‘REFORM EMEKÇİLER İÇİN DEĞİL, SERMAYE İÇİN’
YARGIDA ‘reform’ tartışması yapılırken, hakkını arayan işçiler engelleniyor. Doğanın tahribatına karşı çıkanlar, kadınlar talepleri için alan çıktığında sürekli bir engelle ve baskılama durumu söz konusu…
Gerek ekonomik kriz, gerek işsizlik ve yoksulluk gerekse de pandemiyle ağırlaşan ekonomik tablo ile içerisinde halkı sürekli “sessiz kullar” olarak tutamazsanız. İnsanlar tabii ki bağıracaklar, seslerini duyuracaklar. Geçmişte yazar kasa atılınca iktidarlar değişiyordu. Şimdi insanlar kendini yakıyor. İnsanların o eylemini doğru düzgün haber yapmak neredeyse gazetecinin içeri atılması demek. Böyle ağır bir tablo ile karşı karşıyayız. İktidar, birlikte hareket ettiği sermaye ile birlikte toplumsal patlama dinamiklerini görüyor. Bunun kendiliğinden ve daha büyük toplumsal olaylara toplumsal mücadeleye dönüşmemesi için daha başındayken ezmeye çalışıyor. Bu uzun süre baskı altında tutulamaz. Bu ancak şiddetle yaptırılabilir. Devlet şiddeti artırılarak yapılabilir. Bugün yapılan da budur. Birleşik Metal İş Sendikasının çağrısı vardı. Gebze’ye gittik. Metal işçileri Ankara’ya yürüyecekler. Yürüme nedenleri şu: Korona döneminde gerekli önlemler alınmıyor fabrikalarda. İşçiler zorla çalıştırılıyor. İşçilerin canı burnunda. Öte yandan işçileri zorla fabrikalara sokanlar önlem almadan, işçiyi sendikaya üye olduğunda hemen kapının önüne atmasını biliyor patronlar… Ücretsiz izin uygulaması pandemide işçileri ve emekçileri, ölümüne çalışırken, ücretsiz izne ayırırsanız tabii ki tepkilerini gösterecektir. Bu kadar masum taleplerle yürümek isteyen sendika ve üyelerinin önüne polis barikatı kuruldu.
O zaman bu devlet kimin? Bu hükümet kimin? İşçinin en masum taleplerini, ekmek davası talebini geçtik. İşçi sağlığı ve iş güvenliği, hayatta kalma mücadelesinin sesini bile bastırmaya kalkıyorsa o zaman sermaye ile iç içe örgütlenmiş muazzam bir siyasal erkle karşı karşayız. Bütün bunlar reform tartışmaları yapıldığında oldu. Yukarıda allı pullu reform sözleri uçuyor. Erdoğan ve AKP sözcüleri de bunu tekrarlamaya başladı. Ama aşağıda alabildiğince emekçilere şiddet, işçilere olabildiğince zülüm görüyoruz. O zaman kimse kimseyi kandırmasın, bu reformun kendisi de işçiler ve emekçiler için bir reform değil, tam tersine, uluslararası sermayeyi Türkiye’ye çekmek ve önlerini açmak için iyileştirmeler, onlarla iş birliği içinde olan yerli sermayeyi özellikle mülk konusunda ve başka konularda onları rahatlatmayı düşünen bir reform.