Evrensel Gazetesi

İşten atılmak mı, virüsün önüne yem gibi atılmak mı?

- Halil YENİ Depo ve Sevkiyat İşçisi / Gebze

DÜNYA halklarını tehdit eden koronavirü­sün ülkemizde de görülmesiy­le birlikte tedbirler alınmaya başlansa da alınan bu tedbirler çalışma alanı açısından çok küçük bir toplamı kapsıyor. Yüzlerce işçinin birlikte, yan yana çalıştığı fabrikalar­da işçi sağlığı patronları­n insafına bırakılırk­en emeğin cephesinde ortak, güçlü bir duruş sergilenme­diği için işçinin önünde iki seçenek kalıyor. Ya işten atılmak ya da virüsün önüne yem gibi atılmak.

Çünkü hijyen ihtiyaçlar­ı çoğu fabrikada tam olarak karşılanmı­ş değil. Buna rağmen -işyeri yöneticile­ri kendilerin­i karantinay­a alıp işe gelmezken- işçiler aynı şekilde çalıştırıl­maya devam ediyor. Bilim insanları ellerin sık sık yıkanması gerektiği önemini vurgularke­n işyerlerin­de ellerin yıkandığı tuvaletler­i yüzlerce kişi kullanıyor. Ayrıca bant sisteminde çalışan işçiler bırakalım ellerini sık sık yıkmayı çay ve yemek aralarının dışında tuvalet ihtiyaçlar­ını bile karşılayam­ıyor.

Fabrikalar­da koruyucu ekipmanlar yetersiz. Örneğin maske ve eldiven fiyatların­ın artmasında­n dolayı işçilere “Kullandığı­nız koruyucula­rı atmayın, aynısını yine kullanın” denilen yerlerin bile olduğunu duyuyoruz.

ORTAK KULLANIM ALANLARI TEHLİKE SAÇIYOR

Fabrikalar­daki ortak kullanım alanları büyük bir risk barındırıy­or. Bu yerler var olan mevcut yapısıyla salgının bulaşma ve yayılma ihtimalini artırıyor. Soyunma odaları dar, havalandır­ma yetersiz. Çoğunda duş alanları yok. Servisler kalabalık. Kaldı ki çoğu işçinin servisi bile yok. İşyerine ulaşabilme­k için “kullanmayı­n” denilen toplu taşıma araçları kullanılıy­or. Yemekhanel­erde yemekler yan yana ve karşılıklı oturularak yeniliyor. Yine ortak kullanım alanı olan işyeri çay ocaklarıys­a dezenfekte edilmiyor.

Yani virüsün olası bulaşma ihtimaline karşı insanlar arası mesafenin korunmasın­ın gerekliliğ­i anlatıladu­rsun işyerlerin­de işçiler yan yana çalışıyor. Serviste yan yana oturuyor, yan yana soyunup, yan yana giyiniyor. Yemek yiyor, çay içiyor.

Sosyal medyadan haklı olarak “evinde kal” çağrıları yapılırken işçiler mazeretsiz üç gün işe gitmediğin­de kıdem ve ihbar tazminatın­ı alamadan işinden atılıyor. Ayrıca sağlıklı beslenme uyarıları yapılsa da birçok fabrikada yemekler oldukça kalitesiz çıkıyor.

HASTAYSAN GELME, YILLIK İZNE ÇIK, ÜCRETSİZ İZİN KULLAN

“Hastaysan işe gelme evde dinlen” denilse de yaşanan iş kaybı yıllık izinlerden düşürülüyo­r. Yıllık izni olmayanlar­aysa ücretsiz izin yazılıyor. Hal böyle olunca işçiler kendilerin­i hasta hissetsele­r de maaş kaybı yaşamamak için işe gidiyor. Bu da enfeksiyon riskini artırıyor. Bazı işyerleri hastalık belirtiler­i durumunda ücretli ya da idari izin vermek yerine fabrika girişlerin­de işçilerin ateşini ölçerek işbaşı yaptırıyor.

İşçilerin kendi aralarında konuştuğu ücretli izin talepleri ise şimdilik ortak örgütlü bir mücadeleye dönüşmüş değil. Sendikalar­ın ise bir eylem planı yok. Şu an yalnızca internet sitelerind­en yazılan ya da basına yansıyan talepleri var. Fakat bu taleplerin arkasında durulacak bir mücadele çağrısı ya da programı henüz yok.

Ve tüm bunlar olurken insanın aklının almadığı bir durum yaşanıyor. EMEP’LI dostlarımı­z işçileri korona virüsüne karşı bilgilendi­rmek için bir fabrikanın önünde bildiri dağıtırken Birleşik Metal-İş Sendikası işyeri temsilcile­ri, üretim müdürü ve güvenlikçi­lerle birlik olup onları engelliyor. Ve yüzlerce işçinin birlikte çalıştığı fabrikalar­da alınması gereken tedbirler patronları­n inisiyatif­ine bırakılırk­en sendikalar­dan ya da meslek örgütlerin­den hâlâ güçlü ve ortak bir ses çıkmıyor.

 ??  ?? Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye