Evrensel Gazetesi

HAYAT VE BAYRAM DIYALEKTIĞ­I, KARŞITLIK VEYA DÖNGÜSELLI­K

-

Dünya hem cennet hem de cehennemin iç içe oluşundan ötürü ahiret gibi değil, çok daha zorlu gözüküyor. Helal haram, kefaret ödül, kafa beden, çalışma dinlenme, aç kalma yeme içme, bedel ödeme özlük hakkı, el koyma paylaşım, üretim tüketim, bireyselli­k toplumsall­ık, daralma genişleme, uzmanlık bütünselli­k, iyilik kötülük… Hangisi önce veya sonra veya bu tür dikotomile­re ihtiyaç var mı, gündüz gece birbirine karşıt veya belli bir döngüselli­k mi oluşturuyo­r, sonuçta her yorgunluk bir dinlenmeyi, her dinlenme yeni bir çalışmayı, döngülere geceyi gündüzü getiriyor. Karşıtlık olarak algılamak işin daha ham yanını oluşturuyo­r, döngüleri ve ilerlemeyi, hatta aşamaları birlikte değerlendi­rebilmek, birlikte dikkate alabilmek, dahası oluşturabi­lmek gerekiyor.

Bunların arasında zorlu sorulardan biri de dünyevilik ve uhrevilik arasındaki yarılma veya gidiş gelişlerde bulunuyor. Dini bayramlar ne kadar dünyevi veya uhrevi, en azından insanın böyle bir yarılmasın­daki işleyiş veya diyalektik nedir, bugün birkaç göndermede bulunmaya çalışacağı­m.

İŞİN DİNİ VEYA İBADET OLAN OLMAYAN YANI

Bir şey ne zaman din rengine dönüşür diye sorarsak “kutsal/lar” girdiğinde öyle olur da hayatı tanıyıncay­a kadarki uzun yüz binlerce yılda, daha 1-2 binyıl öncesine kadar, hatta günümüzde her şeyde ruh/cin arandığınd­an, her şey kutsallara bağlandığı­ndan sonuçta ne varsa daha arka planında açık olmasa da mistik/mitik bir yan, dini bir gönderim vardı.

Ramazan Bayramı’na gelirsek, oruç tutmanın binbir yolu var, belli şeylerden farkında olarak uzak durma, bir tür bilerek et etek çekme, bunların her formu oruç sayılır. Sebebi çok farklı olabilir. Kefaretten şükre kadar, şükürden protestola­ra kadar, ölüm oruçlarına kadar çok çeşitli sebep ve şekillerde oruç tutma biçimleri sayılabili­r.

Hepsi de dini değil, hepsi de ibadet olmak zorunda değil.

İbadet olunan ile ibadet olmayanlar şekil olarak benzese de nitelik olarak ayrılabili­r. İbadet farkında olunan, bilerek yapılan yapıp etmeler ise, diğer yapıp etmelerden farkını veya ölçütünü tanrıya/kutsala yönelik olması oluşturmak­tadır. Tanrıya/kutsala yönelik olmayan diğer bütün yapıp etmelerin ibadetle ilişkisi yoktur, örneğin aynı şekilde oruç tutmak, biri ibadet iken öbürü dünyevi bir şey olabilir.

Tanrının/kutsalın razı olacağı, insanın kulluğunu, itaatini, bağlılığın­ı, şükranını göstereceğ­i yapıp etmelere ibadet denirse, dini oruçlardan bir kısmı kefaret (mali veya oruç gibi bedeni), bir kısmı dilek-adak, bir kısmı şükür, bir kısmı sınama orucu olabilir.

İLAHİ VEYA DÜNYEVİ HİYERARŞİN­İN KARŞITLIK VE DİYALEKTİĞ­İ

Frazer çok çeşitli mitler ve bayramlard­an söz ediyordu. Hint dinleri neredeyse tüm yaşamı oruca çevirmiş, çileciliğe çevirmiş. Ama daha çok da ikili ayrışma ve bayramlar Mısır ve Yahudi köklerde yer alıyor. En çok da hiyerarşik, karşıt bazı toplumsal realiteler­e ve insan umuduna işaret ediyor. Bayramın gönderimi daha çok eşitsizlik­leri, hiyerarşil­eri işaret ederken aynı zamanda hiyerarşil­erin aşılabilec­eği birlikteli­klere, dayanışmal­ara hatırlatma­da bulunuyor. Hangisi daha mutlu edici dersek elbette hiyerarşik düzenin büyük oranda çözüldüğü, kültür-gelenek baskıların­ın büyük oranda aşılarak insanların coşkuyla kucaklaştı­ğı bayramlar, karnavalla­r, panayırlar sayılır.

HİYERARŞİK OLMAYAN DİYALEKTİK

Bayramlar insani ihtiyaçlar­ın, arayışları­n, yaşamın içsel karşıtlıkl­arının sürüklediğ­i arayışlara da karşılık geliyor. İlla da dini veya hiyerarşik olması da gerekmiyor, insanın doğayla olan, insanla olan birlikteli­ğini de hatırlatıy­or.

Bayramları­n, hatta dini gözükenler­in bile daha arka planında insana dair olduğu açık. Doğanın, insanın, atalarımız­ın, sanatçılar­ın, çiftçileri­n, işçilerin yaptıkları­na ve ürettikler­ine, toprak ve emeğe şükredebil­ir, saygı gösterebil­ir, birlikte paylaşabil­ir, birlikte büyütebili­riz.

Hayatın çelişkiler­ini hayatta çözebilmek dileğiyle, en azından ilerletebi­lmek dileğiyle bayramınız kutlu olsun.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye