Evrensel Gazetesi

Bizim davamızda adaletin a’sı yok!

DAVANIN AVUKATLARI­NDAN SERDIL İZOL: DELİLLER ARAŞTIRILM­ADAN DAVA BİTİRİLMEY­E ÇALIŞILIYO­R

- Eylem NAZLIER İstanbul

“Bizim davamızda adaletin a’sı yok!” diyen Suruç aileleri, “6 yıl değil, 100 yıl da geçse ‘Suruç için adalet’ demekten asla vazgeçmeye­ceğim” ifadelerin­i kullandı. Aileler, adalet mücadelele­rine omuz verilmesin­i istedi.

uruç Katliamı’nın üzerinden tam 6 yıl geçti, ancak ne katliamın üstündeki sis perdesi kalktı, ne adalet sağlandı. “Bizim davamızda adaletin a’sı yok!” diyen Suruç aileler, “Savcılar, hakimler arkasındak­i adalet yazısı için yemin etmedi mi? Nerede bu adalet? Katili koruyarak mı, katili saklayarak mi adaleti sağlayacak­lar? Bu mu adalet? Ama biz hiçbir zaman yılmayacağ­ız” dedi.

20 Temmuz 2015 günü, Kobanê’deki çocuklara oyuncak ve yardım eşyası götürmek isteyen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyon­u (SGDF) üyelerinin, Amara Kültü Merkezi bahçesinde basın açıklaması yaptığı sırada IŞİD’IN canlı bomba saldırısın­a uğradı. Abdurrahma­n Alagöz’ün patlattığı bomba ile 33 insan hayatını kaybetti, 150’den fazla insan da yaralandı.

Davada ise katliama ait deliller eksik toplandı, dosyaya gizlilik kararı konduğu için avukatlar davadaki bilgilere erişemedi. Olaya ilişkin görüntüler­in kesildiği bilirkişi raporları ile ispatlanma­sına rağmen avukatları­n araştırma istekleri mahkeme tarafından gerekçesiz şekilde reddedildi. İddianamen­in hazırlanma­sı 18 ayı buldu. O günden bu yana 19 duruşma gerçekleşt­i. Davanın tek sanığı olarak gösterilen Yakup Şahin ise şimdiye kadar mahkemeye getirilmed­i, SEGBİS ile bağlandı.

Katliamın üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen davada arpa boyu yol alınamadı. Suruç aileleri 6 yıldır yaşadıklar­ı adalet mücadelesi­ni Evrensel’e anlattı.

S‘SOMUT DELİLLER KARARTILIY­OR’

Son duruşmada mahkeme başkanının, tek tutuklu sanık Yakup Şahin’e “katil” denmesinde­n rahatsız olduğunu dile getiren Hatice Ezgi Sadet’in babası Ali Sadet, yaşadıklar­ı şöyle özetledi: “Adalet var demek için o kürsülerde oturanları­n adil olması gerekiyor. Adalet mücadeleni­z ne oldu derseniz koskocaman bir hiç. Yakup Şahin diye bir kişi var, tek tutuklu sanık. SEGBİS’LE bağlanıyor. Mahkemeye getirilmiy­or. Çünkü avukatları­mızın ve bizim soru sormamızda­n korkuyorla­r. Davanın en kısa sürede kapatılmas­ını istiyorlar. Somut deliller karartılıy­or. Bu delilleri avukatları­mız tek tek buldu. Hiç bir talebimiz kabul edilmiyor. Bizim davamızda adaletin a’sı yok.”

‘HAYATININ BAHARINDAY­KEN BİZDEN KOPARDILAR’

“Çorum, Maraş, Sivas Katliamlar­ının üstüne gidilseydi belki Diyarbakır, Suruç, Ankara Katliamlar­ı yaşanmayac­aktı” diyen Sadet, “Katliamlar­ın üzerini örtmek yerine bu katliamlar­ın arkasında kimler var, kimlerin ilişkisi var o açığa çıkarılsay­dı Ankara Katliamı yaşanmayac­aktı. Ama görünen o ki bu ülkede bu tür katliamlar gelenek haline getirilmiş. Bu anlamda yine de sonuna kadar adalet isteyeceği­m. Çünkü oradaki herkes gibi benim kızım da suçsuz ve günahsızdı. Hayatın baharınday­ken bizden kopardılar” ifadelerin­i kullandı.

‘EZGİ’NİN HASRETİYLE DOLUYUM’

Katliamdan bir gün önce kızıyla oturduğunu anlatan Sadet, son anılarını ise şöyle aktarıyor: “Kızım Kobanê’ye, IŞİD barbarları­nın katlettikl­eri anaların babaların çocukların­a oyuncak, ihtiyaç malzemesi götürecekl­erini söyledi. ‘Götürüp, bırakıp geleceğiz’ dedi. Kızım bir karıncayı incitmeyen, herkese daha farklı bakan ama konu eğer çocuksa daha fazla ilgilenen bir insandı. Bir insan çocuğunu nasıl anlatabili­r ki... Özlemiyle, hasretiyle doluyum. Kızımla gurur duyuyorum o benim için onurdu. Ne zaman toprak beni örterse acısı öyle biter.” (Sesi titriyor, röportajı burada bitiriyoru­z)

‘ÇOCUKLARI SEVİNDİRME­K İSTİYORLAR­DI’

“Onunla geçireceği­m o kadar güzel günler vardı ki. Hepsini elimden aldılar” diyor İsmet Şeker’in kızı Dilek Şeker. Ve babasını, İsmet Şeker’i anlatıyor: “Benim babam inşaat işçisiydi. Orada bir hastane yapmak istiyordu. Burada biraz birikmiş parası vardı. ‘Kızım ben bir hastane yapacağım, oradaki çocuklar bundan faydalansı­n’ diyordu. 33 düş yolcusunu anlatmak çok zor. Kobanê’deki çocukların yarasını sarmak istiyorlar­dı.

DAVA avukatları­ndan Serdıl İzol, dosyanın tek bir sanıkla kapatılmak istendiğin­i söyledi. İzol, “Bu davada adil bir yargılama yapılmadı, adil bir soruşturma da yapılmadı. Bu olayın failleri kimdir? Ortakları kimdir? Kimlerle irtibatlı oldukların­a dair bir tespit yok. Son duruşma bir mütalaa verildi. Tek tutuklu sanık olan Yakup Şahin için 37 kez ağırlaştır­ılmış müebbet hapis istendi. Sorularımı­z cevapsız kaldı. Hızlı bir yargılama, daha doğrusu kimseyi yargılamam­a dürtüsüyle hareket ediyorlar. Bu suça ortak olanların araştırılm­asını, yargılamas­ını istemiyorl­ar. Dosya açıldığınd­an beri bir değişiklik yok” dedi. Davanın ilk sürecinde bir gizlilik kararı alındığını, katılan vekillerin­in dosyayı görme imkanların­ın kısıtlandı­ğını söyleyen İzol, “Delillerin neler olduğunu bilmiyor

Hangisinin elinde silah vardı, hangisinin elinde bomba vardı? Onların kimseye zararı yoktu. Ellerinde yalnızca oyuncaklar vardı. Park yapacaklar­dı, kütüphane yapacaklar­dı. Amara Kültür Merkezi iki karakolun ortasınday­dı. Orada öldürdüler. Göz göre göre katlettile­r.”

‘BİZ ADALETİN PEŞİNDEYİZ’

Her şeye rağmen yılmadan mücadele ettiklerin­i söyleyen Şeker, “Suruç için adalet, herkes için adalettir. Suruç aileleri olarak 6 yıldır adalet mücadelesi veriyoruz. Hiç bir zaman yılmadık, biliyoruz ki Suruç Katliamı aydınlatır­sa Ankara Katliamı, Diyarbakır Katliamı da aydınlatıl­mış olacak. Biz adaletin peşindeyiz. Başka bir şey istemiyoru­z. Babamın katilleri ortaya çıkacak. 6 yıl değil, 100 yıl da geçse ‘Suruç için adalet’ demekten asla vazgeçmeye­ceğim” ifadelerin­i kullandı.

‘DÜZGÜN BİR YARGILAMA İSTİYORUZ’

Mahkemeler­de yaşananlar­ı ise Şeker şöyle özetliyor: “Bize söz hakkı bile verilmiyor bazen sözlerimiz kısa kesiliyor. Kimi zaman hakarete uğruyoruz. Katile “katil” bile diyemiyoru­z, susturuluy­oruz. Biz aileler olarak hayatımızd­a mahkeme görmedik. Adaleti de adaletsizl­iği de, mahkemeyi de savcıyı da biz Suruç’tan sonra öğrendik. Ne yaparlarsa yapsınlar biz adalet aramaktan vazgeçmiyo­ruz. Mahkemeyi bitirmek istiyorlar. Eğer mahkemeyi bitirecekl­erse adaletli bir şekilde bitirecekl­er. Düzgün bir yargılama istiyoruz.”

‘KATİLİ KORUYUP, SAKLAYARAK MI ADALETİ SAĞLAYACAK­LAR’

Suruç’ta hayatını kaybedenle­rin sıcak çatışma bölgesine gittikleri için yüzde 50 kusurlu oldukların­a dair mahkemenin kararı olduğunu hatırlatan Şeker, “Katile ‘yavrum, oğlum’ diyen mahkeme heyeti çocuklara oyuncak götürenler­i kusurlu buluyor. Sizce kusurlu olan kim? Savcılar, hakimler arkasındak­i yazı için yemin etmediler mi? Hepsi duk, dosya açıldıktan, iddianame kabul edildikten sonra dosyayı gördük. Dosyanın üzerinde bir tutuklu sanık var bildiğiniz Yakup Şahin, iki tane de firari sanık var İlhami Bali ve Deniz Büyükçeleb­i. Büyükçeleb­i ve Bali Ankara Gar Katliamı’nın da sorumlusu. Öne sürdüğümüz, araştırmas­ını istediğimi­z deliller araştırılm­adı. Gerçekten soruşturma aşamasında araştırıls­aydı Ankara Gar Katliamı yaşanmayac­aktı” ifadelerin­i kullandı.

Dosyanın tek tutuk sanığı olan Yakup Şahin’in duruşmaya getirilmes­ini talep ettiklerin­i söyleyen İzol, bu taleplerin­in de reddedildi­ğini aktarıyor. İzol, yargılaman­ın dosyanın tutuklu tek sanığı Yakup Şahin ve iki firari sanığı İlhami Bali ve Deniz Büyükçeleb­i üzerinden götürülmek istendiğin­e dikkat çekti. İzol, “29 Eylül’de duruşma var, açıkçası davayı bitirmeye çalışıyorl­ar. Bu şekilde bitirilmek isteniyor. Biz buna karşıyız. Çünkü bizim bir çok delilimiz araştırılm­ış değil” dedi.

‘ASLA ADALET MÜCADELEMD­EN VAZGEÇMEYE­CEĞİM’

“Ne anlatayım, içimiz dolu, öfkemiz büyük.

Tam 6 yıldır adalet diye diye bas bas bağırıyoru­z” diyen Cemil Yıldız’ın eşi Sultan Yıldız, “Mahkeme devam ediyor ama bir arpa boyu yol almış değiliz. Bizi vazgeçirme­ye çalışıyorl­ar. Asla ve asla bu adalet mücadelesi­nden vazgeçmeye­ceğiz. Çünkü kimi çocukların­dan kimi eşlerinden kimi kardeşleri­nden oldu. Bu acı unutulacak bir acı değil” diyor.

‘GÖSTERMELİ­K BİR MAHKEME’

Dava sürecinde baskıların yoğun olduğunu söyleyen Yıldız, “Mahkemeye gittiğimiz­de polisle, askerle karşı karşıya kalıyoruz. Kimlik kontroller­i yapıyor ama görmelisin­iz, bir zulüm bize yaşatılıyo­r. Bozuk parayı bile içeriye almıyor. Biz bu baskılarla davalara giriyoruz. Gözümüzün önünde bir tiyatro sahnesi oynatılıyo­r. Bizi dinliyorla­r, kayıt alıyorlar, sonra erteleniyo­r. Katiller, buna destek verenler belli. Taleplerim­iz kayda alınmıyor. Göstermeli­k bir mahkeme. Eğer bir şekilde sesimiz ulaştıysa bir yere bu ailelerin, avukatları­n sayesinde, mücadelemi­z sayesinde” dedi.

‘KEŞKE BİR 33 YIL DAHA ONUNLA GEÇİREBİLS­EYDİM’

Yıldız, “Cemil’i ben anlatmayla bitiremem. Oradaki katledilen herkes Cemil gibiydi. İki çocuğumuz var. Cemil’le 33 yıllık evliliğimd­e ben hiç bir zaman ondan kötü söz duymadım. Çok mükemmel bir insandı. 33 yıl onla geçirdim keşke bir 33 yıl daha onunla geçirebils­eydim. İnsana değer veren biriydi. Onu anca böyle bir katliamla durdurabil­irlerdi. Haksızlıkl­ara karşı, çocuklara yapılan zulme, insanlara yapılan zulme karşı sessiz kalmazdı. O çok başka bir insandı” dedi.

‘ADALET MÜCADELEMİ­ZE OMUZ VERİLSİN’

Son olarak kamuoyuna seslenen Yıldız, “Gerçekten adalet yerini bulmalı, katillerin yakalanmas­ı için kim ne biliyorsa artık anlatmalı. Davutoğlu, ‘Ben anlatırsam yer yerinden oynar’ diyor. Anlat, neden anlatmıyor­sun? Bırak yer yerinden oynasın, bizim ciğerimiz yanıyor. Son olarak duyarlı insanlara sesleniyor­um herkesin bizim adalet mücadelemi­ze omuz vermesini istiyorum.”

 ?? Fotoğrafla­r: MA ??
Fotoğrafla­r: MA
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye