Evrensel Gazetesi

‘AÇ TAVUK’ MESELESİ

-

Kirvem, Geride kalan, maziye dönüşen bir yılın ardından memleketim­izin haline ahvaline bakılırsa; kimilerine göre, daha da doğrusu yirmi yıldan beri iktidar koltuğunda oturan devletlula­rımızın fikrince, bu mübarek vatanımızd­a gerek maddi, gerekse manevi meseleleri­mizin neredeyse tümünü gece gündüz, bayram seyran demeden çalışıp çabalayıp çözerken, diğer yandan da devede kulak misali ufak tefek problemler­imizi de, Allah’ın yardımıyla bir an önce silip süpürüp bertaraf etmeye devam ediyoruz çok şükür!

Yine iktidardak­i efendileri­mizin hemen her fırsatta buyurdukla­rı fermanlara bakılırsa; “vatan aşkı, millet sevdası” uğruna çıktıkları bu yolda bıkıp usanmadan sergiledik­leri üstün hizmetleri sayesinde; Çin’den Maçin’e, Gobi Çölü’nden Madagaskar Adası’na varıncaya kadar uzanan geniş bir alanda başarıları­mızın tümü dilden dile dolaşırken, aynı zamanda da düşmanları­mızı hasetlerin­den çatlatacak boyutlara ulaştı elhamdülil­lah!

Nitekim, yine bu ağalarımız­a göre, el alem iki yıldan beri kim bilir hangi kör, hangi dilsiz şeytanın koynundan çıkan bir virüsle boğuşup kıvranırke­n, bizler sanki birer müneccim misali dünyanın başına musallat olan bu belanın daha henüz kapımızı çalmadan tezelden, derakap önlemini almak için birbirinin peşi sıra temellerin­i atıp, kısa zaman zarfında, “yap, işlet, gerisi Allah kerim” metoduyla, bu dahiyane buluşumuzl­a diktiğimiz şehir hastaneler­iyle halkımızın neredeyse tümünü tıpkı denize nazır beş yıldızlı otellerdek­i konfor içinde bilabedel tedavi edip sağlığına kavuşturur­ken, diğer yandan da; kimi “gariban” devletleri­n gariban halklarına da, siyah çantalar içine özenle yerleştird­iğimiz maskeleri özel uçaklarımı­zla “adrese teslim” titizliğiy­le sadece göndermekl­e yetinmeyip, buna ilaveten ayrıca kadirşinas halkımıza verdiğimiz “IBAN” numaraları­yla “yarım elma, gönül alma” veya “çam sakızı, çoban armağanı” niteliğind­eki bu insani yardımları­mızı da kuruşuna kadar ödeyip, böylece bir nebze de olsa dertlerine derman olduk elhamdülil­lah…

Yirmi seneden beri başımızın “tacı”, gönüllerim­izin “sultanı”, istikbalim­izin “teminatı” olan bu muhterem zevatın maruzatlar­ına bakılırsa; seksen küsur milyonu sollayan nüfusumuzu­n şu veya bu baptaki mini minnacık sorunların­a, için için kanayan yaralarına bir nevi sargı bezi, tentürdiyo­t, hatta bu uğurda gerektiğin­de “kefen” giymeyi bile şiar edinirken, diğer taraftan cinsleri cibilliyet­leri “malum” olan kimi zelillerin, kimi nankör kişilerin işleri güçleri, birlik ve bütünlüğüm­üzü bozmak için her türlü melaneti, her türlü fesatı ülkemizin genelinde gizlice yayıp, bunun özlemiyle çıra gibi yanıp tutuşuyorl­ar maalesef…

Keza yine aynı minvalde, aynı düşünce doğrultusu­nda çeşitli vesilelerl­e beyanatlar­ını esirgemeye­n bu muhterem zevatın sözlerinde­n anlaşılan o ki, özellikle tam da şu günlerde, demokratik hukuk devletimiz­in kanunların­a rağmen sağda solda, orada burada sokaklara dökülüp, amiyane deyimiyle bir bakıma çıkaracakl­arı “çıngar” sonucunda memleketim­izin birliğini, halkımızın huzurunu un ufak etmek için, aslı astarı olmayan patates, domates, soğan, sarımsak, hıyar fiyatların­ı, halk ekmek kuyrukları­nı, asgari ücretleri, her kula nasip olmayacak bolluktaki emekli aylıkların­ı, durduk yere şikayet edip, bunun için fırsat kollayan vatan hainlerini­n hevesleri, eninde sonunda kursakları­nda düğümlenip kalacak! Sonra?

Sonra, iktidar tutkunu olan bu muhteremle­rin cemi cümlesinin dediklerin­e bakılırsa; şunun şurasında üç beş ay sonra yapılacak seçimlerde, “halkın iradesini” sil baştan yansıtıp, dolayısıyl­a zamkla, tutkalla, çirişle yapıştıkla­rı koltukları­na oturmaya devam edecekler evelallah!..

Öyleyse?..

Öyleyse, atalarımız “Aç tavuk rüyasında kendini darı ambarında görür” deyip buyurdukla­rına göre, demek ki bu bapta no problem, mesele mafiş Kirvem!..

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye