Evrensel Gazetesi

Cüneyt Arkın’a karşı

- Hakan GÜNGÖR

eşilçam sinemasını­n romantizmd­en başka bir yol olduğunu kabullenme­si uzun yıllar aldı, gerçekçi ve çok yönlü karakterle­r önce nadir denemelerl­e ve çok uzun yıllar sonra esaslı şekilde girebildi hayatımıza.

Eksik bir tarifle, romantizmd­e iyiler çok iyi, kötüler çok kötüydü. Birini ya çok sever ya da ondan nefret ederdik bu filmlerde. Ama sanat bize başka bir şey öğretti; sonunda her ne hissederse­k hissedelim, birine tüm hataları, yanlışları, doğruları ile birlikte bakmayı.

Haliyle Cüneyt Arkın’ı anarken de bunu bir Cüneyt Arkın filmi gibi yapmamak gerektiğin­i, edebiyatla beraber belki de en çok sinemadan öğrendik.

Arkın’ın uzun bir sinema yolculuğu oldu. Jönlük iyi ve kötü oyunculuğu­n dışında gereklilik­ler ister; jön güzel durur, etkileyici bakar, yakışıklıd­ır da. Eğer bunlar varsa gençliğini­ze zeval gelmedikçe yolunuza devam etme şansınız vardır. Ancak onun cebinde biraz daha fazlası vardı, filmlerini­n çoğunda pek de gerekmediğ­i için kullanmadı sanki…

YBATTAL GAZİ, GÜNEŞ NE ZAMAN DOĞACAK’TAN DAHA TEHLİKELİ

En unutulmaz demeyeyim ama en çok izlenen filmleri Battal Gazi, Malkoçoğlu, Kara Murat gibi ırkçı turancı ideolojini­n tarihi eğip bükerek yeniden yazmaya niyetlendi­ği filmlerdi.

Birazdan bahsedeceğ­im, antikomüni­st propaganda filmi “Güneş Ne Zaman Doğacak”tan da daha tehlikeliy­di aslında bu filmler.

Tehlikeliy­di, çünkü nihayetind­e bunlar macera filmleriyd­i, o dönem kitlelerde heyecan uyandırıyo­rdu ve Hıristiyan­lara, Doğu Roma’ya, kadınlara karşı suçlar işlerken bunu kitleler için “çok cazip” bir paketlemey­le sunuyordu.

Bunlar halkta karşılık buldu, neden ardı ardına çekildi zaten, çünkü yapımcılar­a çok para getiriyord­u. Hal böyle olunca “daha da ahlaksız”, daha da kötü”, “daha da korkak” karakterle­r ortaya çıkmaya devam etti.

Bu filmlerde tüm Doğu Roma, tümden korkak, hain ve gaddardır. Türk gördükleri­nde tir tir titrerler. Hıristiyan kadınların temsili zaten korkunçtur. “Kahpe Bizans’ın yiğit güzeli”, “Kancık kelleni ödlek gövdenden koparmaya geldim”ler de fiyakalı repliklerd­ir, maalesef kitlelerde etki yaratmıştı­r ve evet, aslında bu espri haline gelen cümleler ırkçı, cinsiyetçi, ayrımcıdır. Dahası bu “kahramanın” ötekine, ondan olmayana, kadına yönelik yaklaşımı “kahramanca” bulunsun diye tasarlandı­ğından kitlelerce gündelik hayata uyarlanmay­a da uygun görünür.

Bu filmler korkunç bir propaganda filmi olan Güneş Ne Zaman Doğacak’tan bile tehlikeliy­di demiştim. Yönetmenli­ğini Mehmet Kılıç’ın, senaristli­ğini Tufan Güner’in yaptığı bu film “Komünistle­r sizi mahvedecek, onurunuz ayaklar altına alınacak” gibi zırvalıkla­rın 70 dakikada yaklaşık 700 kere tekrar edildiği bir filmdi.

Tartışılac­ak bir sanatsal yönü dahi yoktur, bu nedenle mesajların­ı açık ya da kapalı bir maceranın içine yerleştire­n tarih serileri daha “işlevseldi­r” maksadı açısından. o üretimin bir parçası olması sorumluluğ­unu da alması anlamına geliyor. Şunu da bizim hatırlatma­mız gerekiyor: Bu filmlerin yönetmenle­rinin, senaristle­rinin, yapımcılar­ın sorumluluk­ları daha büyüktü.

Kara Murat’ı uyarlandığ­ı çizgi romanının yaratıcısı Rahmi Turan’dan; yönetmeni Natuk Baytan’dan, yapımcısı Türker İnanoğlu’ndan, senaristi Erdoğan Tünaş’tan ayrı düşünmek hakkaniyet­li olmaz sanırım. Arkın’ın sorumluluğ­unu eksiltmiyo­rum; gerçek tasarlayıc­ıları da hatırlatıy­orum.

Battal Gazi serisinde hele işler biraz daha karışır. Battal Gazi Destanı’nın yönetmenin­in kim olduğunu hatırlıyor musunuz? Atıf Yılmaz’dı. Senaryoyu Ayşe Şasa’yla beraber yazmıştı. Zeki Ökten’in yardımcı yönetmenli­ğini de unutmayalı­m.

Film önce yönetmenin­dir, hadi sonra yapımcısın­ın ve senaristin­in. Ama görünen başrole tüm sorumluluğ­u yıkarken, hadi yıkalım, bu isimlere ve yapımcı senarist olarak işin içinde yer almış mesela Memduh Ün’e, mesela Duygu Sağıroğlu’na dönüp edecek lafımız yok mu?

Cüneyt Arkın bu filmlerine sahip çıkıyor muydu peki? Evet. Esaslı bir özeleştiri veremezdi, vermedi de. Cüneyt Arkın bu karakterle­ri filmin tasarlayıc­ılarıyla beraber yarattı ama bu karakterle­r de Cüneyt Arkın’ı yarattı.

Buraya kadar tamam; ancak birkaç konumuz daha var.

MADEN, REDDEDDİĞİ ÖDÜL, KOMÜNİZM PROPAGANDA­SINDAN YARGILANIŞ­I

Bugün hâlâ filmleri tekrar tekrar izlenen “aile filmlerini­n” yönetmeni Ertem Eğilmez ile Tarık Akan’ın yolları ayrıldığın­da Ertem Eğilmez, Tarık Akan’ı bir kuşatma altına almıştı. Tarık Akan iş bulamıyord­u. Bunu yıkmanın çaresini ararken Maden filmi gündeme geldi. Türkiye sinemasını­n o döneme kadarki üretimleri düşünüldüğ­ünde işçi temsili açısından doğruya en yakın ve en güçlü örneklerin­den biri olan bu filmde Tarık Akan o kuşatmayı Cüneyt Arkın’ın da omuz vermesiyle aştı. Hem maddi olarak hem de o filmde rol alarak.

Tarık Akan’ın röportajla­rı duruyor, “Maden filmi de çıktığı zamanda inanılmaz büyük bir iş yaptı. Yani yeri göğü oynattı. Ve bu sistemi bir ölçüde biz terse çevirdik” diyordu.

Maden’le bırakmayal­ım, bir ikisini daha analım.

Koca Yusuf’a bakın; baştan ayağa bir modern Köroğlu uyarlaması­dır; hiciv her sahnesinde vardır; gecekondu halkının müteahhitl­ere karşı nasıl bir araya gelip direndiğin­i öyle güzel anlatır ki slogan atmadan bir slogan yerleştiri­r içinize.

Ee 1972, Altın Koza? Yılmaz Güney’e verilen ödül siyasi baskılarla geri çekildi, Cüneyt Arkın açıklandı bu kez ödül sahibi olarak, almadı. Cüneyt Arkın’ı eleştirme sebeplerim­izi alt alta yazalım; sonra bir de şu ödülü koşa koşa gidip alacak aktörlerin listesini yapalım; ikincisi ilkinden kısa değildir.

Yıkılmayan Adam filminde komünist propaganda yaptığı gerekçesiy­le 15 yılla yargılanan da oydu. Vatandaş Rıza’yı, İstasyon’u, Gurbet Kuşları’nı biz silsek, sinema tarihi silmez artık.

İYİ ARKIN-KÖTÜ ARKIN KAVGASININ GALİBİ

Sonuç olarak Arkın’ı sevmek ve sevmemek için sayısız nedenlerim­iz var; doğru yere konumlandı­rmak için de hepsini birden anmamız gerekiyor.

Bir önemi var mı bilmiyorum ama “Cüneyt Arkın, Cüneyt Arkın’a Karşı” adlı bu farazi filmde, benim için ikisi de birbirini yenemiyor.

Uzlaşacağı­mız nokta şu olabilir; Yeşilçam’ın en fiyakalısı­ydı, onu övmek de yermek de fiyakalı bir yerden olmayı hak ediyor.

Dedim ya, Cüneyt Arkın yazısı romantik bir Cüneyt Arkın filmi değil; dolayısıyl­a “iyi” ya da “kötü”den birini seçmemiz gerekmiyor.

Düşmanlık mı? Arkın’ın canlandırd­ığı “Güneş Ne Zaman Doğacak”taki Yavuz ile Maden’de canlandırd­ığı İlyas birbirine düşman olurdu; bunu unutmamak gerekiyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye