‘Ahmak davası’nın olmayan ikna ediciliğini perçinlemek istiyorlar
İÇİŞLERİ BAKANLIĞININ İBB SORUŞTURMASI RAPORU BAŞSAVCILIKTA:
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezasının onanması halinde belediyeye kayyum atanacağını söylemesinin ardından İBB’ye yönelik “terör soruşturması” başlatıldı. İBB’YE yönelik bu baskı sürecini Siyaset Bilimci Doç. Dr. Cangül Örnek gazetemize değerlendirdi.
Başlatılan “terör soruşturması” hakkında yorum yapmak için henüz erken olduğunu belirten Örnek, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı raporun savcılığa teslim edildiğini ama bunun savcılık tarafından bir soruşturmaya dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğinin henüz bilinmediğini de hatırlattı. Yüksek ihtimalle soruşturmaya dönebileceğini belirten Örnek, “Ama bence olası bir soruşturmayı, bir yandan ellerinde bir sopa daha tutmak için diğer yandan ise “ahmak davası”nın olmayan ikna ediciliğini perçinlemek için kenarda tutacaklar. Zaten halihazırda Büyükşehir Belediye Başkanına şu verilen hakaret cezası onanırsa Akp’nin çoğunlukta olduğu belediye meclisinden AKP’LI bir başkan çıkarabiliyorlar. Böyle bir olanak varken işi kayyum atamaya götürmek ellerini güçlendirmez. Zaten belediye meclisinin seçtiği de meşru olmayacağı için fiili bir “kayyumluk” olacak” ifadelerini kullandı.
İBB hakkında başlatılan “terör” soruşturmasını değerlendiren Siyaset Bilimci Doç. Dr. Cangül Örnek, “Olası bir soruşturmayı, bir yandan ellerinde bir sopa daha tutmak için diğer yandan ise ‘ahmak davası’nın olmayan ikna ediciliğini perçinlemek için kenarda tutacaklar” ifadelerini kullandı.
‘İŞLEDİKLERİ SUÇU MEŞRULAŞTIRMAK İÇİN KILIF’
Hakaret cezası nedeniyle seçilmiş bir başkanın başkanlığını düşürmek hukuki olarak izah edilemeyeceği gibi siyasi olarak tam bir skandal olduğuna vurgu yapan Örnek, “Mesele İmamoğlu da değil. Mesele seçme ve seçilme hakkına gasp. Bu ağır suç karşısında terör soruşturması işledikleri suçu hafifletmek ve meşrulaştırmak için gerekli bir kılıf” dedi. Örnek, iktidarın soruşturmaya ilgili hesabına dair de şu değerlendirmede bulundu: “Oldu ki karar istinaftan ya da Yargıtaydan geri döndü. O zaman bu dosya hızla devreye sokulabilir. Basına yansıdığı kadarıyla sayfası bol ama içeriği zayıf bir dosya. Zaten son 20 yıldır ürettikleri tüm dosyalar ve iddianameler böyle. Sayfa sayısının fazlalığı suç üretmeye yetmiyor. İçeriğinde “terörle iltisaklı” personel çalıştırıldığı iddialarının yer aldığı söyleniyor. İltisak gibi uydurma bir kavram üzerinden dosya oluşturdularsa bu dosya da tarihimize yeni bir yüz karası olarak geçer. Aksi olsa, yani İçişleri Bakanının ileri sürdüğü gibi “teröristler” çalışıyor olsa o zaman bu insanların yargılanarak mahkum edilmeleri gerekirdi. Üstelik böyle bakılırsa, 15 Temmuz öncesi tüm bakanlıklarda teröristler çalışıyordu. Şimdi de en az haftada bir yeni operasyonlar yapıldığını ve FETÖ üyesi olduğu iddia edilen kişilerin yakalandığını duyuyoruz. Bunların bazıları kamu çalışanı. O zaman bu kişilerin çalıştığı kurumların başındakiler ya da kurumların bağlı oldukları bakanlar hakkında neden soruşturma dosyaları yok?”
İSTANBUL’U ELE GEÇİRMEYE DÖNÜK HAMLE
İbb’nin 25 yılın ardından CHP’YE geçmesiyle birlikte belediyenin çalışmalarının engellenmesinden, en son İBB Başkanı İmamoğlu hakkında verilen siyasi yasak ve cezasına varana kadar yaşanan sürece dair de Örnek, “Neresinden bakarsanız bakın elinizde kalan, tamamen seçim kazanmaya yönelik ve İstanbul’u ele geçirmeye dönük işler bunlar. Bu bir sürecin son halkası aslında. Bir süredir seçim güvenliğini ve seçme-seçilme hakkını hiçe sayan uygulamaları ardı ardına görüyorduk. Dolayısıyla muhalefetin kutsallaştırdığı ama örgütlü ve sokağa çıkabilen bir halkın koruması altında olmayan sandık da elden gidiyor. Böyle bir sistemde artık “halk katılımı”, “halk egemenliği” gibi kavramlardan da bahsetmek güç. Tam da bu nedenle yaşananlar son derece kritik” ifadelerini kullandı.