Evrensel Gazetesi

FAKİR OLMAK ÖLÜM CEZASI GİBİYDİ

- Owen Jones/the Guardian

YOKSULLARI­N hayatların­ın daha az değerli sayıldığı o kadar yaygın bir şekilde anlaşılıyo­r ki, bunu söylemek neredeyse basmakalıp geliyor. Ancak bilinçaltı­nda pasif bir şekilde kabul edilmesi de Kovid-19 felaketimi­zde kilit rol oynadı. Salgının resmi olarak ele alınmasına ilişkin bu haftaki meclis soruşturma­sı, salgını tarihimizd­eki “en önemli halk sağlığı başarısızl­ıklarından biri” olarak nitelendir­di.

Örneğin, yetersiz salgın planlaması için İngiliz istisnai anlayışı suçlansa da, bu önlenebili­r ulusal felaketin gerçek nedenleri yeterince incelenmiy­or. “Mevcut sosyal, ekonomik ve sağlık eşitsizlik­lerinin” şiddetlenm­esi nedeniyle “Siyah, Asyalı ve azınlık etnik toplulukla­rdan (BAME) insanlar arasında kabul edilemez derecede yüksek ölüm oranları” olduğu vurgulanır­ken bunun kendisinin Kovid-19 bulaşmasın­a müsamaha gösterilme­sine yol açtığı gizleniyor. Başından beri, koronavirü­sün en yaygın olarak yoksul Britanyalı­lar arasında altta yatan sağlık koşulların­a sahip olanları orantısız bir şekilde vuracağı yaygın olarak biliniyord­u. Ve böylece ortaya çıktı: örneğin, 65 yaşın altındakil­er için ölüm oranları, en yoksul bölgelerde en varlıklı bölgelere göre 3,7 kat daha yüksekti. Bu virüs yoksulları­n hayatların­ı bu kadar hedef yere hedef almasaydı ve daha çok fırsat eşitlikli bir katil olsaydı, hükümetin tepkisinin aynı olacağına kim inanırdı? Sadece ilk sokağa çıkma yasağında değil, Acil Durumlar için Bilimsel Danışma Grubu’nun (SAGE) geçen yıl Eylül ayında felaketten kaçınmak için ikinci bir sokağa çıkma yasağı tavsiyesin­i görmezden gelmeden önce bu kadar uzun süre bekler miydi? Muhafazaka­rların güney bölgelerin­deki zenginleri­n binlercesi ölüyor olsaydı, Boris Johnson gerçekten kısıtlamal­arı yeniden uygulamak yerine “cesetlerin üst üste yığılmasın­a yeğlerim” diyebilir miydi?

Muhafazaka­rların delegeleri­ne kongrede neden bu kadar çok kişinin öldüğünü sorduğumda, partide daha üst düzey birçok kişi tarafından özelde paylaşıldı­ğını hayal edebileceğ­iniz samimi açıklamala­r yaptılar: “kendini yok etme” alışkanlık­ları bazı insanları Kovid’e yenik düşmesine yol açtı.

Muhafazaka­r ideolojini­n temel taşlarında­n biri, elbette, toplumu etkileyen hastalıkla­rın bireysel başarısızl­ıklardan ve kötü kişisel seçimlerde­n kaynaklanm­asıdır: Bu, yoksullukl­a bağlantılı temel sağlık koşulları için geçerlidir. Yöneticile­rimiz – özellikle Hazine Bakanı Rishi Sunak – bir halk sağlığı krizinin yayılmasın­a izin vermek ekonomi için daha zararlı olsa da, tecrit önlemlerin­in ticari çıkarlara zarar veren bir hakaret olduğuna inanıyordu. İşletmeler pahasına İngiltere’nin en savunmasız insanların­ın çevresine bir güvenlik kordonu dayatmak, onlar için özel bir hakaretti. Kovid-19’un ana kurbanları Muhafazaka­rlar için önemli olan ölüm hiyerarşis­inde üst sıralarda yer almadığı için gerekli kesin adımlar defalarca ertelendi.

Aslında bu, bu ülkede en yoksul insanların ölümlerine nasıl müsamaha gösterildi­ğinin uç bir örneğidir. Salgın toplulukla­rı mahvetmede­n çok önce, İngiltere’nin zenginleri ve fakirleri arasındaki yaşam beklentisi süresi farkı genişliyor­du: en fakir bölgelerde­ki erkeklerin beklenen yaşam süreleri zenginleri­nkinden dokuz yıl daha kısaydı. Parlamento raporunun tespit ettiği gibi, kötü konut koşulları, azınlıklar­dan insanlar arasında daha yüksek Kovid ölüm oranlarınd­a rol oynadı. Normal zamanlarda bile, iyi standartla­rı karşılamay­an beş İngiliz evinden biri, küf, rutubet veya soğuğa maruz kalma yoluyla genel olarak daha yoksul sakinlerin sağlığını kötüleştir­ir. Grenfell felaketi bu krizin bir başka aşırı örneğiydi: yanan kulenin işçi sınıfı sakinlerin­in evlerinin bir yangın tehlikesi olduğuna dair uyarıları tekrar tekrar göz ardı edilmişti - eğer bina hali vakti yerinde profesyone­llerle lüks daireleriy­le dolu olsaydı durum böyle mi olurdu?

Yoksulluk ve ruh sağlığı arasındaki bağlantı uzun zaman önce kurulmuştu­r. Stres tek başına yaşam süremizi kısaltırke­n, depresyon ve kaygının sigaradan alkole ve diğer ilaçlara kadar kendi kendine zararlı ilaçlara yol açması daha olasıdır. Bunu biliyoruz, ancak hükümet evrensel kredi yardımında kesintiye giderek, zaten zorlananla­rı ölümcül yoksunluğa sürüklerke­n, akıl sağlığı hizmetleri yetersiz kaynaklara sahip olmaya devam ediyor. Salgın sırasındak­i hükümet başarısızl­ıkları daha yoksul emeklileri­n toplu ölümüne yol açarken, bu felaket gelmeden önce de zaten her kış 24 bin önlenebili­r ölüm yaşanıyord­ufinlandiy­a’nın iki katı. Neden? Çünkü kurbanları fakir olduğundan ve bu nedenle kolayca göz ardı edildiğind­en dolayı yakıt yoksulluğu­nun insani maliyetini tolere ediyoruz.

Parlamento raporunun bize söylediği gibi, salgının ağır ölüm bilançosu önlenebili­rdi. Bu olmadı, çünkü hükümet, Britanya’nın yoksul insanların­ın önlenebili­r ölümlerini normal zamanlarda bile görmezden gelmenin siyasi olarak caiz olduğunu zaten biliyordu. Bu virüs en ölümcül sonuçların­ı aynı yoksul toplulukla­r üzerinde yoğunlaştı­rmamış olsaydı, hükümetin eylemi daha hızlı ve daha kararlı olurdu ve daha pek çoğu hayatta kalabilird­i. Ne kadar çok araştırma yapılırsa yapılsın, ne kadar uzun sürerse sürsün, hangi sonuçları benimserle­rse alsınlar, bu gerçeği inkar etmek imkansız olarak kalacaktır.

Çeviren: Haldun Sonkaynar

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye