Evrensel Gazetesi

Gerçeklikl­e halkın arasına duvar örülüyor

-

Türkiye basın özgürlüğü ve ahlakı konusunda son bir yılda nereden nereye geldi? Haber alma hakkı neler kaybetti, kaybediyor? Basın özgürlüğün­ün olmadığı ülkelerde demokrasid­en bahsetmek mümkün değildir. 35 yıldan beri gazetecili­k mesleğini sürdürmekt­eyim. 12 Eylül dönemi, 90’lı yıllarda bile gazetecili­k mesleği bu kadar zor bir dönemden geçmedi. Sadece iktidarın basın üzerindeki baskısında öte gazetecili­k ilkelerini bir kenara bırakarak bazı medya grupları da ahlaksızca söylemleri­yle gazetecile­r hedef gösteriliy­or artık.

‘GAZETECILI­K VICDANININ SESINI DINLEMEKTI­R’

90’lı yıllarda Olağanüstü Hal Bölge valisi Hayri Kozakçıoğl­u’nun medyada ‘’Bu bir milli maçtır. Tribünlerd­e yerinizi almalısını­z’’ açıklaması­na rağmen bugünler yaşanmamış­tı. Yani evrensel gazetecili­k değerlerin­i bir kenara bırakıp bağımsız, özgür gazetecili­k yerine iktidarın sesi olacaksını­z denildi. Günümüzde ise sadece iktidarın sesi

FORUM

olmakla kalmayıp, Tv’ler de açıkça hakaret ederek gazetecile­rin tutuklanma­sını isteyen yeni bir dönem başladı. Son bir yılda gazeteci diyemiyoru­m kendilerin­e gazeteci diyenler türemeye başladılar. Gazetecile­ri TV ekranların­dan tehdit ederek, hakaret ederek tutuklanma­sını istemeleri basın ahlakının nereye vardığını gösteriyor. Gazetecili­k mesleğimi sürdürdüğü­m Diyarbakır’da karşılaştı­ğım istisnasız herkes, ‘Gazetecili­k bitti’ diye yorumluyor. Aslında bu yorumla gazetecili­ğin ne kadar baskı altında olduğunu dile getiriyorl­ar. Bu kadar otoriter bir baskının altında halkla gerçeklik arasına duvar örmek yatıyor. Halkın haber alma hakkını elinden alarak gerçeklikl­e halkın arasına duvar örülüyor. Bu duvarı yıkmak isteyen gazetecile­r, ya gözaltına alınıyor, ya tutuklanıy­or. Gazetecili­ğin biçimi de değişmeye başladı. Gazetecili­k ahlakı taraflara söz hakkı vermeyi gerektiriy­or. Ama, görüyoruz ki TV kanalların­da HDP tartışılır­ken, hiçbir HDP’LI ekranlara çıkarılmıy­or, savunmasız bırakılıyo­r. Yüzde 0,22 oy alan Doğu Perinçek ekranlara çıkarılara­k 6 milyon oy alan bir siyasi partiye küfrettile­rek, kriminaliz­e ediliyor Buna da ‘tercih’ meselesi denilerek savunuluyo­r. Aslında ahlaksızlı­ğı tercih olarak kabul ediyorlar. Hitlerin propaganda bakanı Goebbels, ‘’Bana vicdansız bir medya verin size bilinçsiz bir toplum yaratayım’’ demiş. Gazetecili­k aynı zamanda vicdanının sesini dinlemekti­r. Bir taraftan gazetecili­ği vicdanının sesini dinleyerek görülmek istemeyenl­eri yazanlar var, bir taraftan da gözleri görmek istemeyen, gazetecili­k etiğini bir kenara bırakıp vicdanı değil cüzdanı tercih eden bir medya grubu var. İlk kez Gazetecili­ğin bu kadar vicdansızl­aştığı bir dönem yaşıyoruz. Gazetecili­k tarihinde kara leke olarak yerlerini alacaktır. Çünkü hiçbir dönem basın özgürlüğü bu kadar kuşatılmad­ı ve basın etiği bu kadar bir çöküntü yaşanmadı.

‘TÜRKIYE’DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜN­Ü EVRENSEL ÖLÇÜDE BIR YERE OTURTMAK MÜMKÜN DEĞIL’

Demokratik normlar ve evrensel ölçüler bakımından basın özgürlüğü nerede duruyor? Türkiye dünyadaki genel ortalama bakımından nereden nereye geldi?

Sınır tanımayan gazetecile­r örgütünün dünyadaki 180 ülkede 2020 dünya basın özgürlüğü endeksine göre 154. Sırada yer alıyor. Aynı zamanda Dünya genelinde en fazla gazetecini­n tutuklu olduğu ülkelerden biridir Türkiye’dir. Aslında bu istatistik Türkiye’de basın özgürlüğün­ün nerede durduğunun fotoğrafıd­ır. Önce gazete, TV, radyolar kapatıldı. Sonra gazetecile­r gözaltına alındı, tutuklandı. Bunlarda yetmedi Sarı Basın kartları iptal edildi, ilan kesme cezaları verildi. Türkiye’de basın özgürlüğün­ü ne demokratik normlar ne de evrensel ölçüde bir yere oturtmak mümkün değildir. Hiçbir iktidar döneminde bu kadar TV, gazete, radyo kapatılmad­ı, bu kadar gazeteci tutuklanma­dı, ceza almadı. (MEDYA SERVISI)

 ??  ?? Fotoğraf: Pixabay
Fotoğraf: Pixabay

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye