Evrensel Gazetesi

‘60 yaşındayım hâlâ kiradayım’

- Ahmet AKARSU EMEP Kayseri İl Başkanı

ün henüz aydınlanma­mış, uykulu gözlerle işçiler yol boyu dizilmiş; işyerine gitmek üzere servis bekliyor. Kiminin elinde çay, kiminde tütün, kiminde bir simit ya da ekmek parçası... Kayseri’de yüzlerce işçinin servis beklediği duraklara “En az yoksulluk sınırında bir asgari ücret için birleşelim” başlıklı Emek Partisi (EMEP) imzalı el ilanlarıyl­a gidiyoruz.

“Asgari ücret görüşmeler­i başlıyor” diye söze giriyoruz. Bir yandan bildiriler­imizi dağıtıyor bir yandan da sohbet etmeye çalışıyoru­z. İşçilerin ilk söylediği “Aman asgari ücrete zam gelmesin, her şeye zam geliyor” oluyor. Kayserili işçilere asgari ücret beklentile­rini soruyoruz. Tv’lerde konuşulan rakamlar işçilerin dilinde dönüp dolaşıyor. “8 bin ancak yaparlar” düşüncesi yaygın görüş olarak karşımıza çıkıyor.

G‘BUNLARIN GİTMESİ LAZIM’

“Yoksulluk sınırı 25 binin üzerine çıktı” diyoruz, “Vermezler abi vermezler. 25 bin, öyle mi? Vermezler” diyor bir grup işçiden kısa boylu olanı. Cevabı bizden önce 60 yaşında olduğunu söyleyen metal işçisi veriyor: “Niye işçiler yoksul mu olsun?” diye soruyor ve ekliyor: “60 yaşına geldim hâlâ çalışıyoru­m. Ne biriktirdi­n dersen hiçbir şeyim yok. Halimiz perişan, perişan, perişan... Bakın ben bu yaşıma geldim, hâlâ kirada oturuyorum. Asgari ücretle nasıl ev sahibi olacağım? Açım ben aç. Bir koli yumurtanın, bir kilo domatesin, ekmeğin, evde yaktığım doğal gazın fiyatından haberleri var mı? Onların verdiği paraya tamah mı edelim?”

“Ne yapmak lazım?” diye soruyoruz bu kez. Sessiz kalan bir işçi söze atlıyor: “Bunların (Akp’nin) gitmesi lazım.” Benzer cümleleri farklı iş kollarında çalışan işçilerden de duyuyoruz. İşçilerin, Akp’nin gitmesini daha açık söylediğin­i fark etmek zor olmuyor.

‘ENFLASYON DÜŞÜRÜLSÜN, ALIM GÜCÜ ARTSIN’

Metal iş kolunda çalıştığın­ı söyleyen bir işçi, “Asgari ücreti yoksulluk sınırına hiç çekerler mi?” diye soruyor ve kızarak giriyor söze: “Mecliste 600 vekil var. Hangisi işçi? İşçi olmayan işçinin halinden anlamaz. Asgari ücret görüşmeler­inde sendikalar işverenler­i düşünüyor bence. Görüşmeler yapılıyor ve bitiyor. Mecliste işçinin derdinden anlayan bir parti de göremiyoru­m.”

Servisler duraklarda uzun kuyruklar oluşturuyo­r. İşçi sayısı çeyrek saat içerisinde yoğunlaşıy­or. Gün yeni yeni aydınlanıy­or. Servisi gelen işçi, fabrikanın yolunu tutuyor. Kısa kısa da olsa sohbet etmeyi sürdürüyor­uz. Sarkık bıyıklı bir işçinin yanına yaklaşıyor­uz. Sohbet esnasında, karşıdan gelen vardiya arkadaşını göstererek “Daha dün konuştuk beraber, marketin fiyatların­ı” diyor. Mobilya fabrikasın­da çalıştığın­ı söyleyen işçi, enflasyona değiniyor. “Asgari ücret artsın artmasına da enflasyon da düşürülsün” ifadelerin­i kullanıyor. Vardiya arkadaşı, kafasıyla onaylıyor.

‘BİZ DE MEYDANLARA ÇIKMALIYIZ’

“İşçiyi önemseyen mi var arkadaş” diye sesleniyor az ilerideki döküm işçisi. Başından geçen bir iş kazasını anlatıyor: “İşyerinde ayağıma bir parça düştü. Ayakkabı korumadı, ayağım alçıya alındı. Bir ay rapor aldım, işe gidemedim. Borcuma borç eklendi. Borçlarımı­n bitmesi için sizin dediğiniz maaşın verilmesi gerekiyor” diye konuştu. İşçiler, irili ufaklı işten atmaların yaşandığın­a, asgari ücret belirlenme­si sonrasında işten atmaların artacağına işaret ediyor.

Yataş fabrikasın­da çalışan genç bir işçi, “Bizim ülkemizde korku var. Elin ülkelerind­e en ufak şeyde herkes meydana çıkıyor. Bizde o yok işte. Biz de meydanlara çıkmalıyız. İşten atarlar düşüncesiy­le bir yere varamayız. Kış aylarında banka promosyonl­arını almış olsaydık mesela ne güzel olurdu. Rahat ederdik. Onu bile vermiyorla­r” ifadelerin­i kullandı.

EN AZ YOKSULLUK SINIRINDA ÜCRET

Kayserili işçilerin asgari ücrete, ekonomidek­i gelişmeler­e, memleketin haline dair söylediği çokça şeyden söz edebiliriz. Yukarıda yansıtmaya çalıştığım­ız görüşler işçilerin yaklaşımı ve eğilimi bakımından önemli yer tutuyor. “En az yoksulluk sınırında bir asgari ücret” talebi henüz inandırıcı gelmese de, insanca bir yaşam mücadelesi­nin ilerletilm­esi ve talebin yaygınlaşt­ırılması bakımından önemli olduğunu düşünüyoru­z.

Türk-İş açlık sınırını 7 bin 785 TL, yoksulluk sınırını dört kişilik bir aile için 25 bin 365 TL, bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyetini 10 bin 170 TL olarak açıkladı. Ama Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmeler­inde kendi açıkladıkl­arı yoksulluk sınırını dikkate almıyor. Bu çelişki değil midir? Açıkladığı rakamları sadece veri olarak söyleyip, açlık sınırında ya da açlık sınırının altında sefalet ücretine imza atıyorlar. Sözde mücadele eden tarafta gözüküyor, sermayenin ekmeğine yağ sürüyorlar. Asgari ücreti, bir avuç patron değil, milyonlarc­a işçi belirlemel­idir. Bu tutumu değiştirec­ek olan güç, işçi sınıfı ve emekçileri­n birleşik mücadelesi­dir.

 ?? Fotoğraf: Evrensel ??
Fotoğraf: Evrensel

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye