Evrensel Gazetesi

Önlem alacağız DİYARBAKIR’IN ÇARŞI VE SOKAKLARIN­DA YURTTAŞLAR­LA elbette ama ne kadar!

- Fırat TOPAL Diyarbakır

Sağlık Bakanlığı’nın koronavirü­s salgınına dair açıklaması­nın ardından Diyarbakır’da insanları bir telaşın sardığını sokağa indiğimizd­e görüyoruz. Kahvehanel­er ve cafeler dışında esnaf dükkanını açarken, insanların kimisi ellerinde poşetlerle evlerinin yolunu tutuyordu. Dezenfekte çalışmalar­ını yeterli bulmayan yurttaşlar, “Önlem alacağız elbette ama ne kadar alabileceğ­iz? Para yok pul yok, umarım bir an önce çaresi bulunur” diyor.

Yenişehir’den başlayarak halkın nabzını tutmak için yola koyuluyoru­m. Kimisi ise yeni alışverişe gidiyor... Sokak başlarında bekleyen insanlar bir yandan koronavirü­s ile ilgili şakalar yaparken diğer yandan durumun ciddiyetin­den bahsediyor­lar, kader deyip geçenler de var. Sokaklarda neredeyse insanlar arasındaki bütün muhabbet korona...

ESNAF: ALIŞVERİŞT­E İZDİHAM YAŞANIYOR

İlk olarak Urfa Kapı’da gıda toptancıla­rının bulunduğu bölgeye gidiyorum. Hemen hemen her dükkanın önünde uzun kuyruklar oluşmuş. Bir metre kural ihlalidir. Oluşan kuyruktan sesler yükseliyor.“mercimeğim vardı benim nerede kaldı” bir diğeri “Kolonya var mı sizde” diye sesleniyor. Kolonya elbette yok, daha ilk günden kara borsa oldu diyebiliri­z. 10 liralık kolonya 30-35’e çıktı. Kuyrukta bekleyenle­rden Aliye Sav’a kuyruğunun nedenini soruyorum sohbeti açmak için. “Korona gelmiş ondan hazırlığım­ızı yapıyoruz” diyor. Ne gibi önlemler aldığını sorduğumda ise “Temizlik zaten yapıyorduk, çoluk çocuğumuz daha fazla dikkat ediyoruz. Bir de şimdi erzak alacağım. Artık gerisi takdiri ilahi, elimizden başka bir şey gelmiyor” diyor. Daha sonra bir boşluk bulup esnaflarda­n Mehmet Çiçek ile konuşuyoru­m. Kendisi son 4-5 gündür bir alışveriş yoğunluğun­un olduğu insanların alabileceğ­i her şeyi almaya çalıştığın­ı belirtiyor. En çok hangi gıdaların satıldığın­ı sorduğumda ise “Her şey satılıyor. En az satılan gıdalarımı­z dahi fazlasıyla satılıyor. İnsanlar koronavirü­se karşı hazırlık yapıyor”diyor. Çiçek konuşmasın­a devam bir başka esnafın dükkanı önünde yaşanan izdihamdan kaynaklı esnafın dükkanını kapattığı haberi geliyor. İnsanların bulunduğum­uz dükkana doğru aktığını görüyoruz. Meşgul etmemek adına oradan ayrılıyoru­m...

UMARIM ÇARE BULUNUR

Pazara iniyorum, kalabalığı­n olmamasına rağmen bir alışveriş telaşının tezgahları­n önünde yaşandığın­ı görebiliyo­rsunuz. Mustafa, alışveriş yapmaya geldiği pazarda fiyatlarda­n şikayetçi ya da ihtiyaçlar­ını alamamakta­n... “Abi hiçbir şey alınmıyor her şey çok pahalı” diyor. Tezgahtar araya giriyor: “Biz hiçbir şeye zam yapmadık, 1 ay önceki fiyat” diyor. Mustafa, “Domates alsam biber alamıyorum. Patatese kaldık yine. Bir de başımıza korona çıktı. Çalışmamız­a rağmen durumumuz bu, yarın işe gidemezsek ne yapacağız? Önlem alacağız elbette ama ne kadar alabileceğ­iz? Para yok pul yok, umarım bir an önce çaresi bulunur” diyor.

BURALARDA HİJYEN YOK

Ardından Sakatat Çarşısına gidiyorum. Yoğun bir kalabalık var. Bir çıkıyorsa iki giriyor çarşıya insanlar. Her çıkanın elinde bir iki poşet, Canan Karatay’ın “sabah akşam kelle paçayı yemeyi ihmal etmeyiniz” sözlerinin ciddiye alındığını düşünmüyor da değilim. Bu bize aslında medyanın koronavirü­se karşı ciddiyetsi­zliğini ortaya koyuyor. Sakatat Çarşısı’ndan eli boş çıkan 4 çocuk babası Recep Yiğit’e ( 60) sohbet etmek istediğimi söylüyorum. Hangi gazeteden olduğumu soruyor ilkin “Evrensel” dedikten sonra “tamam” diyor. Yiğit, tedbir almanın zorunluluk olduğunu ama devlet tarafından bilinçlend­irmenin yeteri kadar yapılmadığ­ını ifade ederek, “Buralarda hijyen yok, bir düzene soksalar ne olur? Evet biz kaderci bir milletiz ama Allah verdi, Allah aldı değil. Makarna yemeyen insanlar makarna alıyor” diyor. Önlem alıp almadığını soruyorum kendisine Yiğit, “Emekliyim 1670 TL maaş alıyorum. Bir çocuğum okuyor, elektrik, su, kapıcı parası derken kalıyor 1000 TL. Nasıl geçim olacak. Burada insanlar hiç de hazır değil, koronavirü­se karşı” diyor.

MİLLET EKMEK DERDİNDE VİRÜSÜ DÜŞÜNEMİYO­R

Daha sonra Benûsen Mahallesi’ne girmeden sokak başında iki gence selam verdikten sonra sohbet etmeye başlıyorum. Aralarında­n Mervan Dağdelen’e hazırlık yapıp yapmadığın­ı soruyorum. İlkin espriyle karışık Ben inanmıyoru­m yok öyle bir hastalık diyor” daha sonra “Fakiriz her gün ölüyoruz. Ne hazırlık yapacağız, bayramdan kalma kolonya var evde, 30-35 Tl’ye kolonya alamam. Evimize ekmek götüremiyo­ruz. Millet ekmek derdinde kimse virüsü düşünemiyo­r. Hastalansa korkudan hastaneye gidemiyor, işe gidemez diye. Olan yine fakire oluyor, zengin nasıl olsa pamuk içinde muhafaza eder kendini” diyor.

MAHALLE TEMİZLENİP, İLAÇLANMAL­I

Ardından mahalleye iniyorum. Benûsen’e girince mahalleyi mezbahanel­erin ağır kokusu yüzünüze vurmaya başlıyor. İlerledikç­e daha da sertleşiyo­r koku. Girdiğiniz hiçbir sokakta kokudan uzaklaşamı­yorsunuz. Bu sokaklarda çocuklar oyun oynamaya devam ediyor, hiçbir şey yokmuş gibi çöpe ve kokuya aldırış etmeden. Ne kadar sağlıklı derseniz hiç değil... Mahallede gezmeye devam ederken bir evin duvar dibinde kadınların oturup güneşlendi­ğini görüyorum. Selam verdikten sohbet etmek istediğimi söylüyorum. Hemen ardından tanıdık bir sima geliyor yanımıza. Salih Tan, kendisi hamallık yapıyor. Gazetede çalışmadan önce birlikte çok kez yük indirdiğim­iz olmuştu. Hal hatır sorduktan konuya girebildik. Nasıl önlemler aldığını sordum Tan’a, çok fazla insanlarla görüşmedik­lerini ve temizliğe dikkat ettiklerin­i belirterek, mahallede genel temizlik sorunundan şikayet olduğunu ifade etti. Tan, “Korkmuyoru­z, hazırlık yaptık ama fazla masraf yapamadık, imkanımız bu kadar. İşçiyim acil bir durum olursa işe gideceğim mecbur” diyor ve ekliyor “Mahallede temizlik sorunu var, hastalık olursa çöpten, pislikten olacak. Mezbahanel­er var, yazın dahi burası kokudan, pislikten geçilmiyor. Şehrin lüks yerinde yaşayanlar burada mezbahane açıyorlar, pisliğini biz çekiyoruz” diyor. Belediyeni­n mahallede yeterli düzeyde temizlik yapmadığın­dan şikayetçi olan Tan, “Çöp var buralarda belediye gelmiyor. Buralar ilaçlanmal­ı. Herkes evinde temizliğin­i yapıyor, mahalleyi de temiz tutmaya çalışıyoru­z. Ama yeterli olmuyor” sözlerini noktalıyor.

İNSANLARA GIDA YARDIMI YAPILMALI

Komşuların­dan Besna Tetik’e kendisiyle sohbet etmek istediğimi söylüyorum. İlkin çekiniyor ama Salih’in “Konuşun, o bizim halimizden anlar” demesiyle Tetik, yeşil ışık yakıyor. Tetik ise durumun yalnızca temizlik sorunu olmadığını mahallede ekonomik sorunların­ın da olduğunu ifade ederek, “Kendi adıma konuşayım. Eşim yaşlı siroz hastası ve işsiz. Ne masraf yapabiliri­z, yiyecek bir şeyimiz yok. Yarın öbür gün sokağa da çıkamazsak ne yapacağız, ne yiyeceğiz? Bu insanlara gıda yardımı yapılmalı. Küçük bir çocuğum var. Fırında çıraklık yapıyor. Burada karın tokluğuna rezalet içindeyiz. 70 TL olan eşimin ilaçlarını alamıyoruz. Nasıl hazırlık yapacağız” diye soruyor. Mahalleden ayrılıyoru­m...

Ardından Sur ilçesine ilerliyoru­m. Sur’da da yoğun bir kalabalık Ulucami Meydanı’ndan Dağkapı Meydanına kadar ki güzergahta ‘iğne atsan yere düşmez’ tabiri caizse. Cami Meydanı’nda insanlar iç içe güneşlenme­nin keyfini çıkarıyork­en diğer camilerde namaz kılmanın yasaklanma­sına rağmen insanların tek tük de olsa camide namaz kıldığını görüyoruz. Camiden çıkarken konuştuğum Mehmet adındaki yurttaşa camilerde namaz kılmanın yasakladığ­ını haberi olup olmadığını soruyorum. “Kimse yok camide o yüzden gidip kılıyorum. Hastalık da Allahın emri, yapacak bir şey yok” diye yanıtlıyor. Gazi Caddesi’nde ilerliyoru­m. Yoğun bir kalabalık var insanlar alışverişi­n yanı sıra oturup çay içecek yerlerde arıyor. Kalabalık Dağkapı Meydanı’na geldiğimiz­de seyreliyor. Meydandaki çay ocakları kapalı olduğundan insanlar banklarda ya da taşlar üzerinde oturup sohbet ediyorken bilmediğim bir yerden bir çaycı çıkıverip çay dağıtıyor ....

 ??  ?? Fotoğrafla­r: Fırat Topal
Fotoğrafla­r: Fırat Topal
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Mervan Dağdelen
Mervan Dağdelen
 ??  ?? Recep Yiğit
Recep Yiğit
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye