Yargılamalar Kürt siyaseti ve kurumlarına en büyük kumpastır
DTK’YE YÖNELİK OPERASYONA TEPKİ:
DTk’ye yönelik operasyon, baskın, gözaltı ve tutuklamalara tepki gösteren Eş Başkanlar Leyla Güven ve Berdan Öztürk, 801 delege listesinin yasa dışı örgüt listesi haline getirildiğini belirterek, yargılamaların Kürt siyasetine ve demokratik kurumlarına kurulan en büyük kumpas olduğunu söyledi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 9 Ekim 2018’de Demokratik Toplum Kongresine (DTK) yapılan baskında elde edilen bilgi ve belgeler doğrultusunda başlatılan soruşturma kapsamında 26 Haziran’da yapılan ev baskınlarında 45 kişi gözaltına alındı. Adliyeye çıkarılan 16 kişiden KESK Genel Meclis Üyesi ve Tüm Bel-sen Üyesi Ayten Tekeş, Rosa Kadın Derneği Yöneticisi Rojda Barış, Makine Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Üyesi Arin Zümrüt’ün, aralarında olduğu 8 kişi “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. Öte yandan DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ifadeye çağrıldığı öğrenildi. Gazetemiz baskıya hazırladığı sırada geriye kalan 29 kişi de adliyeye çıkarılmıştı.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanları Leyla Güven ve Berdan Öztürk, operasyonlara ilişkin “DTK yargılanmaları acilen durdurulmalı ve kongremiz demokratik faaliyetlerine devam etmelidir!” başlıklı açıklama yaptı.
FAALİYETLERİN DURDURULMASINA YÖNELİK
Dtk’nin 9 Ekim 2018 ve 26 Haziran 2020 tarihinde polis baskınına maruz kaldığı ifade edilen açıklamada, son baskında kurumun kapısının ‘keyfi’ olarak mühürlendiği belirterek, temel amacın çalışmalarının engellenmesi ve faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik olduğu dile getirildi. Önceki baskınlarda alınan 801 delege listesinin yasa dışı örgüt listesi haline getirildiği belirtilen açıklamada, 9.10.2018 baskınında kurumumuzdan aldıkları delege listemizle iki yıldır operasyonlar yapılıyor. Bu son baskında da eski ve yeni delege listelerimize el konuldu. Demokratik bir kongrenin delege listesinin operasyon listesine dönüştürülmesi, 2015 sonrası yaşadığımız faşizmin en somut göstergesidir. Genel kurulumuza ‘KONUK’ olarak katılanların evleri bile basıldı ve DTK genel kurulunun ‘KONUK’ kartı suç delili olarak tutanaklara geçti. Bundan daha büyük bir utanç olamaz” denildi.
AKP’YE ÇAĞRI
DTK yargılanmalarının 2016’dan sonra Akp’nin demokratik Kürt siyasetine ve kurumlarına kurduğu en büyük kumpas olduğu dile getirilen açıklamada, “Bilindiği gibi DTK yargılanmaları cemaatin savcıları ve hakimleri tarafından başlatılmış fakat AKP yargısı ve kurmayları tarafından güncellenerek işlevsel hale getirilmiştir. Kürtlerin demokratik taleplerini kabul etmemek için parti-cemaat ortaklığıyla Kürt düşmanlığı yeniden güncellenmektedir. Bu açıdan Akp’nin, terör örgütü olarak ilan ettiği cemaatin belgelerine dayanarak yaptığı tüm işler kendi çıkardıkları yasalar esas alındığında bile suçtur, suça ortak olmaktır” denildi. Açıklamada, “AKP’YE çağrımız şudur: Kürtlere ve demokratik kurumlara saldırdıkça kaybediyorsunuz. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Kongremizin mühürlenmesi Kürt halkının iradesinin mühürlenmesidir. Onun için eğer Kürt halkı ile birlikte yaşamaya bu ülkenin sorumluluğunu üstlenen iktidardaki partisi olarak küçücük bir niyetiniz varsa, bir an önce o mührü kaldırır ve faşizan uygulamalarınızdan vazgeçersiniz” denildi.
DAYANIŞMAYA DAVET
Son operasyonun halkların bir arada yaşamına zarar verdiği belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: “Bu açıdan başta halklarımız olmak üzere barıştan, demokrasiden, ortak yaşamdan yana olan herkesi kongremizin yeniden açılması için dayanışmaya davet ediyoruz. Kürt’ün özgürlüğüne el koyan ve nefessiz bırakmak isteyen bu saldırılar karşısında ulusal birliğimizi daha da güçlendirelim. Bunların dışında tüm demokratik siyasi partileri, sendikaları, kadın ve ekoloji örgütlerini, emek hareketlerini kongremiz ile dayanışmaya çağırıyoruz” denildi. (HABER MERKEZİ)