KORONAVİRÜSÜN TUTTUĞU AYNA NE SÖYLÜYOR?(1)
koşuldu. Sağlığın ticari değil kamusal bir hizmet olduğu bir kez daha görüldü. ayına kadar sürerse en az 1 milyon vatandaş da turizm sektöründe işsiz kalacak. Virüs salgınına bir de korkunç bir işsizlik salgını eklenecek. Ve ortada hükümetin buna çare üretecek ekonomik bir programı yok. önerilerinin ışığında karar vermesini talep eder hale geldi. Türkiye’de de salgın sonrası oluşturulan Bilim Kuruluna tek adam yönetiminin müdahale etmemesi temennisi öne çıktı! Bilim Kurulu iktidarla arasına güvenli siyasi mesafe koyamadığı oranda da güven kaybetti.
Süreç kamusal sağlığın öneminin kavranmasına bilimin önemsenmesini de ekledi.
Virüsün yayılmasıyla uluslararası ticaret ağır bir darbe yedi. İthalat ve ihracattaki bu düşüş ülkelerin sanayi sektörlerini etkiledi. İflaslar, borsa kayıpları birbirini izledi. Turizm gelirleri gerilemeye devam ediyor, uçuşlar iptal edildikçe hava yolu şirketleri zor durumda kalıyor. Sonuç olarak ülke ekonomilerinin ve dolayısıyla dünya ekonomisinin büyüme hızındaki yavaşlama kaçınılmaz hale geliyor.
Özellikle sanayileşmenin/ ticarileşmenin, tedarik zincirleri ağının, finansal işlemler hacminin ve hızının bunca yaygınlık ve ivme kazandığı 21. yüzyıl dünyasında başka türlüsü de olamazdı. Fakat bugün dünya kapitalizminin yaşadığı ekonomik durgunluğu virüsün getirdiği arz talep düşüklüğüyle açıklayamayız. Suudi-rus kapışması sonucu petrol fiyatlarında yaşanan düşüş de virüsle açıklanamayacağı gibi petrol fiyatlarındaki düşüşün kendisi de yaşanan krizin belirleyeni değil. Bunlar krizi derinleştirebilirler fakat açıklamazlar.
‘Koronavirüs kriz getirdi’ denemez ama ‘Ekonomik sistemin takkesini uçurdu kel göründü’ tespiti yapılabilir. Dünya ekonomisinin bu yıl yüzde 2.5 civarında büyüyeceği (durgunluk seviyesi) öngörüleri yapılıyordu. Küresel krizi durdurabilmek için piyasaya sürülen bol doların ülkeleri fazlasıyla borçlandırdığı, üretimi istenilen düzeyde canlandırmazken yeni finansal balonlar yarattığı ve her an patlayabileceği de tartışılıyordu. Ticaret savaşları, şişen balonlar, uzun süredir durgunluk alameti olarak petrol fiyatlarında yaşanan düşüş ve inişlerin yolunda gitmediğinin göstergesiydi.
2008 küresel ekonomik yangınını söndürebilmek için piyasaya sürülen trilyon dolarlar, 2013-2014 yılından itibaren geri çağrılıyordu. Şimdi yeniden saçılıyor. Zira aynı sonuç zor! ‘Gelir eşitsizliği uçurumunu’ borçlanma politikası ile doldurmak artık mümkün olamıyor. Bugün borçluluk üzerine kurulu sistemde şirketler de dayanıksız hale geldi. Yüksek borç ve düşük gelir düzeyi en küçük sarsıntıda sistemi allak-bullak ediyor.
Virüsle beraber, zaten kırılgan durumdaki kapitalist küresel ekonomide panik işaretleri yayılıyor, ekonomik kırılganlık daha da artıyor. Koronavirüs insanların canı yanında bazı şirketlerin de sonunu getirecek. Binlerce insanın ölümünün yanı sıra birçok şirketin iflasına tanıklık edilecek. Küresel sisteme bağımlı ekonomiler açısından sonuçlar daha da vahim olacak. Açlık, yoksulluk, işsizlik gibi milyonların hayatını etkileyecek olumsuz gelişmelerin habercisi yaşananlar.