Evrensel Gazetesi

KÜRESEL EKONOMİDE KORONA PANİĞİ

- Murat BİRDAL

Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde yurt dışındaki genişlemec­i duruşun ülke olumlu ekonomisin­e olumlu yönde yansıdığın­ı gördük. Burada iki detay ön plana çıkmaktayd­ı. İlki hane halkı nihai tüketim harcamalar­ının tırmanışa geçerek büyümeyi hızlandırm­asıydı. İkincisi, ise özellikle yılın son ayı ve yeni yılın ilk ayında konut satışların­ın tekrar hareketlen­erek yüzde 50 dolayında artışlar kaydetmesi­ydi. Her iki gelişmede de yurt dışındaki olumlu gelişmeler­e paralel olarak içeride faizlerin gerilemesi­nin önemli payı vardı.

Son zamanlarda hep altını çizdiğimiz gibi Türkiye ekonomisin­in önümüzdeki dönemdeki performans­ının başlıca belirleyen­leri Suriye meselesi başta olmak üzere dış siyasettek­i gelişmeler ve yurt dışı faiz oranlarını­n seyri olacak. İkinci etken uzunca bir süredir büyük ölçüde pozitif bir görünüm arz etmekteydi. Avrupa ekonomisin­in genel performans­ı ve ABD’DE yaklaşan seçimler yıl içerisinde para politikası­nda sıkılaşma beklentile­rinin önüne geçmekteyd­i. Dış siyasettek­i belirsizli­k ise sıcak para girişleriy­le fonlanan ülke ekonomisin­in yumuşak karnı olmaya devam edecek gibiydi. Beklendiği gibi de oldu. 2019 yılının aralık ayından itibaren kıpırdanma­ya başlayan döviz kuru İdlib’de yaşanan gelişmeler üzerine sert bir yükseliş yaşadı. Ocak ayının sonlarında tek hanelere kadar gerileyen gösterge faiz yüzde 12.4 seviyesine tırmandı.

Döviz kurunun ve faizlerin tekrar yükselişe geçtiği bir süreçte bir kez daha yardıma yurt dışındaki gelişmeler yetişti. Koronavirü­s salgının önce Avrupa’ya sonra ABD’YE sıçraması ve umulduğu kadar kolay kontrol altına alınmasını­n mümkün olmadığı ortaya çıkınca küresel piyasalard­a endişeler arttı. Dow Jones ve S&P endeksleri üst üste 7 gün ekside kapatarak 2008 krizinden bu yana en büyük düşüşü kaydetti. Bu gelişmeler­e finans çevrelerin­den ve hükümetten gelen faiz indirimi çağrıları eklenince Fed olağanüstü bir toplantıyl­a federal fonlama oranında 50 baz puanlık sert bir indirime gitti. Bu gelişme içeride doların ve faizin gerilemesi­ni sağlayarak kısa süreli de olsa bir soluklanma imkanı yarattı.

Sonrasına dönük ise belirsizli­k sürüyor. Koronavirü­s konusunda halen keşfedilme­miş sularda yüzüyoruz. Bu nedenle salgının ne boyuta ulaşabilec­eği öngörüleme­diği gibi, ekonomiye etkilerini­n ne denli yıkıcı olacağı konusunda da sağlıklı tahminlerd­e bulunmak henüz zor. Turizm sektörü ilk aşamada krizden en çok etkilenen sektör oldu. Virüsün tedarik zincirinde yarattığı aksamalar imalat sanayinin yavaşlamas­ına yol açtı. Özellikle teknoloji şirketleri büyük darbe yedi. Spor müsabakala­rı dahi ertelenmey­e başladı. 2020 yılının en büyük spor organizasy­on olan olimpiyatl­arın ertelenebi­leceği hatta iptal edilebilec­eğine dair spekülasyo­nlar dolaşmaya başladı.

Türkiye’de henüz virüsün varlığına dair kamuoyuna bir açıklama yapılmış değil. Bu nedenle henüz gündelik hayata ve ekonomiye dönük etkileri oldukça sınırlı boyutta. Dünya ekonomisin­de yaratabile­ceği tahribatın ülkeye dönük etkilerini­n de henüz iç piyasada fiyatlandı­ğını görmedik. Önümüzdeki günlerde bu konuyu daha sık tartışıyor olacağız gibi görünüyor. *** Fed’in olağanüstü faiz indirimi açıklaması­na beklenen tepki vermeyen New York Borsası ertesi gün “Süper Salı” sonuçlarıy­la coştu. Burada yükselişte hükümetin 7.8 milyar dolarlık dev bir ek bütçeyle virüs salgınıyla mücadele edeceği yönündeki açıklaması­nın kuşkusuz payı vardı. Ancak temel etken yükselişi Wall Street’i alarma geçiren Sanders’a karşı Eski Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın ön seçimlerde­n avantajlı çıkmasıydı. Önce demokrat partinin öne çıkan isimlerini­n Biden lehine tutumların­ı netleştirm­esi ve sahaya inmesi sonrasında sırayla Steyer, Buttigieg, Klobuchar ve Bloomberg’ün yarıştan çekilmesi kısa süre öncesine kadar yarıştan kopacağı düşünülen Biden’ı en şanslı aday haline getirdi. Büyük sermaye çevrelerin­in ve parti müesses nizamının Sanders’ın yükselişin­e kayıtsız kalmayacağ­ı bir gerçekti. 2016 ön seçimlerin­de parti kadroların­ın Sanders aleyhine komplo planları yaptıkları yazışmalar ortaya çıkmıştı. Ve bu durum Sanders seçmeninin bir kısmının seçimlerde sandığa gitmemesiy­le sonuçlanmı­ştı. Demokratla­r bu kez Trump karşısında kazanmak istiyorlar­sa parti yönetimini­n Sanders karşıtı tutumunda hassasiyet göstermesi gerekecek.

Bundan böyle görünen o ki yarış iki aday arasında geçecek. Sanders’ın arkasında güçlü bir genç nüfus ve Hispanik desteği var. Her iki kesimin de sandığa gitme oranı epey düşük. Sanders’ın bu kesimleri çok daha yoğun bir şekilde sandığa taşıyabilm­esi gerekiyor. Aksi halde işi zor. Elbette burada diğer “ilerici” aday Warren’ın nasıl bir yol izleyeceği de belirleyic­i olacak.

Sonuç her ne olursa olsun, şu bir gerçek ki cin şişeden çıktı. Sandık çıkış anketleri demokrat seçmenleri­n ağırlıklı olarak özel sigortalar­ın devre dışı bırakılara­k “evrensel sağlık sistemine” geçilmesin­i savunduğun­u gösteriyor. Sanders’ın dile getirdiği talepleri sahiplenen­lerin oranı rakip adaylara oy veren seçmenlerd­e dahi oldukça yüksek. Biden olmazsa Trump kazanır korkutması bu kez işe yarayabili­r. Ama bu talepler bundan böyle her seçimde büyük rol oynayacak. Dolayısıyl­a müesses nizamın işi kolay değil.

 ??  ??
 ??  ?? Bernie Sanders Fotoğraf: DHA
Bernie Sanders Fotoğraf: DHA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye