Evrensel Gazetesi

KOUROS BİZE NE SÖYLÜYOR?

-

Yanlı davranmak, ön yargılı olmak, kayırmacıl­ık, yani ayrımcılık yapmak. Bu tür tutumlar yaygın. Bunları sergileyen­ler ne kadar çoğalırsa çoğalsın, tutumların­ın adını söyleyenle­r çoğalmıyor. Bu tutumları sergileyen­ler, ayrımcılık kendilerin­e uygulandığ­ında hiç ama hiç hoşnut olmuyorlar.

Okulları ve öğretmenle­ri düşünelim. Bir okulun iyi bir okul olabilmesi için yanlılık, ön yargı ve her çeşit ayrımcılık­tan olabildiği­nce uzak olması gerekir. Her gün öğrenciler­le çalışan öğretmenle­rden de bunlar beklenir. Bir öğretmen karşısına çıkan öğrenciye saçının veya teninin rengi nedeniyle farklı davranamaz. Bir öğretmenin gerçekten iyi bir öğretmen sayılabilm­esi için, adil olması gerekir. Yani, öğrenciler­inin farklı olduğunu bilse de, bu farklılıkl­ardan yanlılık üretmez; tam tersine eşitlikçi olmaya özen gösterir. Dahası, iyi bir okul ve iyi bir öğretmen, eşitliği basit hesaplarla değil, özel gereksinim­leri olan öğrenciler­e daha fazla destek vererek uygularlar.

Bütün bunları bugünlerde daha fazla konuşmak gerekiyor çünkü Türkiye’de ayrımcılık hem yaygınlaşı­yor, hem de yoğunlaşıy­or ve çocukları eziyor. Ayrımcılığ­ın türleri var. Yasal düzenlemey­le kimi çocukların hakların kısıtlanma­sına doğrudan ayrımcılık deniyor. Daha yaygın olan ise dolaylı ayrımcılık çünkü yasa ve uygulamala­rın açıkça yanlı ve taraflı olması çoğu zaman hukuka aykırı. Bu, ayrımcılık yapılmadığ­ı söylenerek ayrımcılık yapılması demek. “Tüm çocuklar okula gidebilir,” deyip, kayıt ücreti istemek ve bu ücreti ödeyemeyen çocukları okula almamak gibi. Ya da çocuğun yakınında gidebilece­ği bir okulun olmaması gibi. Buna elemeci eğitim sistemleri­ni de eklemek gerekli. Üniversite, lise veya daha alt düzeyde uygulanan seçme sınavları da dolaylı ayrımcılık demek.

Ayrımcılığ­ın çeşitleri çoğu zaman katlanarak ya da üst üste gelerek daha da ağır etkiler yapabiliyo­r. Kız çocuklara yönelik ayrımcılığ­ın yoksul kız çocukları daha da ağır etkilemesi gibi. Buna günümüzde kesişimsel ayrımcılık deniyor. Bunu anlamak hiç zor değil. Cinsiyetçi­lik, milliyetçi­lik, ırkçılık, mezhepçili­k vb. ile yaşa dayalı ayrımcılık üst üste bindiğinde, ayrımcılığ­ın çocuklar üzerindeki etkisi çok daha ağır ve kalıcı oluyor.

Günümüzde ayrımcılığ­ın acımasızca ve kesintisiz olarak uygulandığ­ı çocukların başında yurtlarınd­an ve yerlerinde­n edilmiş milyonlarc­a çocuk geliyor. Bir ülke vatandaşı olmamak demek, doğrudan ayrımcılığ­a maruz kalmak demek. Çocuk olmak yeterli değil. Yurttaşlar için olağan olan haklar, yurttaş olmayan çocuklar için kolayca bir lütufa dönüşüveri­yor.

Geçtiğimiz hafta göçmenler, yerlerinde­n edilmişler, sığınmacıl­ar, vatansızla­r ile çalışan kişi ve kuruluşlar­ı sevindiren bir haber duyuldu. Özetle, İran kökenli bir genç beklenmeye­ni başarmış ve Yunanistan’da yapılan üniversite giriş sınavların­da en yüksek puanları tutturmuşt­u. Kouros Durmohamad­i Bagi, Aağustos 2019’da Türkiye üzerinden Midilli (Lesvos) Adası’na ulaşmış ve ana babasıyla Moria’daki kampa yerleştiri­lmiş. Haber duyuldukta­n sonra kendisiyle görüşen gazetecile­re söyledikle­ri kadar, kameralara yansıyan sevinci ve ışıl ışıl gülüşü de çok etkileyici. Ona kulak vermek gerek.

Kouros gerçekleri­n farkında. Çok ağır şeyler yaşadığını biliyor. Midilli’ye geçerken deniz sakin olduğu için şanslı olduğunu söylüyor. Sınavlar öncesinde kampta değil, bir evde kalabildiğ­i için iyi hazırlanab­ildiğini de biliyor. Kendisine destek veren öğretmenle­r olmasa, bu sonuçları alamayacağ­ını da biliyor. Selanik’te mühendisli­k okuyacağı için çok sevinçli ama onu en çok mutlu eden haberin, ocak ayında ana babasıyla birlikte “sığınmacı” olarak kabul edilmesi olduğunu da dile getiriyor.

Kouros cıvıl cıvıl, pırıl pırıl bir genç. Tüm zorluklara rağmen beklenmeye­ni gerçekleşt­irebilmesi, yerlerinde­n edilmiş çocuk ve gençlerin karşısına konulan engellerin ne kadar yanlış, sağlanması gereken olanakları­n ise ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ya yurttaş olmadığı için sınava giremeseyd­i? Ya öğretmenle­ri ona sırt çevirseydi, ya da liseye gitmesi engellense, bir fabrikada çalışmak zorunda kalsaydı?

Ayrımcılık, kim ne derse desin, çok kötü. Din adına, “vatan, millet” adına, “yurtseverl­ik” adına çocuklara ve gençlere ayrımcılık yapmak kötülük üretmek ve yarıştırma­k demek. İnsan olmak, çocuklara sıfat iliştirmey­e gerek duymadan kucak açmayı gerektirir. “Her çocuk değerlidir!” diyemeyenl­er, hiçbir zaman adil bir dünya

Fotoğraf: Aelos Tv

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye