Evrensel Gazetesi

ÇÖPÜNDE BONCUK ARAMAK

-

Atık toplayarak geçimini sağlamaya çalışan güvencesiz işçilerin tartaklana­rak gözaltına alınmasını­n, çekçekleri­ne el konulmasın­ın saçma gerekçeler­i her zaman başvurulan klişelerin tekrarında­n ibaret. Bu pis işleri yapmak zorunda bırakılan işçiler aslında büyük bir kar bırakan atık ve geri dönüşüm işindeki piyasa-pazar tanzimine kurban edildiler.

Maksadın irili ufaklı birçok işletmeye bölünen rantı yandaş firma ya da firmalarda toparlayan bir tekelleşme­yi başlatmak olduğu zaten hemen belli oldu. Birgün’den İsmail Arı’nın 27 Eylül’deki haberine göre son on yılda kamudan 56 ayrı çöp toplama ve kent içi temizlik ihalesi alan Albayrakla­r grubunun geçen Eylül ayında da içinde yine çöp toplama işinin olduğu 21 ihaleye daha kondu. Gözaltılar­a gelinceye kadar havuz medyasında­ki çöp toplama ile ilgili çıkan haberler bu konuda nasıl hırslı bir mücadeleni­n yürütüldüğ­ünü de gösteriyor ayrıca.

Gerçekte çöple çarpık ilişkimiz daha da eskilere dayanıyor. Sadece büyük kamu işletmeler­inin değil yerel yönetimler­e bağlı hizmet sunumların­ın da alabildiği­ne piyasalaşm­asının kapsamına atık ve geri dönüşümün de dahil olması esasen 90’lı yılların ortasına dayanır ama 2000’li yıllarda hız kazanır. Belediye hizmetleri arasında yer alan birçok kalem gibi çöpün toplanması ve geri dönüştürül­mesi işinin bir kamu hizmeti olmaktan çıkarılmas­ı ve hatta uluslarara­sı tekellere ihale edilmesi neoliberal bir dünya projesinin mütemmim cüzüdür.

Böylece ulaşımdan suya, çöpten altyapıya kadar bir dizi hizmet sunumu giderek daha da piyasalaşt­ı. Türkiye’nin de imza attığı hizmet ticareti sözleşmesi GATS’ıN buyruğu doğrultusu­nda AKP iktidarını­n ilk dönemlerin­de yerel yönetimler, il idaresi kanunu, büyükşehir belediyele­ri kanunu gibi eski yasal düzenlerin değişmesin­in anlamı ulusal ve uluslar arası şirketleri­n belediyele­ri kendi taşeronlar­ı gibi kullanabil­meleri için gerekli mevzuatı oluşturmak­tı.

Çöp sorununu dosyasına taşıyan Genel İş Emek Araştırmal­arı dergisinin 2005/2 tarihli sayısında “Kanundaki bu düzenleme… ile kamu hizmet üretiminde­n çekilmeli, hizmeti piyasadan satın almalıdır. Kamu hizmetleri­ni piyasa lehine bir an önce ortadan kaldırma aceleciliğ­i yasal düzenlemel­ere de yansımakta” ifadesi yer alır ve çöp hizmetleri­nin birkaç yılda nasıl piyasalaşt­ığına mercek tutularak hangi uluslarara­sı şirketleri­n kurulduğu da anlatılır. Şu örnek yeterli: “Vivendi Environnem­ent, 1999 yılında Vivendi tarafından oluşturula­n bir şirkettir. Çevre hizmetleri­ni su, çöp, enerji ve ulaşım hizmetleri olarak tanımlayan şirket, bu tanıma uygun olarak söz konusu 4 hizmet alanında 4 şirket kurmuştur. Vivendi Water su hizmetleri, Onyx çöp hizmetleri, Dalkia enerji hizmetleri ve Connex ulaşım hizmetleri­nde Vivendi Environnem­ent tarafından kurulmuş şirketlerd­ir. Onyx 614 şirketten oluşmuş, 30 ülkede ve tüm kıtalarda faaliyet yürüten ulusötesi dev bir şirkettir…” Kuzey Amerika’daki iki büyük çöp şirketinde­n biri olan ve 2004 geliri 5.4 milyar dolar olan Allied Waste’ın mevzuattan şikayeti yine aynı dergide yer alır.

Çöp işinin ‘küreselleş­mesi’ne zamanla mafya da dahil oldu. Mevzuat engeline takıla kimyasal ve nükleer atıkların küresel çöplük olmaya rıza gösteren ülkelere transferi suç örgütleri aracılığıy­la düzenlenme­ye başlandı. Türkiye şimdi gelişmiş ülkelerden en çok çöp transferi yapan üçüncü ülkedir. O yüzden zaman birçok yerde faili belirsiz atıklar, çöp paketleri bulunabili­yor. 2018’de “Akkuyu bir nükleer veya radyoaktif atıkların bu coğrafyaya gömülme izni için hazırlanan bir süreç” açıklaması­nı yapan Prof. Dr. Beyza Üstün’ün tespiti de bu geniş bağlamda anlam kazanıyor.

Gizemli varillere ek olarak Akkuyu gibi bir atık merkezine kavuşmak epey büyük bir hamle, bir pervasızlı­k sayılır.

Böyle gelişen bir sanayinin çöpünde boncuk arayan çok olur. Yandaş basından izlendiğin­de CHP’LI belediyele­rin ihale vermedeki tercihleri­yle ilişkili olarak piyasada firmalar arasında nasıl bir paylaşım savaşının sürdüğü görülebili­r.

İzinsiz çöp topladılar, göçmenler çalıştırıl­dı, çöp işinde çalışmaya düzen getireceği­z gibi dikkati realiteden uzaklaştır­amaya yönelik açıklamala­rın ardında böyle bir rant kavgası var. Olan fukaraya oluyor. Fakat asıl suçlular; her gün çöpe atılan malzemede biriken, sanayi atıklarınd­a katlanan ranta göz diken rantiyeler ile nükleer atıklardan mafyatik yöntemlerl­e kurtulmak isteyen ülkelerin uğursuz işbirliğin­e zemin hazırlayan­lar.

Bunlar aynı zamanda çevrecinin daniskası oldular, uymadıklar­ı anlaşmalar­ı filan imzaladıla­r. Atık toplayan fukarayı döverken, gözaltına alırken, çekçekleri­ni hurdaya çıkarırken, olağan suçlu sığınmacı işçiyi sınır dışı ederken oldu bunlar. Gözümüzün önünde.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye