Tedavisi engellenen tutuklunun parmakları çürüdü
ŞIRNAK’ıN Cizre ilçesinde 2015 ve 2016 yılları arasında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarından sonra “açık ve gizli tanık” ifadeleri doğrultusunda “Örgüte üye olmak”, “Örgüt propagandası yapmak” ve “hürriyeti tehdit” iddiasıyla tutuklanan Nurettin Başaran hakkında, 25 yıl hapis cezası verildi. Tutuklanmadan önce geçirdiği trafik kazası nedeniyle iki bacağı tutmayan ve yüzde 78 engelli raporu bulunan Başaran, Siverek T Tipi Kapalı Cezaevinde tutuluyor.
“Tek başına kalamaz” raporu olmasına rağmen cezaevinde tutulan Başaran, yüzde 78 engelli raporu olmasına rağmen tahliye edilmiyor. Sırtındaki zedelemeden kaynaklı iki bacağı tutmayan Başaran, ayaklarında şişlik oluşmasından dolayı ayak bileklerinden anjiyo oldu. Hem sırtında hem de bacaklarında ağrıları gün geçtikçe artan Başaran, daha önce koltuk değneğinin desteğiyle yürürken, şu anda tekerlekli sandalyeye bağlı yaşıyor. Ailesi, Başaran’ın cezaevinde arkadaşlarının yardımıyla günlük ihtiyaçlarını karşıladığını belirterek, tedavi edilmediğini söyledi.
Kanya Başaran (47), eşinin durumunun güç geçtikçe ağırlaştığını ifade ederek, “Çok ağrısı var ve şu anda zor durumda. Fizik tedaviyi Ankara’da görmesi gerekir ama götürmüyorlar. Onun hastalığı da normal bir hastalık değil. Ayak parmakları çürümüş. Fizik tedavisi yapılmadığı için ve yürüyemediği için ayak parmakları çürüdü. Anjiyo oldu ama hiçbir faydası olmadı. Böyle bir durumda olan bir insan neden hâlâ cezaevinde tutuluyor. Bu insan cezaevi şartlarında yaşayamaz.” (ŞIRNAK) demesini istiyor. Bu uygulamanın tüm aşamasında kendine yönelik suçlamayı kabul etmemiş zaten şimdi neden kabul etsin. Bu soyut bir uygulamadır. İyi Hal Kurulunun üçer ay sürekli erteleme yetkisi var. Yani ölünceye kadar kişiyi cezaevinde tutabilir. Hukuksuz bir disiplin cezası veriyor, verilen hukuksuz cezayla birlikte kurul senin infazını yakıyor. 2020’de tahliye olması gereken mahpusun 2022 ağustos ayına kadar tahliyesi yok. Diyarbakır D Tipi’nde yemek kötü diye yemek almayan 45 mahpus disiplin cezası aldı” dedi.
KİMSE YAŞANANLARDAN ‘HABERİMİZ YOK’ DİYEMEZ
Çakas, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hak örgütlerinin yayımladıkları raporların çok daha fazlasının Adalet Bakanlığında olmasına rağmen bu konuda herhangi bir girişim ve soruşturmanın dahi yapılmadığını aksine hak ihlallerinin artarak devam ettiğini söyledi. Çakas, “Diyarbakır’da bir kişinin yargılaması devam ederken iddianamesi hazırlanmadan sürgüne gönderiliyor. Bu tecrittir, aileden koparma, avukatıyla görüştürmemektir. Bu adil yargılanma hakkının ihlalidir. Durum adli tutsaklarda da aynı belki daha kötü. O yüzden cezaevlerinin gerçekten ulusal, uluslararası tarafsız gözlemcilere açılması gerekiyor. Türkiye cezaevleri tümden problemli alanlardır. Çok somut olaylar var, şiddet gören vakalar çok fazla. Bizim hazırladığımız raporların en az on katı Adalet Bakanlığında, savcılıklarda var. Normalde savcılıklar bir hak ihlali bilgisi paylaşıldığında resen soruşturma başlatmak zorunda, yapılmıyor ve suç duyurularımız takipsiz kalıyor. Bütün bunlardan sonuç alınmayınca hasta tutsak aileleri adalet nöbetine başladı. Hasta tutsak aileleri adalet nöbetine devam ederken Halil Güneş, Salih Tuğrul, Abdurrezak Şuyur, Garibe Gezer, Vedat Ekmen yaşamını yitirdi. Aslında nöbetin ne kadar haklı bir nöbet olduğu, nöbet esnasında yaşanan bu ölümlerden anlaşılıyor. Bu andan itibaren gerek sivil toplum örgütleri gerek siyasi partiler gerek devlet kurumları cezaevlerinde yaşananlardan haberimiz yoktur diyemez. Adalet Bakanlığının bu konuda bir tane açıklaması yok. Türkiye cezaevlerinde bu kadar ölümler yaşanıyor, Türkiye Adalet Bakanı, başsağlığı dahi dilemiyor. Hadi siyasiler düşmanımdır diyorsun, adlilerde de durum böyle. Bir kişi görevden alınmıyor. Sorumlu olmaya devam ediyor” dedi.