İNSANLIĞIN SINAVI VE DÜNYANIN İSTRAHATI
AMERİKAN CNN televizyonun hazırladığı bir rapora göre, koronavirüsün (Kovid-19) ortaya çıkmasının yansımalarından ilk faydalanan dünya ülkeleri arasındaki ulaşımı engellediği için gezegenimiz oldu. Büyük ülkeler, bölgeler ve şehirler karantinaya alındı, böylece insanların ülkeler içindeki hareketi de en aza indirildi. Fabrikalar, stadyumlar kapandı ve insanlarla dolan meydanlar boş merkezlere dönüştü.
Virüsün yayıldığı ülkelerden gelen raporlara göre, ölüm sayısı ve hastalık vakaları artmakta ama Çin’in Vuhan kentinde yaşayan insanlar uzun süreden sonra dumanlı gökyüzünü temiz gördü. Fabrikaların kükremesi, arabaların ve ışıkların gürültüsü, şehre hakim olan reklam ışıkları durduktan sonra kuşların seslerini duydular. Korku ve tecride rağmen, insanlar içgüdüsel korkuyla yiyecek almak ve biriktirmek için koştular.
Salgının bazı yöneticiler, seçkinler ve hatta halkın; ırkçılık ve kibirlerini göstermek için uygun zemin yaratması talihsiz bir durumdur. Salgın, ırkları ve sınıfları suçlamak ya da komplo teorilerini paylaşmak ve güvenlik anlayışını korumak için bir fırsat oldu. Tıpkı İsrail’in virüsü tespit etmek için casus yazılımlar hazırlaması gibi veya Mısır’da enfeksiyon riski altında olan tutukluların serbest bırakılmasını talep eden kadınların tutuklanması gibi.
Suriye iktidarı, hapishanelerde birçok ölüm yaşanmasına rağmen ülkenin salgından arınmış olduğu iddiasında. Dünya Sağlık Örgütü, Suriye ve Yemen’de kontrol edilemeyen bir “patlama” konusunda uyarıyor. Bu arada General Hafter, Libyalılara salgından korunma imkanı verecek olan ateşkesi reddetti.
Yukarda bahsettiğimiz kıyamet sahnesinin aksine salgın; gezegeni Çin ve Avrupa’da salınan toksik emisyonlardan kurtarmak için bir fırsat yarattı. Hayvanların, yeşil alanların ve denizlerin yanı sıra havanın da kirlenmesinin de önemli bir azalmaya neden oldu. Salgın sayesinde doğanın maruz kaldığı adaletsizliğe bir tür istenmeyen çevresel “denge2 meydana geldikten sonra, insanlar arasında da benzer bir denge oluşmaya başladı. Dünyanın birçok ülkesinde sosyal sempati ve yardım etme arzusu için girişimler ortaya çıktı. Birçok insan tanıdıkları veya tanımadıkları insanlarla iletişim kuruyor. Sosyal medyada yiyecek veya ilaç alamayan yaşlı, hasta veya komşuların ihtiyaçlarına katkıda bulunmak için gönüllü hizmetler veren topluluk ağları ortaya çıktı.
Tüm göstergeler şu anda salgının yarattığı küresel krizin daha şiddetleneceğini ve milyonlarca kişinin hastalık veya açlıktan muzdarip olacağını doğrulamaktadır. İstibdadın yaşandığı ülkelerde halk baskıdan ve zulümden de muzdarip olacak. Sonuç olarak insani değerler ve insanı kendisi yapan iyilikseverlik ile küstahlık ve vahşet arasında bir mücadele yaşanacaktır. Çünkü üst düzey yetkililer, zenginler kendilerini kendi eylemlerinin sonuçlarından ve hatta salgının sonuçlarından koruyabilirler. Fakat mahkumlar, yönetilenler ve halklar aynı gezegende yaşıyorlar ve yıkım onların yıkımı anlamına geliyor.