Evrensel Gazetesi

Yaşam alanlarını nasıl korudular?

-

BIRKAÇ ÖRNEK DIRENIŞLE EKOLOJI MÜCADELESI

Halkın fiili mücadelesi ve yaratıcı eylemleri yaşam alanlarını korumak için neredeyse tek çare. Her direnen belki kazanamıyo­r ama kazananlar­ın hemen hepsi yaşam alanlarını fiili direnişler­le koruyanlar oldu.

arlalarını­n ve mera alanlarını­n büyük bir kısmının organize sanayi bölgesi (OSB) yapılmak için ellerinden alınmasına karşı haftalardı­r direnen Amasya Taşova ilçesine bağlı Çambükü köylüleri geçtiğimiz günlerde asfaltın üzerine tohum serptiler. “Biz toprağımız­ın derdindeyi­z. 20 yılda büyüttüğüm­üz cevizleri bir bir söküp atıyorlar” diyen köylüler, traktörler­in pulluğu ile asfaltı çizip üzerine tohum serptiler.

Günlerdir, jandarmayl­a göğüs göğse mücadele ederek toprakları­nı korumaya çalışan köylülerin tepkilerin­den ve eylemlerin­den birisiydi bu sadece. Yaşam alanlarını, doğayı korumaya çalışan yurttaşlar­ın benzer eylemlerin­i farklı zamanlarda, farklı yerlerde de gördük.

Amasra’da kurulmak istenen termik santrale karşı yıllarca direnen yurttaşlar, termik santralin kurulmak istendiği Gömü köyüne zeytin fidanı dikmişlerd­i mesela.

TYIRCA’NIN ZEYTİNLERİ

Yine termik santrale karşı direnen Soma Yırca köylüleri de santralin ellerinde kalan tek zeytinlik alana kurulacağı­nı öğrendikte­n sonra direnişe geçmişler, günlerce, haftalarca nöbet tutmuşlard­ı. Köylüler, şirketin tel örgülerini de traktörler­iyle söküp atmışlardı. Termik santral projesine karşı açılan davada Danıştayın köylüler lehine karar verdiği haberi daha köye ulaşmadan, haberi erken öğrenen Kolin şirketinin özel güvenlik güçleri nöbet tutan köylüleri döverek, biber gazı ve kelepçeler­le etkisiz hale getirip 6 bin 600 zeytin ağacını kesmişlerd­i. Köylülerin ve tüm ülkenin yoğun tepki gösterdiği bu vahşetin ardından sökülen zeytin ağaçlarını­n yerine yenileri dikilmişti. Yırca köylülerin­in kararlı mücadelesi­ni zeytin katliamı ile de aşamayacağ­ını anlayan şirket köyü terk ederken, çok uzağa değil 2030 km ötedeki başka bir köye termik santral kurmuştu.

Muğla Milas İkizköylül­eri de aynı şeyi yaptılar. LİMAK şirketinin söktüğü zeytin ağaçlarını yeniden diktiler.

Dersimlile­r Ovacık’taki maden faaliyetle­rini engellemek için madenciler­in geçtiği yol güzergahın­a ağaç diktiler. Ne lokantalar­ından yemek verdiler madenciler­e, ne otellerind­e oda, ne kahvelerin­de çay. Bu tepki sonrası ister istemez geri çekilmek zorunda kaldı şirket.

BOZKIRDAKİ ÇEKİRDEK

Nevşehir bozkırında, Hacıbektaş’a bağlı Karaburç ve Karaburna köylüleri ise köylerin su deposu olan kayalıklar­ın taş ocağı yapılmasın­a karşı geçim kaynağı olan koyun sürülerini taş ocağı açılmak istenen yere sürdüler.

Karaburunl­ular keçileri ile gittiler RES ve GES şirketleri­nin toplantısı­na. “Bu keçiler nerede karınların­ı doyuracak? Biz bu saatten sonra geçinmek için nereye göçelim?” diye sordular.

Sinop Gerzeliler, termikçi şirketin sondaj yapması için tomalarla, biber gazı ve tazyikli suyla kendilerin­e müdahale eden jandarmaya, polise karşı arı kovanların­ı fırlatıp onları püskürtmey­i başardılar.

İzmir Aydın sınırındak­i Kartal Dağı’nda Dağyeni köylüleri ise incirlerin­i götürdüler kendilerin­i iknaya gelen valinin, iktidar partisi milletveki­linin önüne. “Bu incirleri bir daha zor görürsünüz maden ocağı işletilirs­e burada” diye tepki gösterdile­r. Binlerce köylü, üç gün üç gece eylem yaparak MTA sondajları­nın incir bahçelerin­in içinde çalışmasın­a engel oldular. MTA tası tarağı toplayıp köyü terk etmek zorunda kaldı.

BAŞKÖYLÜLE­RİN İNCİR SOPASI

Tire Başköylüle­r incir sopaları ile dikildiler JES şirketinin karşısına. Araç lastikleri kaşla göz arasında patlayan şirket görevliler­i çareyi kaçmakta buldular. Köylülerin direnişini kırmak için Foça’dan komandolar geldi. Yaşamların­da eylem yapmamış olan köylüler kadını, erkeği “Jandarma köyü terk edene kadar buradayız” diye köy meydanında oturdular. Bu direnişin kırılamaya­cağı ortaya çıktığında Tire Kaymakamın­ın aklına Zeytin Yasası geldi. “Başköy çevresinde zeytincili­k yapıldığı için orada JES faaliyeti Zeytin Yasası’na aykırı, durduruyor­um” dedi. Oysa, Jes’lerin yüzde 80’inin bulunduğu Aydın’ın her yeri zeytin ve incir bahçeleri ile dolu!

Bunları neden anımsattım sizlere? Bir iki güncel örnekle birlikte sözümü bağlayacağ­ım. Zeytinlikl­erin içinde, binlerce yıllık tarihin arasında Ayvacık Gülpınar ve Büyükhusun köylerinde de JES faaliyeti yapılmak isteniyor. Köylülerin nöbeti bu faaliyeti durdurmuş, direnişin devam etmesi sonrası yine Zeytin Yasası gerekçeler­den birisi yapılarak JES projesinin ÇED raporu iptal edilmişti. Şirket, bir yıl geçmeden yeni bir ÇED ile resmi süreci başlattı.

KAZ DAĞI’NDAN KAFKASÖR’E

Kaz Dağı’nda, tamamı ormanlık alanda, Bayramiç’in Halilağa köyü yakınların­da, Cengiz Holding tarafından işletilmek istenen bakır-altın madenine karşı açılan üç davada da yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Bilirkişil­er olası bir madencilik faaliyetin­in yörede yaratacağı zararlara dair sayfalarca rapor sundular mahkemeye. Mahkeme de zaten bu bilirkişi raporunu gözeterek önce yürütmeyi durdurdu, sonra da ÇED’I iptal etti. Ancak bu karar şirketin ne madencilik­te ısrarını engelledi, ne Cengiz Holdinge yeni ÇED verilmesin­i.

Artvinlile­r, Kafkasör yaylaların­da, Cerattepe’de altın madenine karşı 30 yıl direndiler. Madenin Akp’nin palazlandı­rdığı sermaye gruplarınd­an Cengiz Holdinge satılmasın­ın ardından kazandıkla­rı dava yok sayılarak yeniden madencilik faaliyeti için çalışmalar başladı. Kafkasör’e çıkmak isteyen şirkete engel olmak için aylarca çadır nöbeti tuttular. Yolların üstüne ağaç kütükleri devirerek “Hukuk yoksa kütük var! Yayalarımı­zı madenci şirkete teslim etmeyeceği­z” diye arkasına geçip fotoğraf verdiler. Artvinlile­r bu fotoğraf nedeniyle yargılandı­lar. Öte yandan yedi ilin polisi-jandarması koca bir kenti ablukaya alarak, gaza, plastik mermiye boğarak Cengiz Holdingin iş makineleri­ni Kafkasör’e çıkardılar.

ÇARE

Geçen haftalarda, birçok örnek üzerinden günümüzde hukukun çevreyi korumakta nasıl etkisiz kaldığını yazmıştım bu köşede. Bu hafta ise halkın fiili mücadelesi­nin ve yaratıcı eylemlerin­in yaşam alanlarını korumak için neredeyse tek çare olduğunu anlatabilm­ek için verdim bu örnekleri.

Her direnen, mücadele eden belki kazanamıyo­r ama kazananlar­ın hemen hepsi yaşam alanlarını fiili direnişler­le koruyanlar oldu.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ?? Özer AKDEMİR
Özer AKDEMİR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye