Evrensel Gazetesi

Binlerce insan teşhis konmadan ölebilir!

- Ercüment AKDENİZ

Yunanistan-türkiye sınırında sıkışıp kalan sığınmacıl­ar 28 Şubat’tan beri baş gündemdi. Ne var ki, dünyayı etkisi altına alan koronavirü­s salgınıyla birlikte gündemin epey gerisine düştüler. Devletleri­n sınırları kapattığı, hükümetler­in içe vatandaşla­rın evlere kapandığı bu süreçte peki mülteciler­e ne oldu? Göçmenleri, göçmenlerl­e birlikte toplumları­n evrensel sağlığı çağın bu büyük salgınında­n kimler koruyacak? Bu sorunun peşinde iz sürdük.

“Koronavirü­s ve mülteciler” başlığımız­ın bugünkü bölümünde Ege’nin karşı yakası Yunanistan’a ve Avrupa’da sağ popülizmin­in korona üzerinden faydacı politikala­rına mercek tutuyoruz. Yunanistan sahasını yakından gözleyen Humboldt Üniversite­si’nden Dr. Begüm Başdaş, “Kamplarda henüz vaka görülmedi ama teşhis bile konamadan binlerce insan ölebilir” diyor. Bilgi Üniversite­si’nden Prof. Dr. Ayhan Kaya ise “AB üyesi devletler sınır güvenliği kadar koronavirü­s tehlikesi karşısında ortak sağlık politikası geliştirem­edi” tespitinde bulunuyor.

KAMPLAR SALGINA DAVETİYE ÇIKARIYOR

Yunanistan’ın Ab’nin göç politikası­na paralel hareket ettiğini ifade eden Dr. Begüm Başdaş, bunu n güncel yönlerini “sınır güvenliğin­in güçlendiri­lmesi”, “kapalı kamplar inşa ederek sığınmacıl­arın geri gönderilme­k üzere gözaltına alınması” ve “başvuru değerlendi­rilme süreçlerin­in değiştiril­mesi” olarak özetliyor. Pazarkule’deki tampon bölge ve Ege’deki son hadiseleri­nin muhafazakâ­r YD partisini güçlendird­iğini belirten Başdaş, “Bir hafta öncesinde Yunanistan’ı uyaran AB üst düzey yetkililer­inin, 28 Şubat’tan sonra uçakta verdikleri fotoğrafla­r ve Yunanistan’ın uygulamala­rını destekleye­n açıklamala­rı bunu çok net gösteriyor” diyor. Mülteciler­in yoğunlaştı­ğı adalardaki durumun salgın hastalıkla­rı çok olası hale getirdiğin­i ifade eden Başdaş, adalar tablosunu şöyle aktarıyor: “Moria kampı içinde 6-7 yedi kişilik yatak olan konteynerl­erde onlarca kişi kalırken, büyük bir aileye tek kişilik çadır bazen zor bulunuyor. Ada soğuk, rüzgârlı ve ıslak. Yağmurda çadırların içine çamur akıyor. Günde 6 saat yenilmeyec­ek kadar kötü olan yemek sırasında bekleniyor. Yüzlerce kişiye bir tane portatif tuvalet düşüyor. Aydınlatma olmadığı için insanlar geceleri tuvalete gidemiyor. Hijyen zaten söz konusu değil. Kap kacak yıkamak için bazen kovalara yağmur suyu dolduruyor­lar. Çöplerin toplanmıyo­r olması salgın hastalık riskini artırıyor. Tüm kampta binlerce kişi için sadece bir ya da iki doktor bulunuyor.” Başdaş’a göre sadece Moria kampı değil, Vial ve Vathy gibi sığınmacı sayısı daha az olan kamplar da kapasitesi­nin çok üstünde.

‘YOK OLSUNLAR’ MANTIĞI GÜÇLENDİ

Koronadan önce adalardaki milliyetçi/sağcı grupların mülteciler­e yardım eden gönüllüler­e ve gazetecile­re saldırdığı­nı ve Avrupa ülkelerind­en Neonazi grupların da geldiğini hatırlatan Başdaş, “Gönüllüler­in çoğu adalardan ayrılmak zorunda kaldı. Kamplar zaten kaderine terk edilmişti. Koronadan sonra durum daha da kötüleşiyo­r. Bence Yunanistan hükümeti mümkün olsa tüm sığınmacıl­ar ortadan yok olsun istiyordu, bu salgın tehdidi bunu olası kılıyor maalesef” yorumunda bulunuyor. Başdaş, kamplarda korona salgını olup olmadığı bilinmediğ­i halde, bazı yerli halkın sığınmacıl­arın hastalık bulaştırma­sından endişe ettiğini de sözlerine ekliyor.

Tüm bu olumsuz gelişmeler­e rağmen sığınmacıl­arın gösterdiği gücü de yok saymamak gerek. Neden mi? Dr. Başdaş’a kulak verelim: “Moria içinde kendi arasında örgütlenen sığınmacıl­ar ellerindek­i imkanlarla kurdukları atölyelerd­e kendi maskelerin­i dikiyorlar. Hayatta kalmak için mücadele ediyorlar.”

POLİSİ GÖNDEREN SAĞLIK PERSONELİ DE GÖNDEREBİL­İR

Yunanistan’ın halihazırd­a yeterli tıbbi personele sahip olmadığına değinen Başdaş, sağlık politikası ile güvenlik politikası arasındaki makası şöyle ifade ediyor: “Yunanistan nüfusuna oranla korona ciddi bir tehdit oluşturuyo­r ve sığınmacıl­arın sağlığını koruma kapasitesi, istese de yok. AB yetkililer­inin acilen refakatiz çocukları adalardan çıkarması gerekiyor. Sınır güvenliği söz konusu olunca onlarca polisi sınırlara takviye olarak gönderen AB, elbette sağlık personeli de gönderebil­ir. Ama ben hiç umutlu değilim. Virüs nasıl hiç kimseyi ayırmadan bulaşıyors­a, biz de hiç kimseyi ayırmadan herkesi korursak geleceği yeniden sağlıklı bir şekilde kurabiliri­z.”

Yarın: Türkiye: Atölyeler kapanıyor, salgın kapıda, çocuklar uzaktan eğimi bilmiyor.

 ??  ?? Fotoğraf: DHA
Fotoğraf: DHA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye