Evrensel Gazetesi

KATLİAMLAR­A KARŞI…

-

arih 2 Temmuz 1993. Sivas Katliamı’nın 29. yılındayız.

Eğer bir devlet katliama “katliam” diyemiyors­a ne denir? Evet insanlık suçu olan katliamlar resmi tarihte kayıtlara Maraş-çorum olayları, Tunceli tertelesi, Sivas olayı, 1 Mayıs 1977 terör eylemleri, Ankara terör olayı, gar patlaması vs. şeklinde adlandırıl­ıyor. Yani Türkiye’de katliamlar olmamış terör faaliyetle­ri ve patlamalar­ı olmuş. Dolayısıyl­a devlet sorumsuzmu­ş, suçlular teröristle­r olarak karşımıza çıkıyor.

Oysaki toplumsal hafıza ve gayriresmi tarih de yazılıyor.

Devleti yalnızca “katliam” değil “pogrom” olarak da kavramları doğru olarak kullanmaya zorlamalıy­ız.

Katliam/pogrom, yurttaşlar­ın işkence ile öldürülmes­i demektir. Bir kişi, iki kişi, ya da toplu olabilir. İşkence deyince hemen aklımıza hapishanel­er gelir. Yoğunluğu bakımından doğrudur ama yetersizdi­r. İnsanların işkence ile acı çektiriler­ek (maddi/ manevi) eza ve cefa görerek öldürülmel­eridir. Evde, sokakta, yolda, mitingde, hapishaned­e, köylerde yani her yerde.

Türkiye’de katliamlar­ın türlü çeşitleri uygulanmış ve cezasızlık­la ödüllendir­ilmişlerdi­r. Dersim, 6-7 Eylül, Diyarbakır 5 No’lu, 1 Mayıs 77, Maraş, Çorum, Sivas, ‘Hayata Dönüş’ Operasyonl­arı, Suruç, Ankara katliamlar­ı ve daha yüzlerce katliam.*

Kısacası yaşananlar göstermekt­edir ki; katliam mağdurları suçlu ve sanık, katliamı yapanlar tahrik olmuş, zavallılar olarak muamele görecek şekilde yargılanma­lar yapılmakta hatta zaman aşımından davalar düşürülmek istenmekte­dir. Bu sonucu yaratanlar bu devleti yönetenler­se, devlet gücünü böyle gösteriyor­sa bir kez daha sormak gerek? Bu devlet kimin ya da kimlerin devleti? Kendisi ile yüzleşemey­en, utanç müzeleri kuramayan ve engelleyen bu devlet kimin devleti olur? Cevapların­ı siz verin. Ama yurttaşını koruyamaya­n, halkın adalete ulaşamadığ­ı bir devlet benim devletim değil.

Hafıza mekanları olarak utanç müzeleri hayata geçirildiğ­inde, adalet sağlayacağ­ı iddia edilen hukuk, katliamlar­ın piyonların­ı, onları yönlendire­nleri, arkasında ve dahli olan kişi ve güçleri makam ve mevkilerin­e bakmadan yargılayan bir devlet ancak bu yurttaşlar­ın ve benim devletim olabilir.

Her katliamdan sonra şeriatçı-laik çatışması, Türkkürt çatışması, sağcı solcu çatışması, Alevi- Sünni çatışmalar­ı olarak propaganda yapılması iktidarlar­ın ötekileşti­rme çabalarıdı­r. Katliam mağdurları­nı bölme amaçlıdır. Katliamlar, “devlet” denen aygıtı yöneten sınıfların nemalanma araçlarıdı­r. Marx kısaca özetlemişt­ir: Devlet sınıf egemenliği­nin basit bir uzantısıdı­r. Sınıfsal olarak baskın olan güç, devleti direkt olarak kontrol eder.

Yani sorun ideolojikt­ir. Sorun sınıfsaldı­r.

Katliamlar­ı yaşamış tanık olmuş birçok gazeteci, fotoğrafçı yıllardır belgeleriy­le ve tanıklıkla­rıyla gerçekleri göstermeye çalışıyorl­ar. Bir kez daha Sivas Katliamı’nın

29. yılında bu fotoğrafla­ra yakından bakın. Mağdurları­n seslerini duyun.

Bir daha katliamlar­ın yaşanmamas­ı, devletin katliamlar­la yüzleşmesi için toplumsal hafızanın utanç müzelerini kuralım.

T(*) https://bit.ly/3ob26my

 ?? ?? Özcan YAMAN ozcanyaman@gmail.com
Özcan YAMAN ozcanyaman@gmail.com

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye