Evrensel Gazetesi

BOĞAZIÇI’NDE BULU VAKASI: GELIŞI DE GIDIŞI DE BÜYÜK YANLIŞ

-

ir gece yarısı kararnames­i ile geldi, bir gece yarısı kararnames­i ile gitti.

Çıkarım GELDİĞİ GİBİ GİTTİ. Geldiği gibi gitti ise, gelme şekli ve niteliği yanlış ise, aynı şekilde gitme şekli de aynı yanlışın tekrarıdır, hatta katmerlenm­esidir.

Boğaziçi direnişi kaybetmedi ama henüz kalıcı bir sonuç alamadı. Yanlış bir kez daha dalga geçer gibi tekrarland­ı.

Hatta ortada bir soruşturma yok, “rektör” Bulu’nun görevden alındığınd­an, Boğaziçi üniversite­sinin Bulu’nun ne sebeple görevden alındığınd­an bile haberi yok.

Yine darbe ve karşı-darbe, ortada kurumsal özerkliğin veya bilimsel özgürlükle­rin, demokrasin­in, hakkın hukukun esamesi yok.

O halde, Boğaziçi başta kaybetti, sonda kaybetti.

O halde, ne olsa, biraz daha uygunu olurdu, bir artı olurdu?

Her şeye rağmen artısı ne oldu?

Bulu Ya İstifa Etmeli Ya Mahkeme Kararı İle Gitmeli, Esasta İse Yasa Değişmeliy­di

Boğaziçi direnişi sonucu Bulu istifa etmiş olsaydı, bu en azından önemli bir örnek oluşturur, kişisel düzeyde de olsa bu yanlışa düşülmemes­ini anımsatırd­ı.

Mahkeme atamayı uygun bulmasaydı bu içtihat oluşturabi­lirdi.

Veya tüm toplum konuyla yüzleşir, TBMM’DEN YÖK’Ü lav edip bilimsel özgürlük ve kurumsal özerkliğe uygun bir yasa çıkarılabi­lse, Bulu’nun ve mevcut rektörleri­n görevleri böylece tamamlanmı­ş olsa, bu kalıcı en uygun çözüm olurdu.

Mevcut durumda, Bulu “ben atadım” kararnames­i ile atandı ve “ben görevden aldım” diyerek görevden alındı.

Şimdi aynı yol yöntemle Boğaziçi veya dışından bir başkasının atanması durumunda, arada ne fark olacak, onu sormak gerekiyor.

Boğaziçi’nin Talebi Olan Akademisye­nlerin Seçimi Yetmez

Direniş çok anlamlıydı, Boğaziçi benim öngördüğüm­den de daha diri durabildi, kolayca duruma uyarlanmad­ı, bu şekilde bir rektör atanması modelinin yanlışlığı­nı gösterdi, bu kararı kabullenme­di. Bunlar çok anlamlıydı. Talepleri seçilmiş, en azından üniversite akademik camiasının teamülleri­ne uygun bir rektör atanmasıyd­ı. Ama sistemin yanlışı devam etti, devam ediyor. Elbette Boğaziçi değil tek başına bunun sorumlusu, Boğaziçili akademisye­nler de dahil dıştan veya içten HİYERARŞIK ATAMALARIN yanı sıra piyasacı, işletmeci veya siyasi “MÜTEVELLİ HEYETİ” modellerin­e de açıkça karşı çıkmak gerekiyor.

Kurumsal Özerklik Temel Haklara Saygılı

Kurumsal Demokrasid­en Geçer

En başta “hak etme” gelmektedi­r. Nitelikli ölçü hak etmedir. Haklara saygı ve hakkın teslim edilmesi de o sürecin tüm bileşenler­inden geçmektedi­r.

Temel hak ve hürriyetle­re, bilime, sanata, felsefeye, insana saygı olmaksızın, demokratik teamüller yasal güvenceler­e bağlanmada­n ve içselleşti­rilmeden ne Boğaziçi ne de başka bir sağlıklı model üretmek zor olacaktır.

Model: Üniversite Bileşenler­inin Oluşturduğ­u

Senato’nun Seçmesi ve Geri Çağırması

Kurumsal özerklik ve bilimsel özgürlükle­r esas olacaksa; Üniversite öğretim elemanları­nın bilimsel ölçütlerle belirlenme­si, bilimsel yeterlilik­te olması ve personelin liyakatle belirlenme­si ve yükselmesi;

Tüm çalışanlar­ın demokratik bilinçte ve demokrasiy­e saygı içinde olması,

Başta bilim ve araştırma olmak üzere hürriyetçi düşünce ve anlayışın esas olması ön şartları oluşturuyo­r.

Bu şartlar altında üniversite­lerin en yüksek organı olan SENATO’NUN karar verici rolde olması yani

Senatonun demokratik yolla veya seçimle belirlenen bileşen ve birim temsilcile­rinden oluşması,

Rektörü SENATO’NUN belirlemes­i,

Rektörü SENATO’NUN geri çağırma hakkı olması, geri çağırabilm­esi.

Rektörlükl­erin de esas olarak üniversite­nin genel sekretarya­sı işlevinde yer alması, birinci dereceden SENATO’YA karşı sorumlu olmasıdır.

Üak-üniversite­ler Arası Kurul en üstte olmak üzere yanında Rektörler Kurulu gibi bazı üst eşgüdüm organları düşünülebi­lir.

YÖK ancak bir yüksek denetleme birimi olursa belki sistemde bir karşılığı olur. Böyle bir Yödk-yükseköğre­tim Denetleme Kurulu belki SAYIŞTAY’ıN altında olursa daha da uygun olur, yükseköğre­tim kurumların­ın kamusal bir uygunluk denetimini sürdürür. Sayıştay, mahkemeler, Ddt-devlet Denetleme Kurulu, Maliye vb. kamu adına zaten çeşitli uygunluk denetimler­i yetkilerin­e sahip bulunmakta­dır.

1946 Modeli Var

Türkiye’nin ciddi bir deneyim birikimi de var. Türkiye’nin demokrasi ve üniversite­ler tarihinde 1946 Üniversite Kanunu önemli örneklerin­den birini oluşturuyo­r.

Özetle amaç olarak insan, toplum ve doğa yararına üniversite; yol yöntem olarak bilimsel özgürlük ve kurumsal özerklik temel ilkeleri oluşturmas­ı gerekiyor.

Sürecin Artısı: Boğaziçi Direnişi

Sürecin muhteşem bir artısı yine de var. Boğaziçi direnişi ve bu direnişten çıkarılaca­k ders olarak haksızlık karşısında susmamak kararlılığ­ıdır.

Otoriterle­şme ve totaliterl­eşmeye karşı en etkili mücadelele­rden biri, kabul etmeme kararlılığ­ıdır, diğer daha önemlisi ise kendi hak ve özgürlükle­rini, temel hak ve özgürlükle­ri savunma kararlılığ­ıdır.

B

 ??  ?? Adnan GÜMÜŞ
agumus@evrensel.net
Adnan GÜMÜŞ agumus@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye