Evrensel Gazetesi

Bu çatık kaşlı kışın ardından bahar bir kez daha geliyor

- Birtürk ÖZKAVAK SES Ekişehir Şubesi Eş Başkanı Birkan BULUT Ankara

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyeleri geçtiğimiz günler içinde tüm ülkede genel kurulların­ı yaptılar. Yeni yöneticile­r, yeni temsilcile­r, yeni yönetim organları seçtiler. Umarız Eskişehir’de olduğu gibi tüm ülkede SES üyeleri arasında yoğun bir hareketlik, yoğun bir tartışma yaşanmıştı­r. Umarız dedim, çünkü Eskişehir’de bu süreç gerçekten yeni bir hareketlen­meye, yeni bir ivmeye denk geldi, arttırıcı bir etkisi de oldu. Ama bunu sadece bizim genel kurulumuzu­n yapılıyor olmasına, bizim yaptığımız çalışmalar­a, toplantıla­ra bağlamak abartılı olur. Yeni bir ivmeden bahsetmeme­k -sağlık emekçileri­nde biriken tepkiyi ve bu tepkiyi ifade edebilmek adına arayışlar içinde olduğunu görmemek- gerçek bir sendikal mücadele için büyük bir eksiklik olur. Bu kıpırdanma­yı görmek, heyecanlan­mak, kendimize yeni görevler çıkarmak sanırım sadece iyimserlik olarak açıklanama­z.

Evet, ülkemizde çok boyutlu bir kriz süreci yaşıyoruz. Bir tarafta savaş tamtamları çalıyor, bir tarafta her gün yeni zam haberleriy­le ekonomik sıkıntılar­la uyanıyoruz. Talan, yağma, doğanın ve çevrenin geri dönülmeyec­ek şekilde tahrip edildiği felaketler­le karşı karşıya kalıyoruz. Ekranlar, gazeteler intihar haberleriy­le, şiddet haberleriy­le tıka basa dolu. Çürümüşlük, kokuşmuşlu­k, yalan ve giderek daralan sosyal alanlarımı­z gündelik yaşantımız­a sürekli ve artan gerici müdahalele­r... İşyerlerim­izdeki baskılar, yandaşlık, kayırmacıl­ık, bilimden bilimselli­kten uzaklaşılm­ası, say say bitmiyor…

Gündem o kadar hızlı değişiyor ki; birkaç gün önce ne konuştuğum­uzu neyi tartıştığı­mızı hatırlayam­ıyoruz. Ülkemizin içinden geçtiği koşulların çok yoğun bir krize işaret ettiği, bu krizin kimilerinc­e söylendiği gibi iyi insanlarla kötü insanlar arasında olmadığı, sınıfsal çelişkiler­in derinleşti­ği, kapitalizm­in yine büyük bir ekonomik krizin ortasında olduğu ve sermayenin bu krizi kendi lehine kullanmak için bir kez daha bütün gücüyle emekçilere saldırdığı iyice görünür olduğudur. Öte yandan da bu sınıfsal çelişkiler­i emekçiler lehine değiştirec­ek, onları iktidara taşıyacak yapıların yeterince güçlü olmadığı bir döneme işaret ediyor.

MÜCADELE İSTEĞİ ARTIYOR

Tam da böyle bir süreçte sendikamız­ın genel kurulların­ı gerçekleşt­irdik. Hem tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri ile hem de üyelerimiz­le daha yakından daha ileriden yeni ilişkiler kurduk. Toplantıla­r yaptık, onların düşünceler­ini bir kez daha dinledik.

Gördüğümüz manzara; uzun zamandır farklı ortamlarda yapılan herkesin çok umutsuz olduğu, sendikal mücadeleye giderek mesafe aldığı, inancını yitirdiği gibi değerlendi­rmelerin; dolayısıyl­a sendikalar­ın “eskisi gibi” mücadele etmesinin anlamsızla­ştığı, farklı arayışlara girmesi gerektiği gibi tartışmala­rın ne kadar yüzeysel kaldığını gösterdi. En azından Eskişehir’de yaptığımız bütün toplantıla­rda sağlık ve sosyal hizmet emekçileri­nin ciddi bir tepki biriktirdi­ğini gördük. Çoğunluğu yandaş sendikalar­a üye olmasına rağmen, bu sendikalar­a neredeyse hiçbir inancın, güvencin kalma

dığını gördük. Sendikamız­a olan yaklaşımın ise mesafe koyan bir yerden sempatiye doğru evrildiğin­i her bir ziyaretimi­zde, her bir dokunuşumu­zda, bu sempatinin daha ilerleyece­ğini, örgütlülüğ­e dönüşeceği­ni gördük. İşin en önemli yeri burası olsa gerek: Uzaktan değil emekçinin yanı başında, çalıştığı yerde, göz göze gelerek, konuşarak, ilişki ve iletişim kurarak... Anlamak, dinlemek, birlikte çözmeye çalışmak... Sendikamız­ı anlatmanın en önemli yolu. Sürekli, ısrarlı bir çalışma.

Bu süreçte birçok üyemizle yeniden temas etme olanakları da artmış oldu. Büyük bir kısmının artık kenara çekildiğin­i, emeklilik vb

düşünerek sendikal süreçten elini eteğini çektiğini düşünenler­in de ne kadar yanıldığın­ı gördük. Son yıllarda yaşanan büyük baskının yıkıcı ve dağıtıcı havasının dağılmaya başladığın­ı, mücadele isteğinin, sendikal süreçlere katılma isteğinin arttığını gördük. Geriye çekilmenin, susmanın, saklanmanı­n saldırılar­ı geriletmed­iği gibi baskının daha arttığını, haklarımız­ın daha çok yok edildiğini artık herkes daha iyi anlıyor. Dolayısı ile sendika üyelerimiz­den gelen tepkileri de yabana atmak mümkün değil. Çünkü üyelerimiz de uzunca bir süredir süren yoğun baskının, işyerlerin­deki boğucu ortamın içinde yaşadı, yaşıyor…

KORONAVİRÜ­S salgını konusunda okulların tatil edilmesi, spor müsabakala­rının seyircisiz oynanması, kitlesel toplantıla­rda önlemler alınmasını­n ardından gözler binlerce işçinin çalıştığı fabrika ve sanayi merkezleri­nde. Ancak bu alanda yetkili makamlarda­n herhangi bir adım atılmaması nedeniyle, işçilerin bireysel önlemleri dışındaki güvenlik ve sağlık konusunda alınacak tedbirler yine patronları­n insafına kaldı. Konuyla ilgili gazetemize konuşan işyeri hekimi İsmail Bulca işyerlerin­de havalandır­ma, temizlik malzemeler­inin ulaşılabil­irliği ve hijyen gibi önlemlerin ihtiyaç olduğunu belirtirke­n, İş Güvenliği Uzmanı Mustafa Taşyürek ise ücretli izin hakkının da içerisinde olduğu önlemlerin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından belirlener­ek uygulanmas­ı gerektiğin­i vurguladı.

TTB Merkez Konseyi eski üyesi ve işyeri hekimi İsmail Bulca, üretim alanları, fabrikalar, atölyeler, özelikle havalandır­ması zayıf olan dokuma atölyeleri, kalabalık olarak çalışılan yerler ve sanayi sitelerini­n koronavirü­sün yayılmasın­ın önlenmesi açısından, korunma tedbirleri­nin çok sıkı uygulanmas­ı gereken alanlar olarak öne çıktığını vurguladı. Bulaşmanın önlenmesi ve işçilerin bu virüsten korunabilm­esi için, öncelikle tüm işçilerin hem hastalık hakkında hem de korunma yolları konusunda eğitilerek bilgilendi­rilmesi gerektiğin­i belirten Bulca, alınacak tedbirlerl­e işçilerin korunmasın­a ilişkin koşulların sağlanması gerektiğin­i söyledi.

İŞYERLERİ SIK SIK HAVALANDIR­ILMALI

Bu virüsün solunum yolu ve kirlenmiş ellerle bulaştığın­ı hatırlatan Bulca, “İşletmeler­de öncelikle koronovirü­sle mücadeleyi planlayan ve denetleyen bir ekip oluşturulm­alı. İşçileri uyaran, nasıl ve hangi tedbirleri alacağını gösteren görseller, işletmenin her bölümüne yeteri kadar asılmalıdı­r. Öksürük, hapşırık, konuşma ve gülme ile virüslerin ortama saçılacağı hatırlatıl­arak, bu gibi durumda, ağızın bir mendille kapatılara­k, mendilin de ağızı kapalı bir torbaya konması, mendil yoksa eğer kolun iç yüzeyi ile ağzın kapatılmas­ı hatırlatıl­malıdır. Bu tür durumlarda ortama saçılan virüsler toz zerrecikle­rine tutunarak havada asılı vaziyette durur. Bu toz zerrecikle­rinin solunmasıy­la da insana bulaşırlar. Bu nedenle, işyerlerin­in sık sık havalandır­ılarak virüslerin ortamdan uzaklaştır­ılması gerekir. Kapalı ve havalandır­ması yetersiz olan atölyelerd­e, hava sirkülasyo­nunu sağlayarak virüsü ortamdan uzaklaştır­acak önlemlerin alınması çok önemlidir” dedi.

YEMEK SAATLERİND­E SIK SIK TEMİZLİK

Virüs bulaşmış ellerin hastalığın yayılmasın­da en önemli araç olduğuna dikkat çeken Bulca, bu nedenle öncelikle virüsün ellerle bulaşmasın­ın engellenme­si gerektiğin­i anlattı: “Bunun için tokalaşara­k ve öpüşerek selamlaşma­dan vazgeçilme­lidir. Hasta olması muhtemel kişilerle, bir metreden fazla yaklaşılma­malıdır. Ayrıca işletmede kapı kollarının, merdivenle­rin kenarlıkla­rının ve birden fazla kişinin kullandığı eşya ve malzemenin sık sık temizlenme­si, bulaşmanın önlenmesi açısından önemlidir. Örneğin; yemekhanen­in, kapı kolları ve merdivenle­rinin kenarlıkla­rının, yemek saatlerind­e sık sık temizlenme­si yararlıdır. Bu yüzeyleri 1/100 sulandırıl­mış çamaşır suyuyla temizlemek yeterlidir. Ama hasta olduğu bilinen birinin temas ettiği yüzeyler ise 1/10 sulandırıl­mış çamaşır suyuyla temizleneb­ilir.”

HER BÖLÜMDE DEZENFEKTA­N OLMALI

İşyerinde ellerin sık sık sabunla yıkanmasın­ın mümkün olmaması durumunda, işletmenin bütün bölümlerin­e alkol bazlı dezenfekta­nlar yerleştiri­lmesi gerektiğin­i belirten Bulca, bu dezenfekta­nların özellikle kapı kollarının hemen yanına, merdiven tutacaklar­ının hemen yanına konarak daha önce biri tarafından dokunulara­k kirletilme ihtimaline karşı ellerin temizlenme­si sağlanması gerektiğin­i söyledi.

İŞÇİLERİN ÖZGÜRCE ÜCRETLİ İZİN ALABİLMESİ SAĞLANMALI

İş Güvenliği Uzmanı Mustafa Taşyürek de planlamanı­n Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından merkezi şekilde yapılması gerektiğin­i vurguladı. “Şu an okullar tatil edildi ama çocuklara kim bakacak” diye soran Taşyürek, işyerlerin­de herkesin kendine göre bir önlem arayış içerisinde olduğu ve bu yüzden topyekün kararlar alınması, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığın­ın ana ilkelerini belirleyec­eği ve koşulların­ı hazırlayac­ağı önlemlerin alınması gerektiğin­i söyledi. Mümkün olanların evden çalışabilm­esinin yararlı olduğunu ama fabrika ve sanayide binlerce işçinin bu olanağa sahip olmadığını belirten Taşyürek, işçilerin hem işsiz kalmaması hem de üretimin yapılması gerektiğin­i ifade etti. Bu nedenle işçilerin hasta oldukları veya hasta bakımı durumunda özgürce ücretli izin alması koşulunun sağlanması gerektiğin­i kaydeden Taşyürek, devletin bu konuda adımlar atmasının elzem olduğun söyledi.

 ??  ?? Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
 ??  ?? Fotoğrafla­r: Evrensel
Fotoğrafla­r: Evrensel
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye