‘İNSANCA YAŞAYACAK BİR ASGARİ ÜCRET’
PANDEMİYLE birlikte giderek ağırlaşan ekonomik krizin yaşandığı bir dönemde 2021 yılı bütçesi Mecliste görüşülüyor. Asgari ücretin belirleneceği dönemdeyiz. Hem bütçeyi hem de asgari ücrete dair değerlendirmeniz nedir? İşçiler ve emekçiler nasıl bir tutum almalılar?
Şu an Meclis gündeminde buna baktığımız zaman ne görüyoruz? Diyanete ayrılan kaynağın haddi hesabı yok. Örtülü ödenekler var. Özellikle güvenlik adı altında militarizme, silahlanmaya ve savaş politikalarına ayrılan muazzam bir bütçe var. Sosyal politikalara, işçilere destek konusunda adım yok. Dolayısıyla bu bütçe emekçi kesimleri, halkı temsil eden onların çıkarına olan bir bütçe değil. Bütçe yapılanması böyle ele alınmıyor. Türkiye’de her doğan çocuk otoyollardan geçen araçların borcunu ödemek zorunda olarak doğuyor. Kime gidiyor bu paralar? Oligarklara gidiyor. Hükümetin etrafında toplanmış, palazlanmış yandaş sermaye kliğine gidiyor. Bütçe de onları kurtarmak, onları ihya etmek için yapılıyor. Bu bütçede işçilere emekçilere insanca yaşayabilecek bir asgari ücret çıkmaz. Geçmiş bütçelerde de böyle oldu. Bizim çağrımız şudur: İnsanca yaşayacak bir asgari ücret. Bugün Türkiye’de asgari ücret 2 bin 324 lira 70 kuruş. Açlık sınırı 3-4 bin lira bandında tartışılırken açlık sınırının da altında milyonlarca insanın yaşamasını reddediyoruz. En azından yoksulluk sınırına yaklaşan bir asgari ücret tartışmasının gündeme gelmesi gerekiyor. Sendikalar da bu açıdan bu tartışmanın ve çıtanın altında kalırlarsa zaten halk kesimleri ve emekçiler açısından dibe doğru giderler. Parti olarak bunun çalışmasını yapıyoruz.