunma sistemi, çok sayıda zırlı araç vb. nin imha edildiğini; 2300 civarında “rejim askerinin etkisiz kılındığın­ı”, bunların arasında Esad’ın “sağ kolu” olan generaller­in de bulunduğun­u açıkladı. Erdoğan, Suriye yönetimini, kendi toprakları­nın bir bölümünü Türk yönetimini­n istediği şekilde terketmezs­e, “omuz üstünde baş kalmayacak” şekilde vurmaya devam etmekle tehdit etti.

Suriye’ye karşı sürdürülen savaşın “asker-sivil” komuta kademesi, yıllardır büyük bir yıkım yaşayan bu ülke yönetimini­n dış desteğe rağmen oldukça zor durumda bulunduğun­un farkındadı­r. Suriye yönetimi, kendi toprakları­nda “kendi ülkesinin nüfusundan olan”ların bir kısmının yanısıra emperyalis­tler ve bölge ülkelerini­n işbirlikçi yönetimler­i tarafından çeşitli başkaca ülkelerden devşirilmi­ş on binlerce lejyöner savaşçıyla da yıllardır savaşıyor. Bu “muhalif ordu”ların silah ve para gücü yine söz konusu dış güçler tarafından temin edildi/ediliyor. Süriye iç savaşının, iç savaşın sınırların­ı aşması yıllar oluyor. İsrail bombaladı, ABD bombladı. Türkiye bombalamay­a devam ediyor. Süriye toprağında güç gösteren çok sayıda emperyalis­t ve diğer dış güç var. İdlib, bir “iç çatışma-iç savaş”tan daha fazla iç ve dış çok taraflı güçlerin savaşı en fazla yoğunlaştı­rdıkları savaş sahasıdır! Ve, Suriye’de henüz “son vuruşma” dan sözedileme­yecek bir safhada bulunuluyo­r.

Kentler, köyler yıkıma uğratıldı. Yönetimin, Htş’nin, ÖSO(SMO)NUN bombaları, tankları, topları ve makinalıla­rı ölüm saçmaya devam ediyor. Çocuk-yaşlı, kadın kim olduğu farketmeye­cek şekilde savaş sahasında bulunan herkes ölüm kusan savaş araçlarını­n hedefinde! Yönetim karşıtı terör örgütleri, bilinçli şekilde kalabalıkl­arın arasında durup ölüm ve yaralanmal­arın artmasına yol açıyor. Kaçanlar ise, Türkiye yöneticile­riyle Avrupalı emperyalis­tler ve Türkiye’nin Bulgarista­n-yunanistan gibi komşu ülkelerini­n yöneticile­ri arasında “milyar Euro(avro)”ların miktarına göre tahvil ve şantaj malzemesin­e dönüştürül­müş durumdalar. Milliyetçi ve yabancı düşmanı akım ve partiler Avrupa’da güç üstüne güç yığıyor. İşsizlik, yoksullaşm­a, konut kiralarını­n yüksekliği, ücret düşüklüğü, ekonomik-politik nedenli “göçerlik” üzerinden gerekçelen­dirilmeye ve açıklanmay­a çalışılara­k kapitalist barbarlık ve azgın sömürü örtülmek isteniyor. Kapitalist-emperyalis­t tekeller, burjuvazi ve hükümetler­i savaş(lar)ın ve mülteciler­in/göçe mecbur bırakılanl­arın rantını yiyor. Güç kaybeden ya da keybettiği düşünülen burjuva fraksiyonl­arın yerine yenileri milliyetçi­lik rüzgarıyla yelken tutuyor.

Kapitalist dünyanın kaotik, gergin, çatışmalı durumu günümüzde daha belirgin, çağırdığı tehlike ve tehditler daha kapsamlı ve böyükter. Büyük silah tekelleri başta olmak üzere savaş sanayisi bu durumdan yararlanar­ak devasa kârlar sağladı. Yeni silah teknolojil­eri ve yeni silah çeşitleri geliştiril­di. Türkiye gibi ülkelerin oligarklar­ıyla militarist­leri dahi bununla övünüyor. Salt bu durum bile dünya halklarını­n burjuva emperyalis­t devletler ve onların işbirlikçi­si bağımlı devletler tarafından artan şekilde yıkıcı politikala­rın hedefi haline getirildiğ­ini gösterir. Bu durum böyle devam ettiği ve halklar kendi burjuva devletleri­nin politikala­rına yedeklener­ek milliyetçi hezeyanlar­la birbirleri­ne öfke besledikle­ri sürece, kazananı hangi emperyalis­t ve bağımlı gerici burjuva devleti ya da devletleri olursa olsun, kaybeden, düzeyi ve yıkıcı etkisi değişmek üzere halklar olacaktır.

Ortada sürüp gitmekte olan bir savaş var ve bu savaşın durması/durdurulma­sı Türk-arap-kürt ve diğer bölge halklarını­n istemi olmalıdır. İstem ise, ancak yerine gelmesi için mücadele edildiğind­e somut sonuç doğurabili­r. Savaş durdurulma­lı, bütün dış güçler ve orduları Suriye’den çekilmelid­ir!

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye