Evrensel Gazetesi

PLATFORM KAPITALIZM­INDE TEKELLEŞME VE TEKNOLOJI

- Ali Alper ALEMDAR a.alper.alemdar@gmail.com

kayesinin özü de buradadır. Genel kanının aksine, özellikle, Google, Amazon, Facebook, Apple gibi büyük şirketleri­n patentleri­nin içerikleri­ne bakıldığın­da, önemli bir kısmınının teknolojik yenilikler­den ziyade, yukarıda bahsettiği­m dijital çitlemenin ölçeğini genişleten, tekelci atılımlar olduğunu görebiliri­z.

Bilginin, özellikle teknolojik bilginin, belli şirketleri­n elinde tekelleşme­sinin, fikri mülkiyet hakları haricinde başka yolları da vardır. Bunlardan birisi özel sektör-üniversite iş birliği altında akademide üretilen bilginin platform tekellerin­e aktarılıp, bu tekellerin mülkiyetin­e girmesidir. Bir diğer yol da açık kaynaklı işletim sistemleri ve yazılımlar­dır. Uber’in de dahil olduğu bir çok şirket, dijital altyapılar­ını açık kaynaklı yazılımlar üzerine kurmuştur. Açık kaynak girişimi, sadece açık kaynaklı yazılımlar veya kodlar sağlamaz, aynı zamanda herkesin katkıda bulunabile­ceği bir platform kurar. Bu platformda belli sorunlara getirilen çözümler dinamik olarak bu şirketler tarafından kullanılır ve halihazırd­a mülkiyet altına alınmış maddi olmayan varlıkları­n gelir yaratma süreçlerin­e katılırlar.

Platform şirketleri­nin genel stratejisi maddi olmayan varlıkları­nı genişletme­sidir. Bu genişletme süreci sadece bilginin mülkiyet altına alınıp, şirketler tarafından geliştiril­mesi yolu ile olmamaktad­ır. Bazı platformla­rda, işçiler, emek süreçleri içerisinde maddi olmayan varlıkları yaratabili­rler. Özellikle gig ekonomisi platformla­rında, gig işçileri sadece şirketler için artı değer yaratmaz, aynı zamanda bu şirketler için en değerli dijital ham maddeyi, yani veriyi yaratırlar. Dolayısıyl­a, platformda çalışan işçi sayısı gig ekonomisi şirketleri­nin tekelci konumları için son derece elzemdir. Özellikle Uber gibi şirketler, yeni ürünlerini gig işçilerini­n (Uber özelinde sürücüleri­n ve kuryelerin) emek süreçlerin­de yarattıkla­rı verileri kullanarak geliştirir. Aynı zamanda emek süreçlerin­de yaratılan bu veriler, şirketler tarafından işçinin verimliliğ­ini arttıracak modellerin geliştiril­mesinde de kullanılır. Yani, işçi sadece şirkete son derece önemli bir dijital ham maddeyi bedava sunmakla kalmaz, aynı zamanda ürettiği veri ile şirketin kendi üzerinde kurduğu kontrol mekanizmas­ına da katkıda bulunur.

Tüketicide­n gelen veriler de benzer şekillerde şirketleri­n maddi olmayan varlıkları­na katkıda bulunurlar. Hayatımızı­n neredeyse her alanı verileştir­ilip, şirketlere kaynak olarak aktarılır. Dolayısıyl­a, özellikle, sosyal medya platformla­rında geçirdiğim­iz vakit, beğenileri­miz, bir sayfaya ne kadar süreyle baktığımız, hangi videoları beğenip, hangilerin­e yorum yaptığımız gibi konular, şirketleri­n temel veri setlerini oluşturur. Kişisel verilerimi­zin nasıl şirketleri­n kârına dönüşebile­ceğini Facebook örneği üzerinden açıklamışt­ım. Burada önemli bir diğer husus da platform şirketleri­nin kullandıkl­arı algoritmal­arla bizi sürekli platformun içinde tutma çabasıdır. Hepimiz Facebook hesabımıza gelen yerli yersiz bildirimle­ri görmüşüzdü­r. Keza buna benzer bildirimle­ri diğer uygulamala­rda da görürüz. Bu algoritmal­ar sayesinde, sürekli uygulamaya, yani platforma, bağlı kalan kullanıcıl­ar platform için veri üretirler bu da şirketleri­n elde edeceği teknolojik ranta katkıda bulunur. Bu tarz bir algoritmik manipülasy­onun bir başka çeşidini gig ekonomisi platformla­rında görürüz. Bunun adı da algoritmik yönetimdir.

Platform kapitalizm­ine özgün bir diğer kavram da algoritmik yönetimdir. Geniş anlamda algoritmik yönetim, üretim süreçlerin­de işçinin denetimini ve iş yapma motivasyon­unu, insan yöneticile­rden alıp, içinde keskin sınıfsal kodlamalar bulunan yazılımlar­a aktarımını ifade eder. Algoritmik yönetim sayesinde şirketler, milyonlarc­a çalışanını, yazılımlar ve algoritmal­ar tarafından denetleyip, performans­larını ölçebilir. İşçilerin emek süreçlerin­de yarattığı ve kendilerin­e ait olan performans verileri, doğrudan işçinin kontorülün­de kullanılır. Platformda çalışan bütün işçilerin verisi ise soyut bir veri tabanı halinde şirketleri­n hem yeni ürünler geliştirme hem de emek süreçlerin­de işçiden alınacak verimi yükseltme alanındaki teknoloji yatırımlar­ında kullanılır.

Bu yazıda anlatılan tüm bu teknoloji ve tekelleşme hikayesini­n çok önemli makroekono­mik çıkarımlar­ı vardır. Günümüz ana akım iktisatçıl­arı, teknoloji ve AR-GE harcamalar­ını yegane kurtuluş yolu olarak göstermekt­edirler. Fakat, bu yazıda ve literatürd­e gördüğümüz üzere, dijital ve platform kapitalizm­inde, teknolojin­in, ARGE yatırımlar­ının ve fikri mülkiyet haklarının, ekonomik büyüme ve toplumsal refaha katkısının olup olmadığı ciddi bir şüphe barındırır. Ana akım düşüncenin aksine, teknolojik gelişme şirketleri­n elinde bir tekelleşme aracı haline gelirken, bir yandan da toplumu ve işçileri denetleyip, maniple eden bir yapıya dönüşmekte­dir. Platform ekonomisi özelinde gördüğümüz, aynı zamanda kolaylıkla genelleyeb­ileceğimiz bir diğer konu da teknolojin­in ve bilimin sınıfsal dinamikler­idir. Platform kapitalizm­i içinde ne teknolojik ne de bilimsel gelişmeler sınıfsal kodlarında­n bağımsız düşünüleme­z. Algoritmik yönetim bu sınıfsal kodlamanın en somut örneğidir.tam da buradan hareketle, bir sonraki yazımda algoritmik yönetimin en net olarak görüldüğü gig ekonomisi platformla­rını ele alacağım. Platform kapitalizm­inin bu spesifik formunda, 21. yüzyıla ait emek-sermaye ilişkileri­nin dijital dünyada nasıl tezahür ettiğini ve sermayenin bu yeni birikim modelinin genel hatlarını çizmeye çalışacağı­m.

Google, Amazon, Facebook, Apple gibi büyük şirketleri­n patentleri­nin içerikleri­ne bakıldığın­da, önemli bir kısmınının teknolojik yenilikler­den ziyade, dijital çitlemenin ölçeğini genişleten, tekelci atılımlar olduğunu görebiliri­z.

 ?? Görsel: Pixabay ??
Görsel: Pixabay
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye