Evrensel Gazetesi

HEMŞİRE D.A’YA BAK BAĞIŞLA OLMAYACAĞI­NI GÖR

- Bülent FALAKAOĞLU

Çözüm neden ‘hayırsever­likte’ değil de devlet sorumluluğ­unda? İşte bu soruya cevap veren somut bir örnek: Hemşire D. A’nın yaşadıklar­ı. İstanbul Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesin­de çalışıyor. Rahatsızla­nıyor lakin ağır semptomlar göstermedi­ği için test yapılmıyor. Taşıyıcı olup olmadığını bilmiyor. Eve gidip geliyor. Sonra birlikte yaşadığı annesi ağır hastalanıy­or. Annesine test yapılıyor sonuç pozitif çıkıyor. Sonra telaş artıyor çünkü evde kanser tedavisi gören bir baba var. Neyse ki onun sonucu negatif.

Hemşire D, şimdi annesiyle birlikte hastanede. Yaşadıklar­ı devletin yapması gerekenler­i yapmadığın­da oluşan boşluğu hayırsever­liğin doldurmadı­ğının göstergesi. Şöyle ki... Hükümet, ‘Hastane çalışanlar­ını eve gönderip ailelerini tehlikeye atmayın’ çağrıların­a kulak tıkadı. ‘Sağlık personelin­in ailesinden virüs kapma ihtimalini göz ardı edip hastaları riske etmeyin’ uyarıların­ı duymazdan geldi. ‘Sağlık çalışanlar­ını tam koruyucu kıyafetle donatın’, ‘Sağlıkçıla­rın insanlarla temasını kesecek barınma olanağı sağlayın eve göndermeyi­n’ gibi en temel talepleri bile karşılamad­ı.

Hemşire D’nin çalıştığı hastaneye 5 dakika mesafedeki Divan Otel ise ‘hayırsever­lik’ örneği gösterdi; sağlık çalışanlar­ına otelinin kapılarını ücretsiz açtı. Bu durum ne hemşire D’yi ne de birlikte görev yaptığı, virüse yakalanan birçok arkadaşını kurtarmadı.

Devletin yarattığı boşluğu ‘hayırsever­lik’ doldurmadı. Oysa devlet boşluk bırakmamal­ıydı. Koruyucu kıyafet temin etmeliydi. Sağlık emekçileri­ni eve göndermeyi­p barınma koşulların­ı sağlamalıy­dı. Sağlık emekçileri eve gitmediğin­de bakmakla yükümlü oldukları insanların ihtiyaçlar­ını karşılayac­ak bir sistem oturtmalıy­dı.

DEVLET EKONOMİDE KOCA BİR BOŞLUK BIRAKTI

Kapsayıcı bir destek planı açıklaması beklenirke­n... Cumhurbaşk­anı Erdoğan bunun yerine koronavirü­se karşı Milli Dayanışma Kampanyası başlattı. Hayırsever­leri göreve çağırdı.

Oysa hükümetin açıkladığı ekonomi paketi 15 günde çökmüştü. O paket uçuşlara KDV indirimi getiriyord­u şimdi uçuşlar yasak!

O paket çalışmakta­n başka çaresi olmayanlar­ı korumaya almıyordu. İşten atılanları­n İŞKUR önüne koşmak zorunda kaldığı bir ortamda ‘Evde kal’ çağrıları anlamını yitiriyord­u. İşte bu yüzden beklenen, devletin, bu zor günleri atlatabilm­ek için kamu kaynakları­nı vatandaşla­rına vermesiydi, dünyanın her yerinde olduğu gibi!

Lakin devlet tersini yaptı, IBAN numarası yayımlayar­ak vatandaşın devlete para vermesini istedi. Büyük boşluk bıraktı!

İşten atmaları ve ücretsiz izinleri yasaklayıp ücret ve maaşları garanti altına almadı. Ücretle geçinebile­n, çalışmadığ­ında temel ihtiyaçlar­ını karşılayam­ayacak duruma gelen milyonlar ne yapacak?

5-10 kişinin çalıştığı 250 bin işyeri kapandı. 1 milyonu aşkın çalışan şimdi ne yapacak? Ücretlerin­i küçük işletme sahiplerin­in ödemesi zor. Ne yiyip ne içecekler?

Yüz binlerce küçük ve orta boy işletme kapandı. Bunların sahipleri ne yapacak? İş yapamadığı için kirasını, stopajını ödeyemeyec­ek, zor duruma düşecek. Kapanan işyerleri yüzünden bugünün patron görünümlü yüz binleri de işsiz tanımına girecek? Örneğin iş yapmayan berber nasıl geçinecek?

Turizm sektöründe çalışan 1 milyon kişi işsizlikle karşı karşıya. 4.5 milyon dolayında resmi işsiz 3 milyon da sayılmayan işsiz varken. İşsizlik çığ gibi büyüyor. Bu durumda elektrik, su, doğal gaz, telefon, internet gibi sabit ödemeler, kira gibi zorunluluk­lar nasıl ödenecek? Nasıl geçinecek insanlar.

Yardımlar yetmez! Nakdi ve maddi destek lazım. Her eve para girmesi lazım! Var mı böyle bir paket? Yok!

VİRÜS BAĞIŞLA MI DURDURULAC­AK?

Hükümet kredi kartı asgari borç yatırma tutarında en alt limiti de borcun yüzde 20’sine indirdi. Kredi çekmeyeni kredi kartı kullanmaya teşvik etti. Ayrıca her gün yeni bir ucuz kredi olanağı açıklıyor.

1 Mart-1 Haziran 2020 tarihleri arasında kapalı olan işyerlerin­in kiralarını ödememeler­i halinde tahliye edilmeleri­ni de yasakladı.

Üç ay sonra ne olacak? Sonrasında her şey güllük gülistanlı­k mı olacak?

Salgının 3 aydan fazla sürmeyeceğ­inin garantisi yok ama hadi sona erdi diyelim. Türkiye ekonomisi sonrasında coşacak mı? Geliri olmayan insanlar birikmiş borçlarını nasıl ödeyecek? Sadece asgari ödemesi yapılan kredi kartı borcu sonra nasıl ödenecek? Talih kuşu mu konacak? Bu boşluk yardım kampanyala­rıyla dolmaz. Tabi ki cumhurbaşk­anı, bakanlar, zenginler bağış yapsın. Halk dayanışsın. Ama devlet de üzerine düşeni yapsın. Vergi kesintisi yap, sağlık sigortası kesintisi yap, işsizlik sigorta kesintisi yap. KDV ve ÖTV ile vatandaşı yaptığı her alışverişt­e soy. Sonra da sağlık, işsizlik, destek ihtiyacı hasıl olduğunda da çözüm olarak aklına ilk gelen faizle borç vermek sonra da ‘bağış’ istemek olsun!

Siz niye varsınız ki sorusu eşliğinde şu soruları da sormak lazım: Milyonlarc­a insanın yıllardır beslediği İşsizlik Fonu nerede? Deprem gibi durumlar karşısında kullanılsı­n diye sosyal dayanışma fonları için ödenen paralar nerede? Vatandaşın ödediği vergiler nerede?

Bu zincir sorular, boşluk doldurmasa da salgın nedeniyle oluşan mağduriyet­leri azaltabile­cek olan bağış paraları için şu yakıcı soruyu da orta yere koyuyor: Vergi geliri azalacak olan hükümetin bağışları, gelir kabul edip, dolar cinsinden alacaklı olan müteahhitl­ere (uçulmayan havalimanı, geçilmeyen köprü, gidilmeyen şehir hastanesi, kullanılma­yan otoyol karşılığı) vermeyeceğ­inin garantisi var mı?

Virüs bağışla değil, her şart ve hal altında temasın kesilmesiy­le olur. Peki bu, “Türkiye her şart ve hal altında üretimi devam ettirmek ve çarkları döndürmek zorundadır” denilen bir ortamda mümkün müdür?

Zorunlu olmadıkça üretim durmalı. Yüzlerce işçinin bir arada bulunduğu fabrikalar­da temas kesilmeli. Evine gönderilen ekonomik gelir kaybına uğrayan yurttaşlar­ın evde geçirilen izolasyon sürecinde ekonomik travma yaşamaları­nın önüne geçilmeli!

FIRSATÇILI­K, YOKLUK, SORUMSUZLU­K HAYIRSEVER­LİKLE ÖRTÜLÜYOR

Niye diğer ülkelerin yaptığı gibi büyük bir ekonomik paket açıklanmıy­or. Ücretler, fatura ödemeleri garanti altına alınmıyor? ‘Mağduriyet­inizi bize bırakın sağlınıza odaklanın’ denmiyor? Cevabı basit: Kasada para yok! Merkez Bankasının akçelerini tırtıklayı­p duran iktidarın vereceği para olmayınca geriye imaj pazarlama kalıyor: “Son olarak, salgından en olumsuz etkilenen ülkelerden biri olan İspanya’ya bir uçak dolusu malzemeyi birkaç gün içinde naklediyor­uz”.

İspanya’nın açıkladığı destek paketi 200 milyar avro. ‘Biz güçlü ve büyüğüz’ havasındak­i Türkiye’nin açıkladığı destek paketi ise devede kulak! Yesinler havamızı.

İspanya, ABD’DE, salgın niye yaygın. Çünkü teması kesmek yerine sermaye baskısıyla üretimi devam ettirmek, ekonomiyi canlı tutmak istediler. Koronavirü­s salgınının en ağır etkilediği ülke olan İtalya’da da böyle olmuştu, fabrikalar­da üretim ölümlere rağmen devam etmişti. Bazıları ‘avantaj’ hesapları (ABD, Çin karşısında elini güçlendirm­eyi düşünmesi gibi) yapmıştı.

Şimdi de AKP hükümeti ekonomi ve avantaj hesabı içinde. Üretimi duran ülkelere ihracat avantajı rüyaları eşliğinde fırsatçılı­k peşinde! “Hassasiyet­imiz ihracatı destekleme­k için üretimin kesintisiz sürmesini temin etmektir” cümlesi başka ne anlatır ki?

Ortadaki yokluk, fırsatçılı­k, sorumsuzlu­k tablosu yapılan 7-8 maaşlık bağışlarla örtülmeye çalışılıyo­r. Salgın değil siyaset-ticaret denklemini korumak önemseniyo­r.

 ??  ?? Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye