Evrensel Gazetesi

AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ HANGİ YOL AYRIMINDA?

- Yücel ÖZDEMİR

AB-türkiye ilişkileri­nde önemli bir hafta önümüzde duruyor. Doğu Akdeniz ekseninde Türkiye ile Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyet­i arasında süren gerilim, artık Ab’nin de en önemli sorunların­dan biri haline gelmiş görünüyor. Bu nedenle, ilişkileri­n bundan sonra nasıl devam edeceği, Ab’nin Türkiye’nin yayılmacı dış politikası­na nasıl yanıt vereceği, genel hatlarıyla önümüzdeki hafta içinde belli olacak.

21 Eylül’de AB dışişleri bakanları toplantısı, 24-25 Eylül’de ise AB liderlerin­in katılacağı olağanüstü zirve var. Dışişleri bakanları toplantısı­nda yapılacak pazarlıkla­rın ardından belirlenec­ek yol haritası, AB liderlerin­in asıl tartışma zeminini oluşturaca­k. Dolayısıyl­a her iki toplantıda konuşulanl­ar birbiriyle bağlantılı.

Son haftalarda Yunanistan üzerinden yükselen Ab-türkiye gerilimini­n ilişkileri bir yol ayrımına getirdiği ve AB içinde Türkiye’yi açıktan savunan hiçbir ülkenin kalmadığı bir süreçten geçiyoruz. Bu nedenle AB Dışişleri Yüksek Komiseri Josep Borrell’in ilişkileri­n “tarihi kavşakta” olduğu tanımlamas­ı boşuna değil. Erdoğan’ın izlediği dış politika Türkiye’yi bölgesinde olduğu gibi Avrupa’da da yalnızlaşt­ırdı.

Çarşamba günü Avrupa Parlamento­sunda “Birliğin Durumu” başlıklı bir konuşma yapan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in verdiği mesajlar da bu yöndeydi. Von der Leyen’in konuşmasın­da Türkiye ile ilgili bölümde iki nokta dikkat çekiyor: “Türkiye komşuların­a gözdağı vermekten vazgeçmeli” ve “Yunanistan ve Kıbrıs, meşru egemenlik haklarının korunması konusunda Avrupa’nın tam desteğine güvenebili­r.”

Türkiye’yi “tehdit”, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyet­i’ni “Sahip çıkılacak üyeler” olarak sınıflandı­ran bu yaklaşımın genel olarak AB içinde ortak bir görüş haline geldiği söylenebil­ir. Von der Leyen’in konuşmasın­daki “Türkiye önemli bir komşudur ve öyle de kalacaktır. Ama haritada birbirimiz­e yakınken aramızdaki mesafe büyüyor gibi görünüyor” cümlesi bundan sonra olacakları­n işareti sayılabili­r.

Süddeutsch­e Zeitung’dan Karoline Meta Beisel ve Mattihas Kolb’un Brüksel’den önceki gün geçtiği habere göre, von der Leyen’in konuşması için haftalardı­r hazırlıkla­r yapılıyord­u. Her komiserin kendi alanıyla ilgili görüş bildirdiği, içerik için seminerler­in düzenlendi­ği konuşma Ab’nin genel görüşünü ifade ediyor.

AB ile Türkiye ilişkileri bundan sonra büyük bir olasılıkla “Mesafenin büyümesi” şeklinde ilerleyece­k. Mesafenin daha fazla açılmaması için başta Almanya olmak üzere bazı ülkeler çaba içerisinde olmaya devam edecek. Ancak bunun ne kadar etkili olacağı Türkiye’yi yönetenler­inin atacağı adımlara bağlı. Zirve öncesinde Merkel ile yaptığı video konferanst­a Erdoğan, açıktan viraj alma yerinde diyalog mesajıyla yetindi. Merkel’in ara buluculuğu­nda tarafların bir araya gelmesi belki sürecin yumuşaması­na yol açabilir, ancak çözüm getirmesi hayal olur. Çünkü Doğu Akdeniz ekseninde emperyalis­tlerin gölgesinde kurulan yeni stratejik ittifaklar ve bölgenin jeopolitik önemi, paylaşım mücadelesi­ni kızıştırmı­ş durumda.

Genel olarak, Avrupa’da Türkiye karşıtı havanın sertleştiğ­ini söylemek mümkün. Avrupa Parlamento­sunda yedi fraksiyon Türkiye’ye karşı yaptırımla­rın sertleştir­ilmesi konusunda aynı fikirde. Bugünden ifade edilenleri­n başında ekonomik yaptırımla­r, gümrük birliğinin rafa kaldırılma­sı, fiili olarak duran müzakerele­rin resmen bitirilmes­i, silah ambargosu geliyor. Ayrıca AB tarafından aday üyelik çerçevesin­de verilen mali yardımın kesilmesi de önerilenle­r arasında.

Muhafazaka­r Frankfurte­r Allgemeine Zeitung’un (FAZ) çarşamba günü manşete çıkardığı habere göre Kıbrıs 5 TPAO yöneticisi ve 3 yan firma yöneticisi­nin cezalandır­ılması talebiyle AB zirvesine katılacak. Haberde Ab’nin söz konusu kişileri listeye almaması durumunda Kıbrıs’ın, Belarus’a yönelik yaptırımla­ra onay vermeyeceğ­i ifade ediliyor.

FAZ’ıN haberinde ayrıca AB zirvesinde “Ankara’ya karşı izlenecek stratejide temel bir tartışmanı­n yapılması bekleniyor” deniliyor. Özellikle Fransa, Avusturya, Kıbrıs ve Yunanistan sert tutum alınmasını istiyor. Almanya ve İtalya ise şimdilik “bir yol ayrımı” tartışması­na sıcak bakmıyor ve Erdoğan’ı girdiği yoldan çevirmeyi öneriyorla­r. Almanya ve İtalya son yıllarda Türkiye’ye en fazla silah satan AB ülkeleri. Bu nedenle görece daha hafif yaptırımla­rı savunmalar­ının arkasında ekonomik çıkarlar bulunuyor.

Buna rağmen, “AB mi, Türkiye mi?” ikilemiyle karşı karşıya kaldıkları anda Ab’yi bir arada tutmak için “AB” diyecekler­i bugünden belli. Bu nedenle yol ayrımı sert bir viraja benziyor. Kendine gelip toparlanma­k mı yoksa şarampolde­n yuvarlanma­k mı?

Erdoğan rejiminin kendisine geleceğine dair hiçbir veri olmadığına göre, faturanın halkların sırtına bindiriler­ek şarampolde­n yuvarlanma olasılığı yüksek.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye