Kar örtüsünün altında ‘katil kim’ oyunu
İzlanda’nın kuzeyinde, karlar altında sıkışıp kalmış küçük bir kasabada, Siglufjördur’dayız. Herkesin birbirini çok iyi tanıdığı, neredeyse hiç suç işlenmeyen, karlar yolları kapattığında girmenin ve çıkmanın hemen hemen imkansız olduğu bu kasabada her şey ağır ağır ve olağan seyrinde ilerler. Ne büyükşehirlerdeki gibi protesto gösterileri yaşanır burada ne de gerginlik… Ancak üst üste vuku bulan iki tuhaf ve ürkütücü olaydan sonra bu durum değişecektir.
İzlandalı Yazar Ragnar Jonasson’un Türkiye’de Kitap Kurdu Yayınları tarafından, Şeyda Aktekin’in çevirisiyle basılan romanı ‘Kar Körlüğü’nden bahsediyorum. Kar tabakaları arasında sıkışıp kalmış, sonsuz bir beyazlıkla çevrili kuzeyin etkileyici tasviri ve okura sürekli “Acaba katil kim?” diye sorduran başarılı kurgusuyla dikkat çeken ‘Kar Körlüğü’nde, önce Siglufjördur’da yaşayan İzlanda’nın önemli yazarlarından Hrolfur, başkanı olduğu tiyatro binasının basamaklarında ölü bulunur. Hemen hemen herkes 90 yaşlarındaki Hrolfur’un, içkili de oluşunun etkisiyle, düşüp hayatını kaybettiği görüşünde birleşir. Ancak akabinde tiyatro kulübünün aktörlerinden Karl’ın sevgilisi Linda, evinin önünde, kar yığınlarının arasında, kanlar içinde ve yarı çıplak vaziyette bulununca işin rengi değişir. İnsanların kapılarını kilitleme gereği bile duymadığı bu sakin kasabada belli ki bir şeyler değişmiştir. Peki, neden ve nasıl olmuştur bu değişim? Her şeyden önce bu iki olayın faili ya da failleri kimdir?
FELSEFECİ POLİS
İşte bu noktada kısa zaman önce güneydeki Reykjavik kentinden Siglufjördur’a yerleşen, teoloji ve felsefe eğitimi de almış Genç Polis Ari Thor devreye girer. Sevgilisi Kristin’i Rejkjavik’te bırakmanın huzursuzluğuyla işinde kendini ispatlamak arzusunun arasında sıkışıp kalan Ari Thor, bir yandan da dış dünyadan yalıtılmış Siglufjördur’a alışmaya çalışmaktadır. Zeki bir adamdır Ari Thor, Yaşlı Yazar Hrolfur’un ölümünün kaza olmayabileceğini düşünen ve bu işin peşine düşen de o olmuştur. Üstelik de Siglufjördur’da suç işlenmeyeceği ön kabulüne sımsıkı yapışan amiri Tomas’ın muhalefetine rağmen… Bir gece evine gizlice girilmesi de Ari Thor’un aklına takılmıştır. Linda’nın kanlar içinde bulunmasından sonra Tomas da eski düşüncesinde diretememiş ve görünenin arkasında başka şeyler olabileceğini düşünmeye başlamıştır. İşte bu noktadan sonra okurlar kendilerini Agatha Christie polisiyelerini çağrıştıran, heyecanlı bir ‘katil kim’ oyununun içinde bulurlar.
BAŞARILI KUZEY TASVİRİ
Ragnar Jonasson hem atmosfer yaratımı hem de polisiye kurgulama konusunda başarılı bir yazar. Yalnızlık hissini bu kuzey kasabasında tanıştığı, piyano öğ
retmeni ve tiyatro kulübünün başrol oyuncularından Ugla’nın dostluğuyla dağıtan Genç Polis Ari Thor, Ugla’dan Siglufjördur’u sarsan vakaları aydınlatmak için bilgi de almaktadır. Peki, küçük yaşta ailesini kaybetmesinin de etkisiyle adaletin tecellisine büyük önem veren Ari Thor, bu iki olayın önündeki gizem perdesini nasıl aralayacaktır? Çığların yolları kapadığı, dış dünyadan tamamen yalıtılmış bu eski balıkçı kasabasında katilin ya da katillerin kim olduğunu nasıl bulacaktır?
Bu soruların cevaplarını ‘Kar Körlüğü’nün satırları arasında bulacaksınız elbette. Agatha Christie hayranı olan Ragnar Jonasson, bu yazarın on dört romanını da İzlandacaya kazandırmış. Bunun etkisiyle olsa gerek Christie’nin romanlarından aşinası olduğumuz ‘katil kim’ oyununu kuzey polisiyelerinin, bitmez tükenmez beyazlığın içinde uzayıp giden yalıtılmış dünyasına itinayla yansıtmakta zorlanmamış.
Ragnar Jonasson ‘Kara İzlanda’ serisinin ilk romanı olan ‘Kar Körlüğü’nde tüm olası failleri layıkıyla anlatmış okuruna. Öyle ki insan kitabı okurken katilin ya da katillerin kim olduğuna dair fikir yürütmeden duramıyor. Karla kaplı bir kasabada sıkışmışlık hissini de atmosfer tasvirleri ve kurguya yerleştirdiği unsurlar vasıtasıyla başarıyla yansıtan Jonasson’un romanı ‘Kar Körlüğü’ tüm polisiye okurlarına tavsiyemdir.