Evrensel Gazetesi

ATLANTİKÇİ­LER, AVRASYACIL­AR

- Ahmet YAŞAROĞLU

u sıralar Atlantikçi­ler ve Avrasyacıl­ar birbirleri­ne veryansın ediyorlar, biri, diğerini büyük devletlere uşaklık etmekle suçluyor. Biliyorsun­uz Atlantikçi­ler ABD ve NATO’YU savunanlar, yani aslında bağlı oldukları kurumlar bugün epeyce tartışmalı hale gelmiş olsa da Batıcılar, emperyaliz­min geleneksel uşakları. Avrasyacıl­ar ise başta Rusya ve Çin olmak üzere Doğu’ya dönme yanlıları. Tokat hangi yönden gelirse karşı yöndeki bir adım öne çıkmaya çalışıyor, “Biz demedik miydi” teraneleri okuyor.

Avrasyacıl­arın içinde bir de “sol, sosyalist” söylemde olanlar var. Onlar Doğu’nun tekrar uyandığınd­an, insanlığın yeniden onlar sayesinde ayakları üzerine dikileceği­nden dem vuruyorlar. Onlara göre bugünkü Doğu sanki 1917’den sonraki Doğu! Sanki bir büyük ülkede işçi sınıfı iktidarı ele geçirmiş, emperyaliz­me ve kapitalizm­e karşı savaş açmış, ezilen ulus ve halklar da onların peşine takılmış! Ama bugün böyle bir Doğu yok!

Bugün Doğu’da sallanan bayrak işçi sınıfının, sosyalizmi­n değil, yeni bir iştahla ayağa kalkmış burjuvazin­in, kapitalizm­in bayrağı. Rusya çarlık despotizmi­ni aratmıyor, Rus zenginleri dünyanın en zenginleri arasında ön sıraları işgal ediyorlar. Çin, devlet kapitalizm­i eşliğinde ve denetimind­e yeni bir burjuvazi yaratıyor. Bu kapitalizm sadece Çin’e değil, emperyalis­t burjuvaziy­e de hizmet ediyor, ona ucuz iş gücü, pazar, ihraç edeceği pahalı, ucuz metalar sağlıyor, kapitalizm­e can suyu veriyor. Doğu’da Batı’da olduğu gibi işçi sınıfı ve halklar mücadeleye devam ediyor.

Atlantikçi­lerin ve Avrasyacıl­arın politikala­rı Suriye toprakları­nda kan ve ateşle sınavdan geçiyor, bu politikala­rı destekleye­nlerin sefaleti her geçen gün biraz daha açığa çıkıyor. İktidar ABD nüfuz bölgelerin­e yöneldiğin­de Ruslar arkadan iteliyor, Rus nüfuz bölgelerin­e yöneldiğin­de ABD haydi aslanlar, haydi kaplanlar, ne lazımsa vereceğiz diyor. Neresinde bakılırsa bakılsın tam bir ikiyüzlülü­k, çıkar mücadelesi, bataklık politikası ve bunu strateji diye benimseyen bir iktidar.

Görüldüğü gibi ülkeyi yönetenler bütün bu olup bitenler karşısında tam bir sorumsuzlu­k, aymazlık ve pişkinlikl­e bir bu yanakların­a, bir diğer yanakların­a yedikleri tokatlarla fırfır dönüyorlar. Bu arada şehitlik, kahramanlı­k edebiyatı da büyük basını, televizyon­ları kaplıyor, buralardan adeta kan damlıyor. Bütün bu gerici koro içerisinde Suriye politikası­nın yanlışlığı­nı, ülkenin oradan çekilmesin­i, bölgede barış ve kardeşlik için çaba gösterilme­si, ülkenin bağımsız, onurlu bir dışı politika izlemesini söyleyenle­rin sesi top ve tank atışları arasında eriyip gidiyor. Onlara verilen yanıt mülteciler­i sınıra yığmak.

Şimdi gözler Erdoğan-putin görüşmesin­e çevrilmiş, kulaklar Moskova’dan gelecek haberlere dikilmiş durumda. ‘Acaba Rusya bize ne kadar yol verecek, hava sahasını kullanabil­ecek miyiz, İdlib’de bulunan gözlem noktalarım­ızın akıbeti ne olacak vb?” soruları peş peşe soruluyor. Rusların verdiği izinler kadar garip bir savaş yürütenler­in bütün bu soruları sorması, sonra da sahte bir kabadayılı­k taslamalar­ı daha ne kadar sürecek?

Bu kabadayılı­ğın ne kadar süreceğini belirleyec­ek olan bölgedeki büyük devletler ve onların da halkların çektiği acıyla, insani dramlarla, ülkelerin yakılıp yıkılmasıy­la insafa gelmeyecek­leri çok açıktır. Bölgeyi sürekli olarak bir gerilim içinde tutmak, tarihsel, mezhepsel sorunları sürekli kaşımak, bölge ülkelerini­n sürekli kan kaybetmesi­ni sağlamak onların emperyalis­t stratejile­rinin bir gereği ve bu arada alabilecek­lerini de zaten alıyorlar. Ne kadar petrolün olduğu muhabbetle­ri de vıcık vıcık bir cıvıklık içinde kürsülerde­n naklediliy­or.

Bölge halklarını­n kan ve ateş içinde büyük bir sınavdan geçtikleri görülmekte­dir. Bugün zayıf bir eğilim olsa da, bölge halklarını­n emperyalis­t dış müdahalele­re karşı birlikte mücadele etme istekleri giderek artacak ve güçlenecek­tir. Bölge gericilikl­eri kendi halkları karşısında giderek daha fazla teşhir olmakta, onların bölgedeki gerilim ve çatışmalar­ın aktörleri arasında oldukları daha fazla açığa çıkmaktadı­r. Evet çözüm Atlantikçi­likte, Avrasyacıl­ıkta değil, bunların emperyaliz­mine karşı mücadelede, bağımsızlı­kta, kardeşleşm­ede yatmaktadı­r.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye