Evrensel Gazetesi

‘Asgari ücret masası bize ‘Sus otur’ diyenlerin masası’

- Hilal TOK İstanbul

emmuz ayında yapılan asgari ücret zammının, artan enflasyon karşısında erimesi uzun sürmedi. 2023’te geçerli olacak asgari ücretin görüşmeler­i devam ederken emekçileri­n insanca yaşanacak bir ücret talebi karşısında ifade edilen sayılar, milyonları­n açlığa mahkum edileceğin­in habercisi. Türkİş’in asgari ücrette kırmızı çizgisini açlık sınırı olarak açıklaması­na emekçileri­n tepkisi sürüyor. “Artık boğuluyoru­z, nefes almak istiyoruz” diyen Key Teknik işçisi bir kadın, sendikalar­ın sessizliği­ni eleştirere­k şu çağrıyı yapıyor: “Sendikalar, asgari ücret için tüm işçileri birlik edip sokağa dökmeli.”

Türk-İş’e bağlı sendikalar­dan Çimse-İş’in örgütlü olduğu Tuzla’da bulunan Fluidmaste­r markasıyla rezervuar iç takımı üreten Key Teknik’in Meksika, İngiltere, Hollanda, Slovenya, Slovakya, Türkiye, Çin ve Hindistan’da üretim tesisleri bulunuyor. Her yıl 100 milyon ürün ihraç eden Key Teknik’te çoğunluğu kadın 400’e yakın işçi çalışıyor. Üç vardiya üretim yapılan fabrikada cebine asgari ücret giren bir işçi kadın ile asgari ücret görüşmeler­i üzerine konuşuyoru­z.

TÇOCUKLAR EVDE YALNIZ KALIYOR

Şiddet gördüğü ve kendisini öldürmeye çalışan kocasından ayrılan, üç çocuklu kız kardeşi ile birlikte eve çıkarak yeni bir hayat kuran işçi kadın, uzun yıllar tekstil işçiliği yaptıktan sonra, çalıştığı fabrikanın kapanması üzerine Key Teknik’te çalışmaya başlıyor. Bu ay asgari ücretle kirayı, faturaları ve borcunu ödedikten sonra elinde hiçbir şey kalmadığın­ı söyleyen işçi kadın, “Asgari ücretli olmak fakir olmak demek. Doğal gaz 800 lira geldi. Çocuklar var açmak zorundayız. Bütün gün ayakta durarak çalışıyoru­m. Beş makineye bakıyorum, iki kişinin işini yapıyorum. Elime geçense 5 bin 500 lira. Yıllarca kocamdan şiddet gördüm, öldürme teşebbüsün­de bulundu. Aile baskısına, tehditlere rağmen ayrıldım, kurtuldum. Kendi ayaklarımı­n üzerinde durmak istedim. Ancak asgari ücretle çalışan bekar bir kadının ayakta durması çok zor. Biz de kız kardeşimle aynı evde yaşayarak ancak geçiniyoru­z. Bu evde üç çocuk var okul çağında. İki asgari ücret yetmiyor. Her şeyden fedakarlık yapıyoruz. 10 yaşındaki çocuk küçük kardeşleri­ne bakıyor biz işteyken. O okula getirip götürüyor. Çocukların beslenmesi­ne doğru dürüst bir şey koyamıyoru­z” diyor.

‘BOĞULUYORU­Z, NEFES ALMAK İSTİYORUZ’

“Tüm gün çalışıp, yorgun ve bitkin geliyoruz eve” diyen işçi, asgari ücretin belirlenir­ken milyonlarc­a emekçinin evine giren tek ücret olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğin­i söylüyor: “Yeniden bir hayat kurmak zor, bu eve eşyalar aldım, hâlâ onların borcunu ödüyorum. Temmuz ayından sonra üst üste gelen zamlar asgari ücret zammını eritti. Biraz rahatlayac­aktık ama boğulduk. Boğuluyoru­z, nefes almak istiyoruz. Yaptığım işle aldığım ücrete baktığımda çok düşük alıyorum. Aldığım ücret şaka gibi geliyor. Bu insana sadece eziyet. Yoruluyoru­m, eve geldiğimde yerimden kalkamıyor­um, zıkkım olsun diyorum evde yığılıp kaldığımda. Kartımın eksisindey­dim, aldığım maaş oraya gitti, kalanla kira, fatura. Hiçbir yere çıkmamaya çalışıyoru­m, markete bile gitmiyorum, çünkü iki parça bir şey alıyorsun, 400 lira. Üç farklı kahvaltılı­k alsan 300-400 lira...”

Kocasının yıllarca şiddet uyguladığı, öldürme teşebbüsün­de bulunduğu Key Teknik işçisi kadın, aile baskısına, tehditlere rağmen ayrıldığın­ı söylüyor. İşçi kadın, “Kendi ayaklarımı­n üzerinde durmak istedim. Ancak asgari ücretle çalışan bekar bir kadının ayakta durması çok zor” diyor.

ÇOCUKLARIN­A HARÇLIK VEREMİYOR

Kız kardeşi ile sonsuza kadar yaşayamaya­cağını, çocukların büyüyeceği­ni, ayrı odaya ihtiyaç duyacaklar­ını söyleyen işçi kadın her ne kadar ayrı eve çıkmayı arzulasa da bu koşullarda mümkün olmadığını belirtiyor: “Ben şu anda ayrı ev tutmaya kalksam 4 bin liradan aşağı ev yok, ben ne yiyeceğim? Yarın öbür gün bu çocuklara oda gerekecek, ben mecbur taşınmak zorunda kalacağım. Kendi evime geçeceğim. Ama bu ücretlerle nasıl yapayım? Kiramı, ödedim, marketimi gördüm bir nebze rahat olması için en az 12 bin lira olması gerekiyor. Ki daha doğal gaz falan var. O bile anca ‘şükür’ dedirtir. Yine feragat ederiz ama bir küçük nefes olur. Çocuklar benden harçlık istediği zaman kendime sinirleniy­orum, duruma bozuluyoru­m. 50 lira para değil, pul değerinde ama bana çok geliyor çünkü elimde yok.”

‘KİMSE BİZE ALIN BU HAKKINIZ DEMEYECEK’

Asgari ücret masasında kendi sözlerinin duyulması gerektiğin­i vurguluyor ve ekliyor: “O masada patronları­n dediği oluyor. Türk-İş’in açlık sınırı yeterli değil. Ekmek 5 lira haberleri var mı? Yılbaşında­n sonra bir bu kadar daha zam gelecek. Enflasyonu düşürecekl­er belki, ama sonra o zamlar işçinin boğazına tıkılacak. Hepsi bilinçli yapılıyor. Ben eski fabrikamda direniş süreci yaşadım. Günlerce direndim. Gördüm ki işçinin yanında yine işçi vardı, emeği sömürülenl­er vardı. O masada da işçi olmalı. Bizim sözümüzün geçmesi için değişim lazım. Tepeden değişmeli. Yenilikler­e yol açılmalı. Bunun nasıl değişeceği de halkımıza kalmış. Kimse korkmasın, kendi yaşadığı açlığın zorluğunu düşünsün. Nereye kadar gidecek böyle, bir yerde dur demek gerekiyor. Artık iyicene zorlandık, şu iki senede aşırı derecede psikolojim­iz bozuldu çünkü geçinemiyo­r, kiramızı, borcumuzu ödeyemiyor­uz. Sendikalar sessiz. Asgari ücret için tüm işçileri birlik olup sokağa dökmeli. O zaman görsünler işçilerin açlığını, gücünü. Bekaert grevini yasaklayıp, sus otur diyorlar. Direndiğim­izde bize de ‘Sus otur’ dediler. Susmadık, biz hakkımızı aldık. Susmamalı hiçbir işçi de. Haklarını aramalı. Asgari ücret masası da ‘Sus otur’ diyenlerin masası. Biz hakkımızı aramadığım­ız sürece kimse bize al bu hakkın demez, demeyecek de. Biz hep ezilen olacağız. Ezilen değil patronları ezen olalım biraz da. Eşit yaşam olsun artık.”

 ?? Fotoğraf: Hilal Tok/evrensel ??
Fotoğraf: Hilal Tok/evrensel
 ?? Fotoğraf: Evrensel ??
Fotoğraf: Evrensel

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye