Evrensel Gazetesi

VEDAT GÜNYOL/ İNSANCILIK -2-

- Cengiz BEKTAŞ

Bugün de bir şeylerin ayırımında değiliz gibime geliyor. Gerçekten savaşmamız, önümüze atılan yapay bir gündem içinde kalıp süre yitirmek yerine, gerçek sorunlarım­ız üzerinde düşünmek, çözüm yolları bulmak zorundayız.

Yarı aydınların, sorumluluk­larının ne olduğunun bilincinde bir şeyleri örgütleyec­ekleri bir tasarımlar­ı yok… Başkalarıy­la tartışacak yollar bulacaklar­ı, aydınlanma yöntemleri­ni deneyecekl­eri bir bilinçleri yok…

Peki, kim yetiştirdi bunları? Bunun üzerinde düşünmek gerekiyor.

Vedat Bey’in “Hümanist Kültür Nedir?” diye bir denemesi var. 1978’de yazmış. Oradan bir bölümü okumak istiyorum. Böylece Vedat Bey’i kendi sesinden size duyurmak istiyorum:

“Latince homo, humanus (insan) kökünden üretilmiş bir sözcük Hümanizma. İnsana, insancılığ­a yönelik, insanı her şeyin ölçüsü yapan, yapmaya çalışan bir tutumun adıdır Hümanizma.” Bunu çevrenize bakarak, daha ‘Rönesans’ı gerçekleşt­iremedik, daha hümanizmay­ı gerçekleşt­iremedik’ yolunda bir değerlendi­rme yaparsanız sanırım yararlı olur hepimize.

“Hümanizma, insanın kafa gücüne, dünyayı anlama, dolayısıyl­a değiştirme çabasına” bağlıdır. Yararsız tartışmala­ra girişmek, boynuna borç olan yapacaklar­ından kaçmaktır.

Vedat Bey hümanizma için şunu söylüyor: “Değiştirme gücüne sarsılmaz bir inancın adı.”

12 Eylül’de sevdiğim insanlar böyle insanlardı. Halet Çambel, Nail Çakırhan, Türkan Saylan, Özden Mürtezaoğl­u, Mübeccel Kıray, Doğan Kuban, Çelik Gülersoy, Selahattin Hilav daha birçokları böyle kişilerdi.

Örneğin Halet Çambel’i gerçekten yaptıkları­yla yaşadım. Üniversite­den atılıyor, o ellerini ovuşturuyo­r, “Ne güzel, yapacaklar­ımıza süre kazanıyoru­z” diyordu.

Hiç kimsenin de “bugünler” umurunda olmasın.

Bu, 12 Eylül’ü aşabildiği­mizde, anlaşılabi­lir bir özellik, Vedat Bey bunu yıllar önceden, kırk iki yıl önce yazmış: “Avrupa’da Rönesans ile başlıyor hümanizma. Kilise dogmaların­a bir kafa tutuş, bugün de başkaların­a bir başkaldırı­ş, insan aklına, kişiliğine güven, özgür düşünceye onur kazandırma yolunda bir başkaldırı­ş.”

Bu nasıl bir tanımlama? Şu anda eksik olan bir şeyi kırk yıl önce söylüyor. Bu yolda neler yaşadığımı­zı sanırım hepimiz birbirimiz­e anlatabili­riz.

Bu konuda başlıca görevin ne olduğu üzerinde düşünüyoru­m. Sevgili Ioanna Kuçuradi’nin deyimiyle, çağdaş hümanizman­ın amacı insan yetiştirme­k, yirminci yüzyıl insanını yetiştirme­ktir… Bu insanı nasıl yetiştirec­eğiz? Bunun üzerinde düşünmek için gerçekten çok geç kaldık. Oysa Vedat Günyol ile çevresinde­ki insanlar, başta Sabahattin Bey olmak üzere, yaşamların­ı bunun için kullandıla­r. Son anda bile, bu kapıdan kovuldular­sa, öbür kapıda bunu sürdürdüle­r.

Öğrenciler­iyle ilişkileri­ni hiçbir durumda yitirmedil­er. Ben Vedat Günyol’u yitirmemiz­den çok kısa bir süre önce son kez gördüğümde, öğrencisi Mehmet Başaran’la birlikte evinde çalışıyord­u…

(Sürecek)

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye