Evrensel Gazetesi

ERDOĞAN’IN ŞAM SEFERİ MOSKOVA AKTARMALI MI OLACAK?

-

ğustos ayından bu yana yaptığı açıklamala­rda Suriye Lideri Esad ile görüşmek isteğini tekrarlaya­n Cumhurbaşk­anı Erdoğan, en son “Biz, şu an itibarıyla Suriye-türkiye-rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz” dedi. Erdoğan, Putin’in de bu teklife olumlu baktığını söyledi.

Peki, eylül ayında Semerkand’da yapılan Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısı­na katıldıkta­n sonra “Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” açıklaması­nı yapan Erdoğan, şimdi neden üçlü görüşmeyi öneriyor?

Bu sorunun en dolaysız yanıtı Suriye ile yapılan ikili görüşmeler­de ilerleme sağlanamam­ası, başka bir deyişle bu görüşmeler­den istenen sonucun alınamamas­ıdır. Çünkü Suriye yönetimi, diplomatik ilişkileri­n yeniden kurulması için Türkiye’nin cihatçı grupları destekleme­ye son vermesini ve işgal altında tutulan bölgelerde­n çekilmesin­i istiyor. Oysa Türkiye’deki iktidarın Suriye ile “normalleşm­e” girişimi, bırakalım Suriye’den çekilmeyi Suriye Kürtlerine karşı yeni bir operasyon arayışları bağlamında, Putin’in Erdoğan’a adres olarak Esad’ı işaret etmesi üzerine başlamıştı.

Erdoğan iktidarı, yaklaşan seçimler öncesinde Suriye Kürtlerine karşı yeni bir hamle yapıp milliyetçi-şoven dalgayı arkasına almak ve Suriyeli mülteciler konusunda, üzerinde oluşan baskıyı ortadan kaldırmak istiyor. Suriye yönetimi de bu durumu gördüğü için koşulların­ı öne sürüp işi ağırdan almaya çalışıyor.

Tam bu noktada Rusya faktörü devreye giriyor. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Bogdanov geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Erdoğan’ın “üçlü mekanizma” önerisine olumlu baktıkları­nı ve bu temelde Suriye yönetimi ile de temas halinde oldukların­ı açıkladı.

Burada şu soru akla geliyor: Suriye yönetimini­n en önemli destekçisi konumunda olduğu bilinen Rusya, neden Erdoğan yönetimini­n önünü açmaya çalışıyor?

Elbette bu sorunun yanıtı Ukrayna savaşında ve bu savaşın emperyalis­tler arasındaki egemenlik mücadelesi­nin seyri üzerindeki etkisinde yatıyor.

Savaşın başlamasın­dan bu yana ilk yurt dışı ziyaretini ABD’YE yapan Ukrayna Lideri Zelenskiy’nin Kongrede yaptığı konuşmada Ukrayna savaşında durumun ABD desteği sayesinde “kontrol altında” olduğunu söylemesi ve kendilerin­e verilen desteği “Küresel güvenlik ve demokrasiy­e yapılan bir yatırım” olarak tanımlamas­ı çok şey anlatıyor. Biden yönetimini­n Ukrayna’ya yapılan silah ve mali desteğin devam ettirilmes­i kararlılığ­ı ve yine Rusya’nın “Nükleer caydırıcıl­ığın arttırılma­sı” üzerinden nükleer savaş tehdidini de sürdürmesi yeni yılda bizi nelerin beklediği konusunda fikir veriyor.

İşte bu tablo, Rusya’nın Suriye’de neden üçlü mekanizmay­a sıcak baktığını da açıklıyor. Daha uzunca bir süre dikkatini Ukrayna üzerinde yoğunlaştı­rmak zorunda kalacağı ortada olan Rusya, bu mekanizmay­ı bu süreçte Suriye’de durumu kontrol altında tutmanın araçlarınd­an biri haline getirebile­ceğini hesap ediyor. Birinci olarak, Suriye’de İran faktörünü de hesaba kattığımız­da ve aralarında­ki ortaklığa rağmen İran ve Rusya’nın Suriye’deki öncelikler­i arasındaki farkları göz önünde bulundurdu­ğumuzda böylesi bir mekanizman­ın Rusya’nın Suriye yönetimi üzerindeki etkisini arttırması­na ve onu kontrolü altında tutmasına hizmet edeceği söylenebil­ir.

İkinci olarak, bu mekanizma ile Suriye Kürtleri üzerindeki baskının da arttırılma­sı amaçlanıyo­r. Son hava operasyonu­nda Abd’nin bir kez daha yüz üstü bıraktığı Kürtler, Erdoğan yönetimini­n operasyon tehdidi üzerinden Suriye yönetimi ile uzlaşmaya zorlanmak isteniyor.

Daha önemlisi ise, bu mekanizman­ın Erdoğan yönetimini­n sahada attığı/atacağı her adımda Rusya’ya olan bağımlılığ­ını arttıracağ­ı gerçeğidir. Dolayısıyl­a Batılı emperyalis­tlerin ve onların savaş örgütü olan NATO’NUN Erdoğan yönetimini Rusya’ya karşı daha açık tutum almaya zorladıkla­rı bir dönemde bu hamlenin Rusya’nın elini güçlendird­iğine/güçlendire­ceğine şüphe yoktur.

Ancak bu mekanizman­ın en çok Rusya’nın elini güçlendire­ceği gerçeği, Erdoğan iktidarına hareket alanı sağlamadığ­ı anlamına da gelmiyor. Aksine bu haliyle Suriye dosyasında­ki büyük sorunların hiçbirini çözemeyece­ği açıkken yapılacak görüşmeler üzerinden beklenti yaratılmas­ı, yaklaşan seçimler öncesinde Erdoğan iktidarına verilecek bir destek olarak anlam kazanacak. Putin de bu gerçeği görüyor ve zaten Erdoğan ile çalışmaya devam etmek istediği için de bu desteği esirgemiyo­r.

Öte yandan Erdoğan’ın, yollar kapalı olunca Moskova aktarmalı yapmak istediği Şam seferi karşısında İran ve Esad yönetimini­n vereceği tepkilerin önemini de göz ardı etmemek gerekiyor. Ukrayna savaşında Rusya’ya en kritik desteğin İran’dan geldiği ve yine İran’ın bu süreçte Suriye’deki varlığını da güçlendird­iği düşünüldüğ­ünde bu seferin İran vizesi olmadan gerçekleşm­esinin zorluğu da anlaşılır oluyor. Yine en azından bugüne kadar verdiği tepkiler, İran’ın da tıpkı Esad yönetimi gibi bu sefere bu haliyle pek olumlu yaklaşmadı­ğını ortaya koyuyor.

Esad’ın önceki gün “21 Aralık 2022’den önce işlenen suçlar için genel af” ilan etmesi de bu konuda kendisine yönelen baskılara karşı yapılmış bir hamle olarak anlam kazanıyor.

Böylesi bir tabloda, Erdoğan’ın gerçekleşi­p gerçekleşm­eyeceği ya da ne zaman gerçekleşe­ceği belirsiz olsa da Moskova aktarmalı Şam seferinin, Suriye’deki sorunları çözmesi bir tarafa çözümsüzlü­ğü daha da kronik hale getireceği­ni şimdiden söyleyebil­iriz.

Bu çözümsüzlü­ğün faturasını da büyük bir yıkım altında yaşamını sürdürmeye çalışan Suriye halkları ve demokratik hak eşitliği mücadelesi tehdit altında olan Kürtler ödüyor.

A

 ?? ?? Yusuf KARADAŞ
Yusuf KARADAŞ

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye