SALGIN GÜNLERİNDE HÜKÜMETİN TEPKİ ÇEKEN UYGULAMALARINI DEĞERLENDİREN SİYASET BİLİMCİ KORKMAZ: İktidar salgın ortamını fırsata çeviriyor
Dünya ve Türkiye koronavirüs salgınına karşı mücadele ile uğraşırken, AKP hükümeti tepki çeken uygulamalarını sürdürüyor. Salgın nedeniyle sokağa çıkılamadığına vurgu yapan Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz, “Gücü tek elde veya yürütme organında toplamaya çalışan popülist iktidarlar için oldukça elverişli bir ortam oluşturuyor” dedi. Korkmaz, Hükümetin “Devlette devamlılık esastır” anlayışıyla salgın ortamını fırsata çevirerek, tepki çeken uygulamaları hayata geçirdiğine dikkat çekti.
Türkiye’de koronavirüse karşı ‘Evde kal’ çağrıları yapılırken, AKP Hükümeti tepki çeken uygulamalarını sürdürüyor. İçişleri Bakanlığı 23 Mart’ta HDP’LI 8 belediyeye kayyum atadı. Tepki çeken Kanal İstanbul projesinin etki alanında kalan tarihi Odabaşı ve Dursunköy Köprülerinin yeniden yapım projeleri için ihale yapıldı. Yüksek Seçim Kurulu, CHP’LI Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar’ın mazbatasını sabıka kaydının bulunmasını öne sürerek iptal etti.
İktidarın salgın sırasında hayata geçirdiği bu uygulamaları İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü (İstanpol) Genel Direktörü ve Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz ile konuştuk. Koronavirüs felaketi ile mücadele ettiğini hatırlatan Korkmaz, devamla şunları söyledi: “Böyle bir dönemde hükümetin muhalif yerel yönetimlere yönelik kısıtlamaları, görevden almalar ve Kanal İstanbul projesinin ihalesinin yapılması haliyle tepki çekiyor. Ancak bana kalırsa burada şaşıracak bir şey yok, iktidar “Devlette devamlılık esastır” diyerek bir taraftan da mevcut politikalarını sürdürüyor. Üstelik salgın ortamı bu tarz uygulamalara daha da elverişli bir alan sağlıyor diyebiliriz; çünkü salgının yarattığı kapanma ve sokaktan çekilme hali şu an bir anlamda sivil toplum kuruluşlarını ve siyasal partileri adeta paralize etti. Toplumsal muhalefetin ses çıkarabileceği pek çok mecrayı geçici olarak da olsa ortadan kaldırdı. Kanal İstanbul’a engel olmak için insanlar dilekçe kuyruklarına girmişti bugün bu tarz bir tepki mümkün değil. Tepkiler de farklı sesler de şimdilik sanal ortama sıkışmış durumda. Durum biraz daha ilerlerse parlamentolar dahi bir süre işlevlerini yapmakta zorlanabilir. Bu da zaten gücü tek elde veya yürütme organında toplamaya çalışan popülist iktidarlar için oldukça elverişli bir ortam oluşturuyor. Bireysel özgürlükler ve sağlık dışındaki her türlü konu kolayca göz ardı edilebiliyor, farklı bir konuya dikkat çekmek hay
li zorlaşıyor. Tüm bu tabloda muhalefetin işi ise iki kat daha zor. Yaşam hakkını doğrudan etkileyen çok ciddi ve sarsıcı bir salgın varken temel hak ihlallerini bile gündeme getirmeleri oldukça zorlaşıyor. “
‘YAŞAM VE GEÇİNME KAYGISI KARŞISINDA MİLLİYETÇİ SÖYLEM İŞE YARAMIYOR’
Süreci iktidar açısından yorumlayan Korkmaz, “Salgın gibi olağanüstü bir durumda hükümetler temel hak ve özgürlükleri ihlal etmek, daha baskıcı yönetimler oluşturmak için olağanüstü koşullara sahiptirler. Bu kısa vadede bu tarz hükümetle
rin işine yarayacak, politikalarını her türlü muhalefetten yoksun olarak uygulamaya koyacakları bir rahatlık ve kazanım sağlıyor” ifadelerini kullandı. Muhalefet için tam tersi bir durum olduğunu anlatan Korkmaz şunları söyledi: “Ama salgının yarattığı yaşamsal ve ekonomik sorunlarla mücadele etmek, kapsayıcı herkese eşit ölçüde hizmet sunan sosyal politikalar sunmak yerine hamasete dayanan çözümden yoksun siyaset uzun vadede kaybettirir. Çünkü bu salgının bedelini halkın geniş bir kesimi gittikçe ağır bir şekilde ödeyecek. Bunun faturası da mevcut yönetimlere çıkacaktır. Oysa bu süreçte sağlık ve kriz yönetimini
çok iyi başarabilen bir iktidar salgından sonraki süreç için şimdiden puan toplayabilir. Herkesin, tüm ülkelerin tehdit altında olduğu küresel bir durumdan söz ediyoruz. Herkes yaşam ve geçinme kaygısı içindeyken artık kutuplaştırıcı, milliyetçi söylemler de işe yaramıyor. Muhalefet partilerinin özellikle yerel yönetimler aracılığı ile doğrudan etki yapabilecek uygulamaları ve halkın temel kaygılarını çözmeye çalışmaları mevcut iktidar için önemli bir sorunken, muhalefet için ise oldukça ciddi bir kazanım. Özellikle Mansur Yavaş bu süreci çok iyi yönetiyor ve birçok belediyeye model olan uygulamaları hayata geçiriyor.”