‘İŞİN EĞİTİMİNİ ALMIŞ KİŞİLERCE YAPILMASI GEREKİR’
İŞÇİLERİN atık kontrolü adı altında çöp alanına gönderilip oradaki çöpleri ayrıştırmasının biyolojik risk etmeni olarak tanımlandığını dile getiren İş Güvenliği Uzmanı Mahir Yiğit, “Yani bu tür riskler işçi sağlığı açısından tehdit oluşturacak, hastalıklara sebep olabilecek bir durum. Burada işçiler başkasının kullandığı maske, eldiven ve su içtiği bardaklara dokunmak zorunda bırakılıyor. Orada hastalığı olan bir işçiden atık kontrolü yaptırılan işçiye bu hastalık bulaşabilir. Ayrıca bu iş yalnızca bir plastik eldivenle yapılamaz. Ayrıştırma için süreçte baştan itibaren kişisel koruyucu ekipman verilmesi gerekiyor. Önlük, maske, eldiven gibi ekipmanların olması, ayrıca bu kişilerin atık ayrıştırmaya ilişkin eğitim almış olması gerekir. Dolayısıyla bu işin eğitimini almış kişilerce yapılması gereken bir iştir bu. Uzman olacak, yetkin bir personel olacak ki ona uygun çalışmayı, teknik anlamda da risklerini bilerek yürütebilsin. Çöp ayrıştırmaya gönderilen işçinin eğer bir sağlık sorunu varsa, mesela astım hastasıysa nefes almada sorunlar yaşaması tetiklenebilir. Bunu yapacak olan kişilerin sağlık koşullarının da bu işi yapmaya elverişli olması gerekiyor” dedi.
‘TUTULAN TUTANAKLARIN YASAL KARŞILIĞI YOK’
Ayrıca işçinin “Bu benim işim değil” noktasında haklı olduğunu dile getiren Yiğit, “Kişinin 4857 sayılı Kanun’a göre görev tanımı ne ise sadece o görev ile çalıştırılması gerekir. Kişinin rızası olmaksızın görev tanımı dışında başka hiçbir iş verilemez. Ayrıca tutanak işverenlerin işçilere karşı kullandığı bir zor yöntemi. İşveren şu durumda istediği kadar tutanak tutsun, yasal olarak hiçbir karşılığı yoktur. Bu durumda tutulan tutanak yasaya karşı bir tutanak olmuş olur. Görev tanımı belli olan bir işçiye başka bir iş yaptırılıyor. Diyelim ki üç kez tutanak tutuldu ve işçi işten çıkarıldı, bu durumda da mahkeme süreci olursa yine işçi haklıdır. Çünkü görevi olmayan bir iş veriliyor ve bu sebeple işveren haksız yere işten çıkarmış oluyor.
Bu gibi durumlarda sendikanın da ilgili kanunu yürütmekle yükümlü olduğunu dile getiren Yiğit, “Sendikaların görevi her yıl işçinin alacağı ücret için fabrikaya gidip biraz pazarlık yapıp, ücretleri belirlemek değildir. İş Kanunu’na aykırılıkları takip etmek ve bu konuda adım atmak sendikanın görevidir” dedi.