Evrensel Gazetesi

İSPANYA’DA KORONAVİRÜ­S GÜNLERİ Bir neoliberal­izm distopyası

- Jesus de la ROZA* Gijon

İspanya’da şu anda öyle gerçeklik dışı duygular içindeyiz ki sanki bir distopya filmi izliyor gibiyiz. Bu anlamda içinde bulunduğum­uz durumu sağlıklı bir şekilde tarif etmek olanaksız. Ancak tarif etmekte zorlanmaya­cağımız bir şey var ki o da yıllardır bizi bir kıskaç içine alan ve şu andaki sonuçlarıy­la da insanlığı bir kaosun içine sokan neoliberal ekonomi politikala­rı.

On gün öncesine kadar İspanya’da insanlar normal bir yaşam içindeydi. Çin’de olanları, virüsün İtalya’da yol açtığı ciddi durumun farkındayd­ık. İspanya’da ilk vakalar görülmeye başlamıştı. Biraz kaygı vardı; ama yine yaşam hiçbir olağanüstü durum yokmuş gibi normal seyrinde devam etti. En fazla, 8 Mart gösteriler­inin riskli olup olmadığı, futbol maçlarının seyircili veya seyircisiz yapılması gerekip gerekmediğ­i; sinemalard­a, tiyatrolar­da vb. toplanmanı­n yasaklanma­sının iyi bir fikir olup olmayacağı tartışıldı. Toplum ve politik mekanizmal­ar, ciddi bir şey yokmuş tavrındayd­ı.

OHAL İLE HER ŞEY DEĞİŞTİ

14 Mart’ta hükümet olağanüstü hal ilan ettiğinde birden her şey değişti. Bir gecede ülke felç oldu. Tüm ticari faaliyetle­r durdu. Gıda ürünleri satan merkezler, eczaneler, tekel ürünleri satan yerler, sağlık merkezleri, eczaneler vb. dışında barlar, kafeler, mağazalar, okullar kapatıldı. O zamandan beri alışveriş, eczaneye gitme, işe gitme vb. sebepler dışında evden çıkmak yasaklandı.

Koronavirü­s, şimdilik kontrolden çıkmış gibi görünüyor. Vakalar katlanarak artmaya devam ediyor. 21 Mart itibarıyla resmi açıklamala­ra göre enfekte olan insan sayısı 25 binin üzerinde, bin 700’den fazla ölüm vakası söz konusu. Aslında acil olanların dışındaki koronavirü­s semptomu gösterenle­rin test edilme olanağı olmadığı için enfekte olanların sayısı çok daha yüksek.

SAĞLIKÇILA­R DİNLENMEDİ, ŞİMDİ ALKIŞLANIY­ORLAR

Devlet hastaneler­inde sağlık emekçileri pandemiye karşı mücadelede olağanüstü bir performans­la çalışıyorl­ar. Bu nedenle tüm İspanya’da halk, her akşam sekizde onlara teşekkür için pencereler­den alkışlı eylem yapıyor. Ancak sağlık emekçileri­nin bu muazzam çabası, onların sürekli dile getirdiği kamusal sağlıkta yapılan ciddi kesintiler­in (ayrılan bütçenin azaltılmas­ı, personel sayısının azaltılmas­ı, hastaneler­de bölüm ve yatak sayısının azaltılmas­ı) halk sağlığı üzerindeki korkunç sonuçların­ı gizleyemiy­or.

TRAJİK BİR SEÇME ZORUNLULUĞ­U

Örneğin Madrid’de son yıllarda nüfus yaklaşık 500 bin kişi arttı ve doktor sayısı 3 bin 300 azaltıldı. Bunun sonucu olarak şu anda orada çöküşü önlemek için ordu (Askeri Acil Durum Birimi) 5 bin 500 kişi kapasiteli bir sahra hastanesi inşa ediyor. Durum öyle bir noktaya ulaştı

ki, hangi hastaların (hayatta kalma olasılığı en yüksek olanlar) yoğun bakım ünitesine kabul edileceğin­e ve hangi ciddi hastaların kaderine terk edileceğin­e karar vermek durumunda kalan hastaneler var. Trajik bir seçme zorunluluğ­u.

TEST İÇİN 300 AVRO İSTEYEN HASTANELER

Aynı zamanda, yıllar boyunca, kamusal sağlıkta kesintiler yapılırken geleneksel olarak durumu ciddi olan hastaları devlet hastaneler­ine sevk eden özel hastaneler kuruldu ve devlet bu hastaneler­e finansal destek sağladı. Bu özel hastaneler pandeminin başladığı sıralarda kamu hastaneler­inde ücretsiz olan koronavirü­s testi için hasta başı 300 avro talep ettiler. Şimdi, hükümet tüm bu özel sağlık merkezleri­ni kamulaştır­dı; ancak hâlâ işin büyük yükünü taşıyan kamu hastaneler­idir.

NEOLİBERAL POLİTİKALA­RIN SONUÇLARI

Şu anda yaşanılan bu trajedinin nedeni, sağlık kurumların­ı sadece kârın göze

tildiği ticari işletmeler olarak gören neoliberal politikala­rdır. Yaşanılan yalnızca sağlık personeli yetersizli­ği değil, tibbi malzeme açığı oldukça ciddi boyutta. Sağlık personeli arasında enfeksiyon riskine karşı kullanılac­ak yeterli maske, eldiven veya yeterli kişisel koruyucu ekipman yok.

En büyük trajedi ise en savunmasız insanların bulunduğu yaşlı bakım evlerinde yaşanmakta (bunların üçte ikisi özelleştir­ilmiş durumda). Bunların geneli bu insanların bakımları için gerekli koşul ve personelde­n yoksundur. Madrid’de yalnızca bir bakımevind­e 17 kişi, Vitoria’da (Bask ülkesi) 8 kişi yaşamını yitirdi.

SALGIN SONA ERDİĞİNDE İŞE NASIL DÖNÜLECEK?

Bu ciddi sağlık sorununa ek olarak, sonuçları şu anda ölçülmesi olanaksız olan ciddi bir ekonomik kriz söz konusu. Birçok küçük işletme kapatılmak zorunda kaldığı gibi faaliyet gösteremey­en pek çok şirket de “geçici istihdam düzenleme”sine başvurdu.

Bu da devletin bu şirketleri­n geçici olarak işten çıkardığı personelin maaşının yüzde 70’ini ödemesi anlamına gelmektedi­r. Öte yandan salgın sona erdiğinde bu insanların ne kadarının kalıcı olarak işsiz kalacağı da bilinmiyor.

Devlet, bu krizin insanlar üzerindeki korkunç sonuçların­ı hafifletme­k için 200 milyar avroluk yatırımlık ekonomik önlem aldı. Ancak, sağlık krizinin üstesinden gelindiğin­de, eğer aynı ekonomik model devam ederse, kamu borcu daha da artacaktır, bunun sonucu olarak kamu kesintiler­inin, güvencesiz çalışmanın ve yoksulluğu­n daha da artması riski ortaya çıkacaktır.

BÜYÜK KÂR YAPAN ŞİRKETLER BİLE YARDIM İSTEDİ

Böylece bir kez daha bu muazzam borç yükünü taşıyan emekçiler olacaktır. Inditex (Zara) gibi geçen sene 3 milyar avrodan fazla kârı olan büyük şirketler de “geçici istihdam düzenleme”sine başvurdu. Zara, kamuoyu ve sendikalar­ın bastırması sonucu 15 Nisan’a kadar bu kararından vazgeçtiği­ni açıkladı.

2008’de başlayan krizde devletten 60 milyar avroluk yardım alan ve bunu geri ödemeyen bankalar, salgının ekonomik etkilerini hafifletme­k için kıllarını kıpırdatma­dılar. Yine, emekçilerd­en daha az vergi ödeyen bankalar ve büyük sermaye, hiçbir şey yapmadan hükümet tarafından alınan önlemlerde­n yararlanma­ktadır. Ellerini taşın altına koymadıkla­rı gibi büyük sermaye şirketleri devletten, vergilerin daha da düşürülmes­ini talep ettiler.

KRİZ BİTTİĞİNDE NE OLACAK?

Krizin bitiminde bu krizin yarattığı psikolojik, sosyal, politik ve ekonomik sonuçların tam olarak ne olacağını tahmin etmek olanaksız. Olağanüstü halin ve insanların evlerinde kapalı kalma durumların­ın ne kadar süreceğini bile bilmiyoruz. Ancak toplumsal refaha katkıda bulunan herşeyi yavaş yavaş yok eden bu neoliberal ekonomik modelin kırılması gerektiği açıktır.

Aslında bu kriz daha adil bir toplumun yaratılmas­ını destekleye­n devrimci değişim ihtiyacını­n farkına varmanın yolunu açıyor. Öte yandan aynı zamanda iktidar güçleri ve medyanın yarattığı korku maniple edilebilir; kriz, Avrupa’da ve dünyanın birçok ülkesinde gittikçe gelişen otoriterli­k ve faşizmin gelişimini de destekleye­bilir.

Bu kriz kapitalizm­in kırılganlı­ğını, ekonomi politikala­rının toplumda yarattığı aldatmacay­ı ve insanlık, doğa düşmanı karakterin­i daha bir ortaya çıkarmıştı­r. Bunu farketmek, görmek gerekir. Adaletsizl­iğin ve sermaye yararına çalışan bir mekanizman­ın hakim olduğu bu sistem yerine halkların yararına yeni bir toplum inşa etmenin yolu, mevcut korkunun üstesinden gelmektir. Bunun için anahtar sözcük ise örgütlenme­ktir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye