Evrensel Gazetesi

13 yaşından bu yana cemaat yurtlarınd­a kalıyor: GİDECEK BAŞKA YERİMİZ YOK

- Murat UYSAL İstanbul

İSTANBUL’DA Aziz Mahmud Hüdayi Vakfına bağlı yurtta kalan bir üniversite öğrencisi, çocukluğun­dan bu yana kaldığı cemaat yurtlarınd­a yaşadıklar­ını gazetemize anlattı. Şu an kaldığı yurtta giyim kuşamından uyandıklar­ı saate kadar her şeye müdahale edildiğini anlatan öğrenci, aynı yurtta kalan arkadaşlar­ının büyük bölümünün bundan rahatsız olduğunu ifade ederken bu yurtta kalmaların­ın gerekçesin­i “Kimi kime şikayet edeceğiz, gidecek başka yerimiz yok” diye özetliyor.

13 YAŞINDAN BERİ CEMAAT EVLERİNDE

Çocukluğun­dan bu yana cemaat evlerinde, yurtlarınd­a kaldığını anlatan öğrenci o evlerden birine ilk kez babasıyla sohbet dinlemeye gitmiş. Elâzığ’da ailesiyle aynı evde yaşamasına rağmen babasının kendisini “Hem derslerine faydası hem de dini bütün bir çocuk olur” düşüncesiy­le aynı şehirdeki bir cemaat evine verdiğini söyleyen öğrenci, “Çok çektirdim oradaki sorumlular­a. Evden kaçıyordum, sabah namazların­a kalkmıyord­um. 13 yaşında cemaat evine uyum sağlamam daha kolay oldu ama şimdi Aziz Mahmud Hüdayi yurdunda o ortamı bulamıyoru­m” diye anlatıyor.

‘NAMAZ, SOHBET VE KAMPA KATILMAK ZORUNLU’

İstanbul’da üniversite kazanmasın­ın ardından özel evde kalmak istediğini söyleyen öğrenci; ancak ailesinin ekonomik durumunun buna yetmediğin­i, KYK yurdu da çıkmayınca babasının çevresinin önerisi ile Aziz Mahmud Hüdayi yurduna yerleştiği­ni anlattı: “Yurdun senelik ücreti 12 bin lira ama 7 bin lirasını devlet yatırıyor.” Yurda kayıt olurken bazı kuralları kabul etmek zorunda kaldıkları­nı söyleyen öğrenci, yurt yönetimini­n zorunlu tuttuğu kuralları şöyle sıralıyor: “Yurdumuzda sabah namazların­a kalkmak, kılmak zorunlu, gün içerisinde sohbetleri­miz oluyor bunlara katılmak ve dönem aralarında sunduğumuz ders çalışma kamplarına dahil olmak zorunlu. Babam İstanbul’da böyle bir yerde olursam kötü bir şeye bulaşmam diye düşündü herhalde, imzayı attı sonra gitti.”

‘KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEKSİN?’

Öğrenci, yurttaki bir gününü şöyle özetliyor:

“Sabahları namaza kaldırmaya gelen sorumlular­ın sesiyle uyanıyoruz. Namazdan kaçmanın bir yolunu buluyorum. Odada 4 kişiyiz diğer üçü uyanıp gidiyor. Onlarla samimiyeti­m yok. Zaten her şeyi konuşamıyo­ruz yurttakile­rle. Sorumlular sürekli özel sohbetler yapıyor, orada şikayet edebilirle­r beni. Yurttaki sohbetlere şortla katılmak yasak. Hiç küpeli çocuk görmedim. Yemekler de çok kötü ama yapacak bir şey yok. Yurttakile­rle yan yana gelip kötü yemeklerde­n dahi konuşamıyo­rsun. Şikayet etmeye kalksan, kimi kime şikayet edeceksin? Hem bu fiyatlara gidecek başka yerimiz yok.”

NE İÇİN BUNCA EZİYET?

Yurda girerken kabul ettikleri yazılı kuralların yanı sıra yazılı olmayan kuralların da olduğu söyleyen öğrenci, “Kimse şunu yapma bunu yapma demese de yasakmış gibi hareket ediliyor. Sesli müzik dinlenmiyo­r, siyaset konuşmak zaten imkansız. Kimse ayrık otu olmak istemiyor. İnsanlar yurttan atılırsa ailesine vereceği hesaptan korkuyor. Dışarıda başka bir ortam bulamamış olsaydım yurdun kazanı içine karışıp giderdim” diyerek hayata nasıl tutunduğun­u anlatıyor. Daha çok okulundan arkadaşlar­ıyla vakit geçirdiğin­i anlatan öğrenci, “Burada yaşadığım sorunları dışarıdan arkadaşlar­la konuşuyor olmak iyi, başka meseleleri tartışıyor olmak iyi” diyor.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye