‘Dilimiz varlığımızdır’
HÂLÂ ‘BİLİNMEYEN’ DİL
Kürt edebiyatı tarihinde önemli bir yere sahip olan Hawar dergisi 89 yaşında. Kürt dili faaliyeti yürütenler, yüzyıllık mücadelenin sekteye uğramaması için herkesi dil mücadelesini sahiplenmeye çağırdı.
Cumhuriyetin kuruluş döneminde baskılardan dolayı ülkeyi terk etmek zorunda bırakılan Kürt aydınların Suriye’de çıkardığı Hawar dergisi 89 yaşında. Kürtlere ve ana dillerine yönelik baskılardan dolayı Suriye’ye geçen Celadet Elî Bedirxan ve diğer Kürt aydınlar tarafından 15 Mayıs 1932 tarihinde ilk sayı çıkarıldı. İlk 23 sayısı Arapça, son 34 sayısı ise Latin alfabesiyle çıkarılan dergi, Türkiye’nin Fransa’ya baskısı, Kürt siyasi hareketinin etkinliğinin giderek zayıflaması ve maddi imkansızlıklar nedeniyle 1943’te yayın hayatına son verdi.
Latin harflerin kullanıldığı ilk dergi olan Hawar’da Kürtçenin Kurmanci lehçesi ağırlıkta olmak üzere düzenli bir biçimde Soranî ve az sayıda Kirmançkî (Dimilkî) lehçelerinde yazılara da yer verildi. Kürtçe yayıncılık açısından bir milat olan dergi, gizli yollardan Türkiye’ye gönderildi. Dergi, edebiyattan sanata, dil çalışmalarından tarihe kadar pek çok alanda çalışmalara imza attı. Derginin ilk sayısının çıktığı 15 Mayıs, Kürt Ulusal Kongresi tarafından 2006 yılında Kürt Dil Bayramı olarak kabul edildi.
‘DİLİMİZ OLMADAN VARLIĞIMIZIN BİR ANLAMI YOK’
Şerefhan Cizirî, Hawar dergisinin kendileri için bir ekol olduğunu ifade etti. Cizirî şöyle dedi: “Bugün bizler de bu ekol üzerinde ilerliyoruz. O gün onların başlattığı devrim Kürtler arasında yeterince yer almadı ve bunun için yeteri adımlar atılmadı. Bizim bir diğer eksikliğimiz de, dilimizi asimile etmeye çalışanlara itimat ettik. ‘Diliniz eğitim, siyaset ve diğer resmi alanlar için yeterli değil’ dediler ve bizler de onlara inandık. En büyük yanlışlıklardan biri de bu oldu. Bu yüzyıl içerisinde devletler Kürtleri yok etmek istedi ve ilk yaptıkları şey de dilimize saldırmaları oldu. Cumhuriyet ile birlikte Kürtlere karşı aldıkları kararları belgelerinde görebilirsiniz. Türkiye’de bu politikalar bir yere kadar sürdürülse de son yıllarda Kürtlerin bu anlamda bilinçlendiklerini görüyoruz. Çünkü şunu anladık; dilimiz olmadan varlığımızın bir anlamı yok.
MED-DER Sorumlusu Murat Bilgiç ise, Bedirxan Ailesi’nin her zaman Kürtçe üzerinde ciddi çalışmalar yaptığını hatta dönem dönem bundan dolayı yargılandıklarını aktardı. Kürtçeye düşmanca yaklaşımın hiçbir zaman değişmediğini dile getiren Bilgiç, Kürt halkının dilinin bugün hâlâ Mecliste “Bilinmeyen dil” olarak görüldüğünü söyledi. Kürt halkının devlet tarafından yok edilmek istendiğini, bunun için de öncelikli olarak dilin hedef alındığını belirten Bilgiç, “Son 3-4 yılda Kürtçeye yapılan baskılar diğer devletlerde yapılmıyor. Dil alanında çalışma yürüten kişiler kriminalize edildi. Kayyumlarla ilk dil ve kültürel alanda yapılan çalışmalar yasaklandı. Hepimiz şunu çok iyi biliyoruz; bir halkı yok etmek ya da inşa etmek istiyorsanız dilinden başlarsınız. Dolayısıyla 100 yıldır yapılanlar sonucunda atanan kayyumlara baktığınızda da aslında Kürtlerin yok edilmesinin amaçlandığı görülebilir” diye belirtti.
Kürtlerin şunu da bilmesi lazım; dilimiz ruhumuzdur, her şeyimizdir. Dilimizle ancak her şeyi yapabiliriz. Bugün yapmamız gereken şey kültürel alanda yazar ve sanatçılarımıza sahip çıkmaktır. Dilimizi kabul ettirdiğimizde diğer sorunları da çözmeye mecbur kalacaklar”
KÜLTÜRE ODAKLANDI
Hawar dergisinin tamamen Kürt halkının kültürel yaşamına odaklandığını söyleyen Cizirî, “Onlar siyaseti değil Kürt halkını ele aldılar. Dolayısıyla orada da bir eksiklik yaşandığını ifade edebiliriz. Evet belki o gün imkanları yoktu ama o gün onların o eksikliğini bizler tamamlamalıyız. Çünkü dil ve siyaset birbirinden ayrı değil. Bugün Kürtlerin dil alanında yürüttükleri her çalışma bir cevaptır. Bedirxanların en büyük amaçlarından biri de Kürtlerin ölmediği ve var olduklarını göstermekti. Onlar bu şekilde bir direniş gösteriyorlardı” dedi. (MA)