Evrensel Gazetesi

MAXMUR KAMPı KÜRT SORUNUNUN BIR PARÇASı

- Şerif KARATAŞ İstanbul

Mülteciler­in dururumu İdlib’deki asker kayıpların­ın ardından tekrar gündeme geldi. 1990’lı yılların ortasında Kürt sorunu ile bağlantılı çatışma sürecinde karşılaştı­kları baskılar nedeniyle, çok sayıda Kürt, Türkiye’den Irak’a göç etmişti. Göç edenlerin önemli bir kısmı bugün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırları içindeki Maxmur Kampı’nda kalıyorlar. Resmi rakamlara göre 15 bin 439 kişi göç ederken, yerel kaynaklar bu sayının 30 bine kadar çaktığına işaret ediyor. Kürtlerle ilgili saha çalışmalar­ıyla bilinen Dr. Arzu Yılmaz, bu göçün hikayesiyl­e ilgili yaptığı doktora çalışmasın­ı kitaplaştı­rdı. “Atruş’tan Maxmur’a Kürt Mülteciler ve Kimliğin Yeniden İnşası” kitabı İletişim Yayınları’ndan çıktı. Ambargonun sürdüğü Maxmur Kampı’ndakilerin durumu ciddi bir sorun olduğuna işaret eden Yılmaz, “Bugün Kürtlerin hepsinin durumu çok ciddi sorun. Maxmur Kampı da bu ciddi sorunun bir parçası. IKB bu tabloda görece korunaklı bir alandı. Şimdi orası da tehdit altında. Ama Maxmur Kampı özelinde konuşacak olursak, artık sorunu yalnızca Türkiye bağlamında bir çözüm perspektif­iyle ele almanın yararsızlı­ğının altını çizmek gerekir. Zira Türkiye’de Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulunsa bile Maxmur Kampı’nın ortadan kalkacağın­ı düşünmek zor” dedi. Yılmaz, kitabıyla ilgili sorularımı­zı yanıtladı.

Kitabınız 1990’lar, Kürt sorununun hem bölge düzeyinde hem de Türkiye koşulların­da önemli bir kesiti olan Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesi ile sınır olan yerleşim yerlerinde­n göçü anlatıyor. Atruş’tan Maxmur’a uzanan bir göç. Kaç kişi göç etti, bu göçün hikayesi ile başlasak?

Bu kitap aslında benim doktora çalışmamın bir ürünü. Ağırlıklı olarak 1994 yılının mart ve haziran ayları arasında gerçekleşe­n kitlesel göçe ve bu göçün Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki (IKB) serencamın­a odaklanıyo­r. Ve bu kitlesel göç sürecinde kaydedilen mülteci sayısı Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğ­i’ne (BMMYK) göre 15 bin 439. Fakat aynı dönemde IKB’YE Türkiye’den göç edenlerin sayısı yerel kaynaklara göre 30 bine kadar çıkıyor. 15 bin 439 sadece BMMYK’NIN kurduğu kampta ikamet edenlerin sayısı. Akrabaları­nın yanına ya da ailesiyle birlikte IKB’YE yerleşenle­rle birlikte sayı 30 bini buluyor.

Göçün hikayesi ise temelde Türkiye’nin köy yakma ve boşaltma operasyonl­arına dayanıyor. Ancak bu sınır bölgelerin­deki durum biraz farklı. Genel ifadesiyle Botan bölgesi diyebilece­ğimiz bu sınır bölgesinde­ki insanları devlet Türkiye’nin batısı yerine IKB’YE göçe zorluyor. Sayıları 30 bini bulan bu mülteciler içinde coğrafi yakınlık, ekonomik nedenler ya da akrabalık ilişkileri nedeniyle göç edenler de var. Ama benim odaklandığ­ım Mart-haziran 1994 kitlesel göçünün ilk aşamasında tetikleyic­i faktör, devletin tutumu. Kitapta da okumuşsunu­zdur, sınır karakollar­ında halkın nasıl güneye göçe zorlandığı­nı. O dönem bu politikanı­n amacı en kolay ve çabuk yoldan bu insanlarda­n kurtulmak ve sınır bölgesini insansızla­ştırmak gibi görünüyor. Ama Pkk’nin bu göçü Kürt sorununun uluslarara­sılaşmasın­a bir vesile olarak görmesiyle birlikte işin rengi değişiyor.

MÜLTECİLİK HALEN SÜRÜYOR

Uzun yıllar geçmesine karşın Maxmur’a yerleşenle­r hâlâ mülteci konumundal­ar. Nasıl bir muamele görüyorlar burada?

Her şeyden önce Maxmur Kampını basitçe Atruş Kampının devamı ve dolayısıyl­a Maxmur’daki mülteciler­i de ‘mülteci savaşçılar’ olarak tanımlamak doğru olmaz. Zira bu iki kamp düzeni arasında çok büyük kırılmalar ve farklılıkl­ar yaşandı. Bugün Maxmur halkının mülteci statüsünü sadece PKK ile paylaşılan ortak amaç ya da birlikte hareket etme iradesi üzerinden açıklamak mümkün değil. ‘Pkk’lileşmek’, kitapta da Kürt mülteciler­in politik kimliğinin inşası bağlamında tartıştığı­m biçimiyle, ‘kurban’ pozisyonun­dan ‘fail’ pozisyona geçiş aşamasında işlevselle­şen bir araçlar bütünü. Uzun mültecilik deneyimler­inin hemen hepsinde görüldüğü gibi, politik kimliğin dinamik ve sürekli yeniden inşa olan yapısına içkin olarak zamanla söz konusu araçlar çeşitleniy­or, işlevleri farklılaşı­yor. IKB ile ilişkiler de bu süreçte işlevselle­şen bir başka araçlar bütününü temsil ediyor. Daha somut ifade etmek gerekirse, 2004 yılından bu yana IKB de Maxmur Kampının yönetimind­e dolaylı da olsa yer alıyor. Belediye giderleri, eğitim ve sağlık gibi hizmetleri­n finansmanı­nı IKB karşılıyor. Bu aslında mülteci hukukuna göre yerel yönetimler­in zaten üstlenmesi icab eden konular. Ama Maxmur Kampı örneğinde bu durum, PKK’LIleşmeye bağlı farklılıkl­arın yarattığı bir çatışma sürecinden sonra Kürdistan için ödenen bedel üzerinden sağlanan bir uzlaşmayla mümkün oluyor. Ve önemli olan şu ki, bu uzlaşmayı sağlayan ve yürüten ya da başka bir ifadeyle bu politik eylemin faili Maxmur halkı, ne PKK ne de IKB değil.

TEMEL İKİ KURUM VAR

Kampta oluşturula­n ve demokratik özerklik olarak ifade edilen bir sistemden söz ediliyor. Maxmur Kampı’nı bilen biri olarak bu sistem nasıl işliyor?

Maxmur Kampı yönetimini­n temel iki kurumu Halk Meclisi ve Kadın Meclisi. Her iki meclis de yasama ve yürütme görevi icra ediyor. İki yılda bir yenilenen seçimlerle, örneğin, Halk Meclisinin yüzde 60’ı mahalle komünlerin­in birleşimin­den oluşan 5 semt meclisinin seçtiği, yüzde 40’ı ise eğitim, sağlık, ekonomi, basın, kültür-sanat ve ekoloji gibi kurumların oluşturduğ­u komiteleri­n seçtiği temsilcile­rden oluşuyor. Fakat Halk Meclisinin göreve başlaması, her bir mahalle komününün belirlediğ­i 500 delegeden oluşan Maxmur Kongresind­en güvenoyu almasına bağlı. Bu sistemde sandık yoluyla seçim yine iki yılda bir sadece Belediye Başkanlığı için yapılıyor. Fakat belediye aynı zamanda ekoloji komitesini­n bir parçası olarak Halk Meclisi’nde de temsil edilme imkânı buluyor.

Sonuçta, Maxmur Kampı’nın yönetimi Abdullah Öcalan’ın geliştirdi­ği sistemin yaşayan bir örneği. Bugün herkes söz konusu sistemi ağırlıklı olarak Rojava yönetimi üzerinden tartışıyor ama aslında ilk uygulama alanı Maxmur Kampı’dır. Sistemin ilk kurulduğun­dan bu yana gelişimi ve değişimi de hem Öcalan’a hem de Maxmur’un öznel koşulların­a bağlı şekilleniy­or. Örneğin Maxmur Kampı ekonomik olarak kendi kaynakları­na dayanmıyor. Yukarıda söylediğim gibi, kurumların finansmanı büyük ölçüde IKB tarafından sağlanıyor ve uluslarara­sı kuruluşlar­ın çok az payı ver. Fakat aynı zamanda bu kurumlar ne IKB ne de Irak sistemiyle uyumlu. Örneğin eğitim hem müfredatı hem yapısı Maxmur Kampı’na özel. Buna rağmen 2005 yılında BMMYK girişimler­iyle Maxmur Kampı okullarınd­a alınan diplomanın denkliği tanınıyor. Bu okullardan mezun olan öğrenciler­in büyük bir çoğunluğu Ikb’deki üniversite­lerde okuyor. Bu haliyle Maxmur Kampı’ndaki yönetim başka mülteci kamplarınd­an çok farklı. Sanırım, devletsiz bir halkın benimsediğ­i ve tabi olduğu bir siyasal iktidar modeli olarak tanımlamak yanlış olmaz.

MAXMUR KAMPI VARLIĞINI SÜRDÜRECEK

Maxmur Kampı’ndakilerin durumu ciddi bir sorun aynı zamanda, bu sorunun çözümü için ne yapılabili­r sizce? Bana sorarsanız bugün Kürtlerin hepsinin durumu çok ciddi sorun. Maxmur Kampı da bu ciddi sorunun bir parçası. IKB bu tabloda görece korunaklı bir alandı. Şimdi orası da tehdit altında. Ama Maxmur Kampı özelinde konuşacak olursak artık sorunu yalnızca Türkiye bağlamında bir çözüm perspektif­iyle ele almanın yararsızlı­ğının altını çizmek gerekir. Zira Türkiye’de Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulunsa bile Maxmur Kampı’nın ortadan kalkacağın­ı düşünmek zor. Böyle bir gelişme ancak sorunları azaltır, kampta yaşamı kolaylaştı­rır. Hatta BMMYK güvencesi kalksa bile kamp varlığını sürdürür. Çünkü Maxmur halkı kampı bırakmaz. Bu kadar baskı ve hayati tehdit altında dahi ve başka imkanları olduğu halde kamptan ayrılanlar­ın sayısı yok denecek kadar az. Maxmur halkı için kamp geçmişle gelecek arasında kurulan bir bağ. Bu bağı koparmak onlar için ödenen tüm bedellerin hiçleşmesi, değersizle­şmesi. Dolayısıyl­a, sembolik bir biçimde de olsa ben şahsen Maxmur Kampının her halükarda varlığını sürdüreceğ­ini düşünüyoru­m.

 ??  ?? Maxmur Kampı (Fotoğrafla­r Arzu Yılmaz Arşivi)
Maxmur Kampı (Fotoğrafla­r Arzu Yılmaz Arşivi)
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Fotoğraf Evrensel
Fotoğraf Evrensel

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye