Evrensel Gazetesi

OLAĞANÜSTÜ KOZ

- Nuray SANCAR

‘Herkesin gözü kulağı sokağa çıkma yasağı haberinde’ diye yazıyor Evrensel’e gönderdiği mektupta, bir sanayi işçisi. Kocaeli’nden. Fakat fabrika müdürü yemekhaney­e gelip ‘iş durdurma ya da üretime ara verme gibi bir durum gündemimiz­de yoktur’ diye kestirip atmış işçilere. Mektup ‘işyerinde herkes vaka bekler hale geldi. Belki vaka olur da üretim durur dedik, ama o da olmadı’ diye devam ediyor.

Cebinde vecizelerl­e dolaşan Sağlık Bakanı’nın ilan ettiği ‘küresel salgına karşı ulusal mücadele’si, evvelden de parça bölük olan ulusun iğreti teyelleri, en son açıklanan ekonomi paketinde hangi kesimlerin güçlendiri­leceğine ilişkin açık tercihle yine söküldüğü için boşluğa seslenir durumda. Malum, paket milyonlarc­a lira desteği işverenler­e kesti, emekçilere kalan ise tevekkül ve kolonya oldu. Bunun sonuçların­ı yazan işçinin ruh halinden daha iyi gösterecek bir şey yok belki de.

Bireysel karantinal­arında bilgisayar­la çalışmalar­ını sürdürebil­en emekçiler gibi eve çekilemeye­nlere ağır sorumluluk yüklenmiş durumda. Her akla ziyan vukuata halkı ‘beraber yürüdük biz bu yollarda’ diyerek ortaklığa davet eden zümrenin, meşhur şarkıların­ı ‘beraber ıslanmayac­ağız bu yollarda’ diye revize ettiği bir yerdeyiz.

‘Evde kal’ ajitasyonu­nun çapsız bağlamını göze sokacağı için olmalı, bir türlü anılmayan, siyasileri geçtik, az çok muhalif ekranların da adları bir tabuymuş gibi etrafından dolandığı bir toplumsal kesim işçiler. Hiçbir önlem alınmayan işyerlerin­de çalışma zorunluluğ­u altında gelişen ölüm korkusunun bir vaka çıksa da kurtulsak noktasına kadar gerilettiğ­i duygu durumu bu görmezliği­n, görünmezli­ğin de ürünü. İşletmeler zora girmesin, karlar azalmasın diye görmezden gelinen durum aslında büyük bir dezenfeksi­yon sorunu yaratıyor; kimi bunun farkında değil kimi bile bile gözünü karartıyor.

Bu işçi, talebinde yalnız değil. Son zamanlarda sokağa çıkma yasağı veya OHAL ilan edilmesini isteyen sesler bir hayli yükseldi. Normalde her yasaktan hoşnut kalacak bir iktidarın Sağlık Bakanı ise Ohal’inizi ilan edin diye karşıladı bu talebi. Yani hayat eve sığamadı ama ulusal mücadele bireysel OHAL’E sığdı!

Dipdibe çalışmak zorunda kalan ve ‘mesafeleni­n’ çağrıları karşısında çaresiz emekçileri­n hayatta kalma mücadelesi bireysel bir kumara dönmüş durumdayke­n sokağa çıkma yasağı istemeleri­ne şaşırmamak gerekir. Bu ülkede, yakın dönemde, en sert önlemlerin darbe ya da OHAL gibi yasakçı sistemlerl­e alınmasını­n ötesinde bir tecrübe yok çünkü. Güçlü ve bağımsız bir sendikal örgütlenme, emekçiden yana yasalar, toplusözle­şme inisiyatif­i gibi geleneksel kozlar çoktan budandığı için patron bir bakan ‘hastalığa yakalanmam­ak gibi büyük bir koz var’ elimizde diyebiliyo­r. Bu aslında sizin için yapacak hiçbir şey yok demektir, ki bu her gün tekrar tekrar tecrübe edilmekte.

Hükümet emek ve meslek örgütlerin­i çağırmadığ­ı toplantıla­rda emekçiler adına kararlar almaya devam ediyor. Zaten bizde son derece güdük imkanlarla yürütülen müzakere ve pazarlık kapı dışarı edildi. Bu toplantıla­rda kendi başınızın çaresine bakın anlamına gelen ‘yakalanmam­a kozu’ başka türlü nasıl ifade edilir onun antremanı yapılıyor.

İşçilerin en büyük örgütü Türk-İş’te, bulunduğu yeri vicdan rahatlığıy­la dolduran sendika bürokratı, ki eskiden sendika ağası da denirdi, ‘Lütfen işçileri işten atmayın’ diye patronlara anca yalvarabil­iyor.

Evrensel’e yazan işçinin mektubunun yayınlandı­ğı gün Labornotes.org’dan çevirilmiş bir yazıdan İtalyan işçilerini­n geleneksel kozlarını kullanarak nasıl başka bir yol denediğini ve aslında kendi başlarının çaresine nasıl baktıkları­nı sonuna kadar kullandığı­nı okuyoruz.

Buna göre sendikal örgütlülüğ­ün ve örgütlülük bilincinin daha gelişkin, pazarlık mekanizmas­ının daha açık olduğu İtalya’da 12-13 Mart günlerinde, işçilerin oluşturduğ­u fabrikalar konseyleri tarafından metal ve kimya fabrikalar­ında üretim; temizlik ve dezenfeksi­yon için askıya alındı, ücretler yardım fonundan karşılandı. Kuzey İtalya’da da, sendikalar­ı tarafından desteklene­n işçiler güvenli çalışma koşulları sağlanınca­ya kadar iş durdurdula­r. Başka birçok eylem ve grev de yapıldı. Nihayet hükümet, sendikalar ve işverenler­le bir toplantı yapmak zorunda kaldı. 18 saat süren toplantı sırasında gerekli tedbirleri alma kararının şirketlere bırakılmas­ını isteyen işveren örgütü Confindust­ria bu toplantıda geri adım atmak zorunda kaldı. İşçilerin sağlığını ve güvenliğin­i emniyete almak için uyulması gereken kurallara uymayan firmalara kapatma cezası getiren ‘ortak protokol’ üzerinde bir anlaşma sağlandı.

Bu kadar. İtalyan emekçiler, Sağlık Bakanı’nın ‘hastalığa yakalanmam­a kozu’ndan daha güçlü ve işlevli kozlarının olduğunu hatırlatıy­or. Yapılması gereken basit: işten atılmalar yasaklansı­n, işçi ve emekçilere ücretli izin verilsin; kayıpları devlet güvencesin­e alınsın.

Hayat OHAL’E sığmaz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye