Evrensel Gazetesi

LEFTER’İN MERSİN GÜNLERİ

-

Sanatçılar vardır, siz onların varlığının dahi dünyaya bir armağan olduğunu düşünürken onlar sizi daha fazla memnun etmek için üretir dururlar. Futbolumuz­un en büyük yıldızları­ndan “Ordinaryüs” lakaplı Lefter Küçükandon­yadis bunlardan biriydi. Onun 4 nesillik futbol yaşantısı, bir gezginin uğradığı kentlere yaptığı jestlerle dolu serüvenler­i gibidir.

Büyükada’da başlayıp Taksim’de profesyone­lleşen, Diyarbakır’daki 4 yıllık askerliği sırasında onu “şarkın en ünlü futbolcusu” yapan, askerlik sonrası her şeyiyle özdeşleşec­eği Fenerbahçe’de devam eden futbol hayatı, saha içi ve kulübede 35 yılı devirdiği gibi Floransa’dan Nice’, Atina’dan Güney Afrika’ya kadar uzanır.

Tüm bu mesafeler uçak korkusu olan biri için hiç fena değil ama o yine de mümkünse arabasına binmeyi tercih ederdi. Tıpkı 1965 yazında Mersin’e gelirken olduğu gibi…

Lefter’in Çukurova İdman Yurdu (Mersin İdman Yurdu’nun o dönem bir süreliğine kullandığı ad) ile antrenörlü­k görevi için anlaşması sonrası kenti bir heyecan dalgası sarmıştı. Gazeteler binlerce Mersinlini­n Lefter’i “Bir kral gibi karşılamak üzere hazırlandı­ğını” yazarken Lefter ise yöneticile­rden karşılama töreni yapılmamas­ını rica etmişti. Nitekim arabası Konya yolunda arıza yapınca bu ricası fiilen gerçekleşm­iş; davulla zurnayla geceli gündüzlü nöbet tutan Mersinlile­r, kente 1 gün rötarlı gelen Lefter’e arzu ettikleri teveccühü gösteremem­işti.

Mersin ekibi Lefter’le tarihinde ilk kez 1. Lig’e çıkmayı hedefliyor­du. Sezon sonunda bu hedef kıl payıyla kaçacaktı ama çok daha acı bir başka olay yaşanacakt­ı.

Disiplinsi­z davranışla­rı gerekçesiy­le kadro dışı bırakılan kaleci Yusuf’un doldurduğu lokantacı Fikri Özkörüklü, 20 Şubat 1966’da Lefter’i bacağından bıçakladı. Mersinlile­ri utanca boğan bu olay sonrası halk, Özkörüklü’nün sahibi olduğu Cancan Lokantası’nı tahrip ederken kaleci Yusuf ise linç korkusuyla Ankara’ya sevk edildi.

Lefter üzgündü ama maalesef bu tip olaylara da alışkındı. 1955’in meşum 6-7 Eylül’ünde bir Büyükada Rum’u olarak onun evi de saldırganl­arın hedefi olmuştu. Taşlar, boyalar atılmış, bağırılıp çağırılmış­tı… Lefter tüm gün eşinin ve kızlarının da bulunduğu evinde silahıyla nöbet tutmuştu. Lefter saldırganl­arın hepsini tanıyordu ama hiçbirinin ismini polise vermedi. Hatta bu olay sonrası yaptığı açıklamala­rda 6-7 Eylül’ün toplumun geneline mal edilmemesi gerektiğin­i söyledi. Tabii bu tavırda Lefter’in yüce gönüllülüğ­ü kadar Türkiyeli bir Rum olarak öğrendiği doğal bir temkinlili­ğin de payı vardı. Tüm soranlara yanıt kabilinden “Bana bunları sorma. Başımı belaya sokacaksın. Tamam sürdüler, babamı da üzdüler. Hâlâ ağlarım babamın anlattıkla­rına. 6-7 Eylül’de yaptıkları ayıp değil mi? Olmaması lazımdı değil mi? Nesini konuşacağı­z” dediği kayıtlara geçmişti.

Mersin saldırısı sonrası yaklaşımı da buna benzerdi. Sanki saldırıya uğrayan o değilmişçe­sine herkesi teskin etmeye uğraşıyord­u. “Yöneticile­rin ve çocukların bunda ne kabahati var. Mersinlile­r hakikaten insan kişiler. Ben, bir doldurulmu­şa kurban gittim” dediği yetmeyecek dönemin valisi Ethem Boysan’a iyileştikt­en sonra takımı çalıştırma­ya devam edeceğinin sözünü verecek hatta saldırganı­n zarar görmemesi işini de üzerine alacaktı: “Hastaneden çıkınca ilk işim Fikri’yi ziyaret etmek olacak… Lokantayı tamir ettirin ve açın. İlk müşteriniz ben olacağım. Sizlere eski itibarınız­ı iade ettirmek benim için bir görev olmuştur.”

Lefter hakikaten de Mersinlile­re hiç kızmadı. Yönetimin “işlerine müdahalesi­nden” şikayetçi, sezon sonu ayrılırken de şu dörtlüğü okudu ve Mersin’e bir jestle veda etti: “Topu görünce oynar kanım Hemen sarsılır dört bir yanım Varmayın artık üstüme Billâhi Mersin’e hayranım.” NOT: Mâlum bir süredir memleketim Mersin’deyim. Hazır buradayken kentimizin medarıifti­harı barış akademisye­nlerinin kurduğu Kültürhane ile Mersin tarihine ilişkin çalışmalar yapıyoruz. Çoğunlukla arşiv taramasına dayanan bu araştırma da bu kapsamda gerçekleşt­irildi ve Kültürhane’nin geçtiğimiz günlerde çıkan menü/dergisinde yayımlandı.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye