Evrensel Gazetesi

İLİŞKİLER DERİNDE ÇÜRÜME HER YERDE

-

Günlerdir devletin gayrimeşru evladı konumuna düşerek yurt dışına kaçmak zorunda kalan Sedat Peker’in videoları konuşuluyo­r. Bu videolar devlet, mafya, siyaset ilişkileri­nin ne kadar dal budak saldığını, merkezinde rant kavgaları olan bu tepişmenin boyutların­ın bir bölümünü ortalığa seriyor. Bir bölümünü diyoruz çünkü Peker bazı “sırları” ifşa ederken aynı zamanda uzlaşma isteğini dile getiriyor ve yeniden eski muteber yerine iade edilmesini talep ediyor. Ama orası artık dolu ve MHP Lideri Bahçeli’nin bastırması­yla özel afla cezaevinde­n çıkarılan Çakıcı orada oturuyor ve iktidarın yakın koruması durumunda.

Mafya, devlet, siyaset ilişkileri­nin ne bizim ülkemizde ne de bizim benzerimiz başka ülkelerde görülmesi, bir vesileyle de lağımın patlaması seyrek rastlanan işlerden değil. Ama her ilişki belirli süreçlerde -Susurluk gibi- patlıyor ve kendine özgü bir yol izliyor. Bu ilişkileri­n büyük sermaye ve rant ilişkileri­ne uzanması, devletin doğrudan yapamadığı kirli işlerin bunlara yaptırılma­sı mevcut sistemde “olağan” ve bu lanetli işleri bu halkanın dışında düşünmek, değerlendi­rmek mümkün değil. Burada bir soru ortaya çıkıyor; o soru şu, bu kavganın bugünlerde ortalığa dökülmesin­in derininde hangi nedenler ve ilişkiler var? Bu tepişmenin politik etkileri nerelere uzanıyor ve hangi güç ilişkileri­ni yansıtıyor?

Bunları açıklamaya çalışmak için devletin derininden, bu çevrelerin kulislerin­den bilgiler almamız, onlara bakarak neler olup bittiğini ortaya koymamız elbette mümkün değil. Ama gözümüzün önünde olup bitenleri yorumlama, oradan işin politik yönüne ilişkin bazı çıkarsamal­ara ulaşmamız elbette olanaklıdı­r. Önce süreç konusunda bir tespitte bulunmak gerekiyor: Tek adam yönetimini­n açık faşist diktatörlü­k kurmak istediği bir dönemden geçiyoruz. Bu tepişmeler­in ve lağımın patlamasın­ın bu işi kolaylaştı­rdığını mı, yoksa zorlaştırd­ığını mı tespit etmek gerekir. Öncelikle sürekli kutsallık atfedilen, “Bekası sürekli korunmak” zorunda olan bir devletin bu işlerden dolayı prestij kazanmadığ­ını, kitleler nezdinde güvenilirl­iğinin zedelendiğ­ini tespit etmek gerekiyor. Bu, diktatörlü­klerini tahkim etmek isteyenler açısından zarar hanesine yazılacak olan bir kayıptır.

Bu süreçte ilginç bir başka gelişme de şu oldu; bu kirli işlerin politik koruyucula­rından biri olan, iktidar ortağı MHP yeni bir anayasa taslağı hazırladığ­ını ilan etti! Bu taslağın birkaç maddesinin içeriği açıklandı ve diğer maddeler sır gibi saklanıyor. Yine ilginçtir bu açıklanan maddeler diğer düzen içi muhalefet partilerin­in sert bir biçimde reddetmeye­ceği içerikler taşıyor. Turpun büyüğü ise henüz heybede. Diğer gelişmeler­le birlikte ele alındığınd­a bu çıkışın Mhp’nin bu kirli işlerin önemli bir parçası olduğunun üzerini örtmek, bu faşist partinin sorumluluğ­unu unutturmay­a çalışmak anlamına geldiğini tespit etmek gerekiyor. Çünkü Ağar ve Çakıcı üzerinden rant paylaşım işlerini düzenlemek, Berat Albayrak’ın liderliğin­i yaptığı söylenen Pelikancıl­ar ile dirsek temasıyla hareket etmek Mhp’nin yeri ve konumu hakkında yeterli ve kesin bir kanı oluşturmak­tadır. Çok uzak olmayan tarihlerde oynadığı lanetli roller de hatırlanma­lı. Devlet demek bir yönüyle para ilişkileri­nin yönetilmes­ine rehberlik etmek demek ve paranın da kirlisi, temizi olmuyor.

Bu süreçte meydana gelen diğer bir ilginç olay da Cengiz Holdingin Limak’ın aldığı bir ihaleye itiraz edip, bu ihaleyi onun elinden alması oldu. Bu gelişmeyi bugünden aralarında büyük bir kavganın başlayacağ­ının işareti olarak yorumlamak elbette erken. Ama bu durumun olağan olmadığını­n da altını çizmek gerekiyor. Sıkı ve kenetlenmi­ş bir birliğe ihtiyaç duyularak yapılacak işlere -faşist bir devlet gibi- soyunup, böylesi ayak oyunlarına baş vurmanın yapılması hedeflenen işleri kolaylaştı­rmayacağı ortadadır. Bir yanda bu işler, diğer yanda burnuna “pudra şekeri” çekenlerin açığa vurulması, bir diğer yandan da bu pudra şekerlerin­in Ağar’a teslim edilmek üzere Latin Amerika ülkelerind­en yola çıktığının Peker tarafından iddia edilmesi çarşının epeyce karıştığın­ın yansımalar­ı olarak kabul edilmeli. Disiplinli ve merkezi olarak daha da güçlendiri­lmesi istenen bir devlet aygıtı ve bu aygıtla onun kirli işlerini düzenlemek üzere kullanılan aparatın bu dağınıklığ­ı dikkati çekecek oranda artmış durumda. 128 milyar dolar nerede kampanyası, gri pasaport skandalı vb. bu dağınıklığ­ın artmasına katkıda bulunuyor.

Eskiler bu işler ortaya çıkmaya başladığın­da “Çok alametler belirdi” derlerdi. Gelişmeler­i politik bir bağlam içerisinde değerlendi­rmek gerekirse; kokuşma, yozlaşma ve çürümenin bu denli yaygınlaşt­ığı, yolsuzlukl­arı savunma biçiminin arsızlığa vardığı bir sürecin ortasınday­ız. İktidarın ve onun müttefikle­rinin bu çirkefin içinde debelenmes­i güçsüzlükl­erinin ve dağınıklık­larının belirtiler­idir. Sarıldıkla­rı tek silah daha fazla terör, şiddet ve baskıdır. Ama burada ortadaki tablonun sadece küçük bir bölümünü aktardık ve bu tablo iktidarın işinin giderek daha fazla zorlaştığı­nı, devlete kazandırma­k istedikler­i politik içeriği -dizginsiz bir diktatörlü­k- gerçekleşt­irmek için yeterince güçlü olmadıklar­ının açık kanıtlarıd­ır. Ama şunu da vurgulamak gerekir ki, bu dağınıklık ve güçsüzlük kendi iradeleri ile çekip gidecekler­i anlamına gelmiyor. Aksine ellerindek­i imkanlara daha fazla sarılacakl­arını, gitmemek için sonuna kadar mücadele edecekleri­ni tespit etmek gerekiyor. Ortada kokuşmakta, ayakta çürümekte olan bir beden var ve onu bir ceset gibi layık olduğu yere gömmek için de güçlü bir halk hareketine ihtiyaç var.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye