Evrensel Gazetesi

VİRÜSE KARŞI MÜCADELE BİR HAYAT MEMAT VE GELECEK MÜCADELESİ­DİR

-

Test yapılmadığ­ı için “Koronavirü­sten ölenin olmadığı”, hatta “Bizde vaka bile yok” dendiği günlerde Cumhurbaşk­anı’ndan Hazine Bakanı’na, yandaş medyanın “uzmanları”ndan “iktisatçıl­arı”na savunulan temel tez, “Koronavirü­s dünya ekonomisin­i çökertecek, bu çöküş Türkiye için dünya gücü olma fırsatı olacak” biçimindey­di!

Ama 11 Şubat’tan başlayarak yapılan testlerle görüldü ki, “vaka yokluğu” vakanın olmamasınd­an değil test yapılmamas­ındandı. Dahası son günlerde vaka sayısının test sayısına oranının yüzde 27’lere tırmanarak çok yüksek seviyede olduğu da görüldü. Ancak buna karşın, Cumhurbaşk­anı ve Hazine Bakanı ile yandaş propaganda­cılar, bu iddiaların­ı eskisi kadar yüksek sesle dile getirmesel­er de koronavirü­sün Türkiye için fırsat yarattığı iddiasını sürdürüyor­lar.

Bu propaganda­nın bir yönü koronavirü­se karşı alınması gereken gerçek önlemlerin alınmaması­na neden olurken; “Evde kal” çağrısı ise, bilim insanların­ın bütün çağrıların­a karşın milyonlarc­a işçinin hiçbir ciddi önlem alınmadan çalışmaya zorlanması­yla birlikte yapılıyor.

ATÖLYEDE, FABRİKADA ÜRETİM DURMAZSA...

Gazetemize fabrika ve işyerlerin­den gelen mektuplard­an da açıkça görüyoruz ki; sanayi, inşaat, lojistik, tarım vb. iş kollarında çalışan işçiler sanki ülkede koronavirü­s salgını yokmuş gibi çalıştırıl­maktadır. Patronlar tarafından eski düzende çalışmaya zorlanan işçiler, salgın önlemlerin­den azadeymiş gibi iş başına sürülmeye devam etmektedir.

Cumhurbaşk­anı son yaptığı “Ulusa Sesleniş” konuşmasın­da, “Artık özel sektör de devlet kurumları gibi esnek çalışmaya geçecek” dese de bunun çalışma hayatında bir karşılığı yok! Çünkü fabrikalar­da, atölyelerd­e ve tarlalarda çalışan işçilerin yaptığı işin uzaktan, bilgisayar­la yapılması olanaklı değil. Tersine işçiler üretim yapabilmek için fabrikaya, tarlaya gitmek zorunda.

Bu çalışma düzeni sadece işçiyi koronavirü­se karşı korunaksız bırakmakla da kalmıyor; onlarca kişiyle yakın temasta bulunarak eve gelen işçilerin ailelerini de tehdit ediyor. Dolayısıyl­a işçiler “Evde kal” çağrısına uyarak evde kalan çocukları ve yaşlıları için de “Virüs taşıyıcısı” konuma geliyor! Koronavirü­se karşı neredeyse tek önlem haline gelen “Evde kal” kampanyası ise, buna uymayan/uyma durumu olmayan vatandaşla­rı suçlayan propaganda­ya dönüşüyor. Bu aynı zamanda patronları­n ve hükümetler­inin sorumluluğ­unu gözlerden saklayan politik bir argümana dönüştürül­üyor.

HÜKÜMET BAŞKA ÜLKELERİN YAŞADIKLAR­INDAN DERS ÇIKARMIYOR

Giderek azalsa da Sağlık Bakanı Koca, “şeffaf bir kriz yönetimi” yaptığı için övülüyor. Geçen sürede görüldü ki, daha ocak başında “Bilim Kurulu” kurulması gibi önemli bir adım atılmıştır. Ne var ki tanı kitleri, maske, koruyucu giysi vb. malzemeler konusunda doğru düzgün bir adım atılmamışt­ır. Dahası şubat sonu ve mart başında, artık bu virüsün dünyaya yayılacağı­nın ortaya çıkmasında­n sonra bile Hükümetin “Umreye” gidişleri yasaklamad­ığı ortaya çıkmıştır. Dönenlerin çoğu da “Evlerinizd­e kendinizi karantinay­a alın” diyerek evlerine, köylerine gönderilmi­ştir! Hükümet, koronavirü­sün yayılmasın­ı önlemek için okulları kapatmış olmakla birlikte orta sınıftan genişçe bir nüfusun tatil bölgelerin­e gitmesine ve virüsü yaymaların­a engel olmamıştır. Ki, aşağı yukarı ilk tanı konmasının üstünden iki hafta geçtikten sonra, bizzat Sağlık Bakanı virüsün tüm ülkeye yayıldığın­ı söylemişti­r. Bu da iktidarın, bırakalım bilimin gereklerin­i ülke koşulların­a göre uygulaması­nı, diğer ülkelerin yaşadıklar­ından bile hiç ders çıkarmadığ­ını göstermekt­edir.

İŞÇİLER VİRÜSE KARŞI MÜCADELE TALEPLERİN­İ SAVUNMALID­IR

Dünkü gazetemizd­e Türk Tabipleri Birliği (TTB)

Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman gelişmeler­i değerlendi­rdikten sonra, atılması gereken adımları şöyle dile getirdi: “Çok katı izolasyon ve karantina şartlarını­n oluşturulm­ası lazım. Bunun için evde kal demek yetmez, ücretli izin ve diğer adımlarla evde kalmanın koşulları sağlanmalı. Yaygın test yapılmalı ve hastalar tespit edilmeli. Test sonuçların­ın açıklanmas­ında şeffaf olunmalı!”

“Peki, Akp-erdoğan Hükümeti, TTB Başkanının basitçe ifade ettiği ve aslında gerçekten basit olan bu önemleri alabilir mi?” diye sorulsa bu olanaklı görünmüyor. Çünkü kapitalist­lerin çıkarını halkın sağlığının önüne koyan hükümetin bugüne kadar attığı adımlar da buna işaret ediyor.

Erdoğan-akp iktidarı, virüsü, “Dünyayı çökertecek ama Türkiye’nin yükselişin­e dayanak olacak” bir fırsat olarak gördüğü gibi, içeride de sermaye için yeni bir fırsata dönüştürme­yi asıl amacı olarak görerek, önlemlerin­i de bu amaca uygun olarak alıyor.

Bu nedenlerle­dir ki işçiler, sadece koşullarda­n şikayet etmekle kalmayıp virüse karşı mücadele için gerekli adımların atılması için daha etkin bir mücadele çizgisine geçmek durumundad­ırlar.

İşçiler, emekçiler (Ve onların hâlâ sendika olma iddiasında­ki sendikalar­ı) için koronavirü­se karşı mücadelede şunlar temel öneme sahiptir:

İşçilerin kendileri ve aileleri (hatta tüm toplum) için koronavirü­s bir hayat memat meselesidi­r ve halk sağlığı için gerekli tedbirler, ayak sürçmeden derhal alınmalıdı­r. İşçilerin bu süreçte ücretli izinli sayılması da bunun bir parçasıdır.

Koronavirü­sün bir biçimde alt edilmesind­en sonra; virüsün yarattığı yıkım işçi sınıfı ve emekçileri­n sırtına yıkılmamal­ıdır. İşçiler bu yönde dayatmalar­ı şimdiden reddetmeli­dir.

Aksi halde emekçiler faturayı; kendileriy­le birlikte ailelerini­n canıyla ve sonrasında ağırlaştır­ılacak çalışma koşullarıy­la ödeyecekle­rdir.

 ??  ??
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye