İŞÇİNİN EN TEMEL İHTİYAÇLARININ ASGARİ HESABI 15 BİNİ AŞIYOR
“BEN eski kiracıyım ama bu eve sıfırdan biri girmeye çalışsa, bir işçi çıkıp İkitelli’de giriş kat 2 artı 1 orta halli bir ev tutmaya çalışsa en az 5 bin lira kira verecek. Geçen ay 15 gün bi
Bence çaycılık, temizlikçilik yapmak yerine tekstilde bir mesleğinin olması önemli bir şey. Makineciyim diyorsun öyle giriyorsun öyle para istiyorsun. Soran oluyor, 39 yaşındasın emekliliğe az kalmıştır diye aklım günlükçü olarak çalıştığım yıllara gidiyor. 7 sene haybeye, sigortasız kenara bir şey koymadan git gel. Daha yeni yeni sigortalı çalışmaya başladım. Günlükçülere sigorta yapmadıkları için sigortayı da yevmiyeye yansıtıyorlar. Haliyle daha yüksek para alıyorsun. Günlükçü olarak çalışmak özellikle göçmenler için cazip geliyor. Bir güvence beklemiyorlar. O zamanlar ben de beklemiyordum...”
‘HAKKIM VERİLİYOR OLSA BEN DE BİR ŞEYLERE SAHİP OLURDUM’
Sevgi makineci olarak çalıştığı atölyede en çok makinelerin üzerindeki sayaçlardan şikayet ediyor. Sayaçlar parça çıkardıkça dönüyor. Gün sonunda sayaçlar kontrol ediliyor, bin parçanın altına düşmemeye çalışıyor Sevgi ama her gün böyle olmuyor. Çıkan az parça işçilere baskı, mobbing olarak dönüyor. Sevgi bu atölyede makineci olduğundan 7 bin 500 liraya çalışıyor. Asgari ücrete, asgari ücretin altındaki ücretlere çalışanların olduğunu da söylüyor. Çırakların asgari ücreti dahi göremediğini anlatıyor. Sevgi evde iki kişi yaşamalarına rağmen bu ücretle geçinemediklerini söylüyor: “Asgari le yakmadım 600 lira doğal gaz faturası geldi. Bu ay binden aşağı geleceğini düşünmüyorum. Elektrik, su, telefon hepsini katınca 700 lira da öyle. Çocuk okula gidiyor sadece servis parası 900 lira, harçlığı, ihtiyaçları en az 2 bin lira da çocuğa gidiyor. Benim bir çocuğum var 2-3 çocuğum olduğunu düşünemiyorum bile. Daha markete girmedik, hiç girmeyelim zaten. Biz iki kişi olduğumuz için haftada bir kahvaltılık alıyoruz. Her şeyi gram gram alıyorum, bir iki kahvaltıya yetecek malzeme. Geçen hafta bunlar 300 lira tuttu. Zaten toplu market alışverişi yapamıyoruz, parça parça o gün ne bittiyse ondan az az. Bir ayda en az 2 bin de markete gidiyor. Pazar ise marketten daha pahalı. Çocuk var meyve almaya çalışıyorum, iki haftada bir gittiğim pazarda 300 lira harcıyorum.”
Sevgi ile yaptığımız bu asgari harcama dahi 15 bin lirayı geçiyor. Bu harcamanın içerisinde; giyim, sosyal-kültürel aktiviteler, sağlık, tatil, birikim gibi hesaplar yok.
ücretin 10-12 bin liradan aşağı olmaması gerekiyordu. 7 sene günlükçü çalıştığım atölyenin patronu kendisine 2 tane ev aldı altına araba çekti. Ben bu 7 senede hiçbir şeye sahip olamadım. Hakkım veriliyor olsa ben de bir şeylere sahip oldurdum değil mi? Bu patronun bizden çaldıkları, bir de devletin çaldıkları var. Bizden vergiler alınıyor her yerde her şeyde vergi var. O paralar kasalara gidiyor ama işçiye gelmiyor...”
‘EK İŞ YAPAN, MESAİYE KALAN, GÜNLÜK İŞE GİDEN’
Asgari ücretin 10-12 bin lira civarında olması gerektiğini savunan Sevgi hesabı, “Asgari ücret 1012 bin lira olursa benim ücretim 2-3 bin lira fazlası olur” diye kuruyor. Kendisi gibi birçok işçinin de asgari ücreti, üzerine koyacaklarıyla beraber hesapladığını anlatıyor. Ek iş yapanlardan, fazla mesaiye kalanlardan, düzenli çalıştığı atölyenin izin günlerinde günlükçü olarak çalışanlardan bahsediyor. “Asgari ücret, işçi ve ailesinin ekonomik ve sosyal hayatlarını iyi şekilde yaşayabilmelerini sağlayacak kadar olmalıdır” diye tanımlanıyor. Yoksulluk sınırının altındaki ücretlerle geçinemeyen işçiler, markette pazarda en temel ihtiyaçlarından; ek işlerle, fazla mesailer ve uzun çalışma saatleriyle hayatlarından kısıyor. Sevgi ile çok da fazla kısmadan bir asgari yaşam hesap yapıyoruz. Kirası, faturası, market harcaması okul masrafı… Hepsini dahil edip bir ücret çıkarmaya çalıyoruz. Hesabın sonunda Sevgi’nin 10-12 bin lirası da çok düşük kalıyor.