Duygularımla içeride, düşüncelerimle dışarıdayım
İhvani, “Pek çok halk şairi okudum. Onlardan yolu, kültürü ve edebiyatı öğrendim. Önceleri merak ederdim, bu derinliğe, manaya nasıl ulaşıp bizlere kadar taşıyıp sundular diye! Öncekileri okuyarak ancak bu derinliğe vasıl olunabilir, onu anladım” diyor.
êder (kapısız) albümüyle Ahmet İhvani, dinleyicisine yeni kapılar açıyor. Bu çağda aşıklık geleneğinin izini sürdüren Müzisyen Ahmet İhvani “Işk İle” “Dem û Dem” ‘Perde” albümünün ardından bu defa ‘Bêder’ diyor. Kalan Müzik etiketiyle dijital platformlarda dinleyicisi ile buluştu. “Duygularımla içeride, düşüncelerimle dışarıdayım” diyen İhvani, yaptığı müzikle dinleyicinin gönül kapısından içeriye girdiğini söylüyor.
BAlbümünüzün adı Bêder. ‘Kapısız’ demek ‘bêder’. “Kapı kimi zaman kapanıp, bazılarını dışarıda bırakır; kimi zaman da, onlarca kilidiyle içeriye hapseder” diyorsunuz. İlk sorum buradan. Kişisel olarak kendinizi kapının neresinde hissediyorsunuz?
İki türlü hissiyat yaşıyorum. Duygularımla içerde, düşüncelerimle dışardayım. Bêder yalnızca “kapısız” demek değil, aynı zamanda “harman” da demektir. Pek çok bileşenin birbirine katılmasıyla, harmanlanmasıyla olur. Müzikteki “harmony” terimi de buradan gelir. Farklı seslerin bir kompozisyonda birleşmesinden oluşur. Farklı sesler bizim bulunduğumuz kapıda maalesef kolay buluşamıyor. Bu açıdan baktığımızda kapının dışında kalıyoruz.
Bir de gönül kapısı var. Bu kapıdan içeri girebildiğimi düşünüyorum, yaptığım müzikle, yaptığım eserlerle ve genel olarak hayata bakışımla dinleyenlerimin gönlünde bir yerim olduğuna inanıyorum. Bu da duygularımın bana açtığı kapıdır.
‘RUHUM BU ÇAĞA AİT DEĞİL’
Bêder’de de aşıklık geleneğinin izindesiniz. “21.Yüzyılda” bu geleneğin izinde olmayı nasıl anlatırsınız?
21. Yüzyılda yaşayıp asırlar öncesinin izini taşıyorum. Bedenim ve aklım bu çağa ait olabilir fakat ruhum bu çağa ait değil. Çocukluğumdan itibaren saz çalmaya başladım ve 13. yüzyıldan günümüze kadar gelmiş geçmiş pek çok halk şairi ve ozanlarını okudum. Onlardan yolu, kültürü ve edebiyatı öğrendim. Önceleri merak ederdim, acaba nasıl bir eğitimden geçtiler, bu kadar derinliğe, manaya nasıl, hangi bilgiyle ulaşıp bizlere kadar taşıyıp sundular diye! Sonra anladım ki her biri, kendisinden öncekileri okuyarak, dinleyerek ancak bu derinliğe vasıl olabilir. Dolayısıyla yazdıkça buna inancım artıyor ve bunun başka türlü bir eğitiminin mümkün olmadığını düşünüyorum.
‘KÜRTÇE ŞARKILAR SÜRECEK’
Size ait bestelerin yanı sıra iki dilli bir albümle müzikseverlerin karşısına çıktınız. Bu bağlamda neler dersiniz?
Kürtçe benim ana dilimdir. Okuduğum Kürtçe şarkıları ya da kilamları diyelim daha doğru olur, kendim yazıyorum. Kürtçe dilinde şiir yazmaya çok hakim değilim ne yazık ki! Fakat içlerinde beğendiklerim olduğunda besteleyip albümlerimde icra etmeye gayret ediyorum. Bugüne kadar 4 albüm yaptım ve hepsinde kendime ait Kürtçe eser ya da eserler bulun
durdum. Bu gelecekte de böyle olacak.
‘KONSER YASAKLARI POLİTİK’
Türkiye’de maalesef konser yasaklarının otomatiğe bağlandığı bir süreçteyiz. Bir konser yasağı haberi gördüğünüzde ne hissediyorsunuz?
Konser yasaklarının ya da iptallerinin çoğu zaman politik olduğunu düşünüyorum. Sanatçının profiline göre bu tür kararlar veriliyor. Muhalifse konseri iptal edilebiliyor. Bu tabii ki doğru bir tavır değil. Sanatçı muhalif olabilir, olmalıdır da. Bu sebepten konserinin iptal edilmesi demek, pek çok kişinin mağdur edilmesi demektir. Bu durumun hem sosyal hem ekonomik boyutu var. Sosyal boyutu, sanatçının, sevenleriyle buluşamamasıdır. Ekonomik boyutu ise, sanatçının, beraberindeki müzisyenlerin, teknik çalışanların ve en nihayetinde de organizasyonun mağduriyetidir. Gördüğünüz gibi, bunun hiç kimseye bir faydası yoktur zarardan başka.
ŞUBAT VE MARTTA KONSERLER VAR
Ahmet İhvani, yeni yılda Türkiye’de müzikseverlerle konserlerde buluşacak mı? Buna ilişkin bir takviminiz var mı?
Evet, yeni yılda daha yoğun bir takvimle çıkmanın planlarını yapıyoruz. Şubat sonu mart gibi Türkiye’de ve Avrupa’da konserler yapacağız Ditar Production çerçevesinde.