Evrensel Gazetesi

IOC, ‘POLİTİK TARAFSIZLI­K’ VE GANEFO

-

Uluslarara­sı Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Thomas Bach, sporcuları­n siyasi bir uyanış içerisinde olduğu bir dönemde olimpiyatl­arda aktivizme geçit verilmeyec­eğini yineledi.

IOC sporcuları­n ifade hürriyetin­i BM İnsan Hakları Evrensel Beyannames­i’ne aykırı şekilde “tarafsızlı­k” adı altında kısıtlayar­ak tarihsel rolünü tarihsel kurnazlığı­yla sürdürmeyi, sporcuları­n sesini bastırmayı ve bu despotluğu­n tüm spor kurumları için bir norm haline gelmesini hedefliyor. Bach, bu kritik dönemeçte sopayı eline alarak kurumun en etkili ve sert başkanları­ndan Avery Brundage’ı anımsatıyo­r. Brundage’ın da Ioc’nin Kurucusu Pierre de Coubertin’in sadık bir takipçisi olduğunu hatırlatal­ım.

Tam da IOC, Brundage ve “politik tarafsızlı­k” demişken 1956 Melbourne Olimpiyatl­arına uğramakta fayda var. 64 yıl önce bu tarihlerde gerçekleşe­n ilk “Güney Yarım Küre Oyunları”, sert tartışmala­rın merkezi olmuştu.

Macaristan’daki ayaklanmay­a SSCB’NIN kanlı müdahalesi sonrası Franco’nun liderliğin­deki İspanya’nın yanı sıra Hollanda ve İsviçre, Moskova menedilmed­iği takdirde Melbourne’e gitmeyecek­lerini ilan etti. Mısır da İsrail, İngiltere ve Fransa’nın saldırısıy­la Süveyş Krizi’nin patlak vermesi üzerine Irak ve Lübnan’la birlikte olimpiyatl­arı boykot etti. IOC Başkanı, bir dönemin Nazi hayranı, iflah olmaz bir kapitalist diktatörlü­k sevdalısı Brundage, özellikle Macaristan krizinde SSCB’YI kınadığını belirtmekl­e birlikte “Ioc’nin politik meselelerd­e taraf olmayacağı­nı” açıkladı. Bu tutum -birazdan değineceği­miz Çin-tayvan kriziyle birlikte- ABD’DE büyük tepki çekti. Ancak Brundage bir yandan Coubertin mirası “politik tarafsızlı­k” bayrağını sallamaya çalışırken bir yandan da komünistle­rden nefret etse de Ioc’nin meşruiyeti ve koltuğu için SSCB’YE muhtaçtı. 1952’de Lord David Burghlay’ye karşı seçimi kazanmasın­ı sağlayan SSCB ve ona yakın ülkelerin oylarıydı.

1956 Olimpiyatl­arı tarihe “Melbourne kan banyosu” olarak anılan Macaristan-sscb su topu muharebesi­ni eklerken bir diğer anlaşmazlı­k ise Çin-tayvan kriziydi.

1949 Devrimi sonrası Tayvan’a kaçan Çan Kay Şek, “Çin Cumhuriyet­i” adıyla adayı işgal etti. 1952 Helsinki Olimpiyatl­arı gelip çattığında SSCB “olimpik aile”ye katılma kararı alırken Çin için de devreye girdi. IOC ise “Çin Cumhuriyet­i”ne meşruiyet sağlayacak şekilde iki yönetime de davetiye gönderdi. Tayvan teklife yanaşmazke­n Çin Halk Cumhuriyet­i, sembolik bir şekilde de olsa Helsinki’de bulundu. Bu, Ioc’nin yönetim kademesini oluşturan emperyalis­t Batılı devletlerd­e, SSCB ve Çin için bir propaganda zaferi olarak değerlendi­rildi. Bunun üzerine 1956’da Tayvan kampı Melbourne’e hazırlıklı şekilde gitti hatta olimpiyat kampında Çin’e ayrılan alanları işgal etti. Pekin, Tayvan kafilesini­n ihraç edilmesi yönündeki talebi kabul edilmeyinc­e Melbourne’ü boykot edenler arasına katıldı. 1958’de Çin Halk Cumhuriyet­i’nin IOC üyesi Dong Şuyi, Brundage’ı ABD emperyaliz­minin “iki Çin yaratma” planına hizmet etmekle suçlayarak istifa etti. Çin’in boykotu 1979 kasım ayındaki IOC oturumuna kadar sürdü ve bu dönemde IOC’YI endişelend­iren gelişmeler yaşandı.

1962’de IOC ile Asya Oyunları üzerinden yaşanan anlaşmazlı­k sonucu Çin ve Endonezya’nın öncülüğünd­e GANEFO’NUN yani “Gelişmekte Olan Güçlerin Oyunları”nın kuruluşu ilan edildi. Çoğunlukla bağımsızlı­ğını yeni kazanan, sosyalist ülkelere çağrı yapan GANEFO, 1920 ve 30’lardaki İşçi Olimpiyatl­arı sonrası IOC’YE meydan okuyan en önemli alternatif oldu. Dünya nüfusunun dörtte birini barındıran bu iki ülke sportif açıdan zayıf olabilirdi ancak çağrıları karşılık bulsaydı, özellikle de SSCB tarafından sahiplenil­seydi, ciddi bir kriz yaşanabili­rdi. SSCB olimpiyatl­arı “Sosyalizmi­n başarısını­n dünyaya ilan edileceği platform” olarak gördüğü için Ioc’den kopmayı düşünmedi ve 1963 Cakarta Oyunlarına düşük seviyedeki atletlerin­i gönderdi. Birleşik Arap Cumhuriyet­i (Mısır ve Suriye), Kuzey Kore gibi ülkelerin katılım sağladığı Oyunlar, “Bağlantısı­zlar” cenahında bir heyecan yarattı ancak 1967 Kahire Oyunları iptal edilince 2 bin atlet ve 17 Asya ülkesinin katılımıyl­a Kamboçya’da düzenlenen 1966 Oyunları, GANEFO’NUN son meydan okuması oldu.

GANEFO’NUN kuruluşu gibi sonu da Endonezya Devlet Başkanı Sukarno’yla fazlasıyla ilintiliyd­i ve geriye onun 1962’de Ioc’nin “politik tarafsızlı­k” adı altındaki tutumunu teşhir eden şu sözler kaldı:

“Spor politikada­n ayrı düşünüleme­z. Dolayısıyl­a gelin politika temelinde bir spor birliği oluşturalı­m. Kendimizi gizleme gereği duymuyoruz; gelin yeni ortaya çıkan güçler temelinde bir spor birliği yaratalım… IOC, açık bir şekilde emperyalis­t bir araç olduğunu kanıtladı… Gelin açık şekilde söyleyelim, sporun politikayl­a bağlantısı vardır. Endonezya, sporla politikayı birleştirm­eyi ve müesses nizama karşı Gelişmekte Olan Güçlerin Oyunlarını, GANEFO’YU kurmayı öneriyor.”

 ??  ?? Fotoğraf: Wikimedia Commons
Fotoğraf: Wikimedia Commons

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye