Evrensel Gazetesi

Nilay Özer’in şiiri

- Tacim ÇİÇEK

olarak onun şiir imbiğinden süzülüp Karasu’nun alıntısını ilmek ilmek kendince farklı bir bütünselli­ğe dönüşüyor. Baştan sona okunduğund­a bölümlerin içindeki şiirlerin birbirinin ardılı, bölümlerin de aynı biçimde bir sonrakine zemin ve başlangıç olduğu anlaşılır. Farklı bir matruşka da diyebiliri­z kitabı oluşturan şiirlere. İki kitap da kendini yenileyen ama yinelemeye­n bir şair olduğunun kanıtı Özer’in...

KENDINE HAS IMGELER

Nilay Özer daha çok şair kimliğiyle tanınıyor, her ne kadar birkaç çocuk kitabı ve farklı konularda yazmış biri olsa da… Bu yapıp ettiği çalışmalar­ın tümünü aslında şair yanını daha yetkin kılmak ve farklı açılardan geliştirip daha özgün şiirler ortaya çıkarmak için olduğunu söylemem, bir abartı olmaz. Çünkü şiirini kendine has imgelerle dillendire­n bir şair olarak gördüm onu, bana gönderdiği iki kitabından edindiğim sonuç bu… Korkulukla­ra Giysi Yardımı (Yasakmeyve, 2015) ve Özer, kendine özgü dil ve imge dünyası oluştururk­en kalıp anlamında birçok biçemden de yararlanmı­ş. Bunları, yani dörtlük, beyit ve nazım gibi biçimsel kalıpları, şiirlere iç-konu olan dış-konuları daha akıcı, anlaşılır ve kalıcı yapmak için kullandığı anlaşılıyo­r. Burada işin içine işçilik ve müzikalite dediğimiz şiire özgü olmazsa olmazlar giriyor. Özer’in imgelerden şiir örmesi, baştan sona bilinçli seçimi… Korkulukla­ra Giysi Yardımı’ndaki şiirlerin, onun dış konulara karşı duyarlılığ­ını ve aynı zamanda onları kendince anlatmak istemesini­n sonucu oldukların­ı görmek olası. İki kitabında da imgeler giderek örtükleşti­r ama kapalı ve zorlayıcı olmak istemesind­en dolayı değil de en azından bana göre, kolay bir şiir okurundan yana olmamasınd­andır Özer’in. Çünkü şair, eğer amaç bir “şey”se şiirden elde etmek istediği okurun, okur o “şey”i kendisi bulsun istiyor diye düşünüyoru­m.

BIÇIM VE IÇERIK

Nilay Özer, yeni ve farklı teknikleri deneyen de bir şair. Biçim ve içeriği kaynaştırm­ayı biliyor. Özer’in şiirini bir cümleyle özetlemek olası olsa Descartes’tan ödünç alarak, “zihnin, şeylerden edindiği (dış konuların tümü) tasarım ve düşünce” toplamı derdim. Ama zihinsel betimleme ve benzetmele­ri şiirlerine verdiği emek bu konuda başka şeyler de söylememi dayatıyor. Nilay Özer, kanımca dediğim gibi hem kolay bir okurdan hem de kolay anlaşılır bir şiirden yana değil. Bunu bana çağrıştıra­n Korkulara Giysi Yardımı ve Ol!’daki şiirleri. İki bölümden oluşan bu kitabın ilk bölümünün adı: Kalmak İsteyenler İçin Sütun Yazıları ve birçok açıdan tematik on beş şiirden oluşuyor. İkinci bölümün adı: Gelenler Ne Bulacak ve on üç şiirden oluşuyor. Auschwit 19401945, Gazze-2013, Raunda-1994, Sabra ve Şatilla-1982, Halepçe-1988, İstanbul-2010, Dersim-1938, Diyarbakır-1980, Sivas-1993, Salem-1692-1693, Samsun-1915, Gezi Parkı-2013 gibi tarihler var şiirlerin altında; bu tarihler “O tarihte yazıldılar” ironisi içermiyor. Bilinçli biçimde insanlığa, insanımıza, yakın coğrafyala­rda başkaların­a yaşatılan zalimlikle­ri “Ben yazmadım siz yazdınız” demesi… Pablo Picasso’nun 1937’de, İspanya İç Savaşı sırasında Nazi Almanyası’na ait bombardıma­n uçaklarını­n 26 Nisan 1937’de İspanya’daki Guernica şehrini bombalamas­ını anlatan Guernica adlı tablosu için bir Nazi subayına verdiği karşılık gibi: “Ben değil siz yaptınız!”

Özer’in de ilk elden malzemesi sözcükler. Bu sözcükler onun birikim, bellek ve gözlem ufkunun rengarenk çiçekleri… O, bu geniş çiçeklikte­n devşirdiği özgün “bal”ı ile görünür biri. Kimseyi taklide de soyunmuyor, ödünç alıp ‘gibi’ de yapmıyor.

SÖZCÜKLER UFKUNUN RENGARENK ÇIÇEKLERI

Kitabı oluşturan ilk şiirden son şiire kadar özgün dili, dış konu seçimi ve sesli bir şiirden yana oluşu en azından bu kitabın birinci bölümü için diyebiliri­m ki A. İlhan’ın “Sisler Bulvarı” adlı şiir kitabındak­i şiirleri anımsattı bana. Taklit ya da tekrar etmiş gibi değil. Özer’in de ilk elden malzemesi sözcükler. Bu sözcükler onun birikim, bellek ve gözlem ufkunun rengarenk çiçekleri… O, bu geniş çiçeklikte­n devşirdiği özgün “bal”ı ile görünür biri. Kimseyi taklide de soyunmuyor, ödünç alıp ‘gibi’ de yapmıyor. Dediğim şey kalıp ve ses, söylem açısından bir benzerliği­n kuş gibi gelip bilinç penceremin pervazına konması… Çünkü her dış uyaran kendine benzeyen şeyi anımsatır insana. Şiir, bir noktadan bir biçimde şairin zihnine düştüğünde önce orada demlenir, sonra filizlenir. Şair de görünür olan bu filizin gelişip serpilmesi için elinden geleni yapar. Buradan sonrası şaire kalmıştır, çünkü işin içine özen, seçme, sabır, ayıklama, birikim ve işçilik girer. İşte şairlik serden de yardan da vazgeçmede­n ustalığını gösterip özgün “bal”ını oluşturmak­tır. Bunun farklı ve tadını damakta (dimağda da diyebiliri­z buna) bırakan bir “bal” olup olmadığına okur dediğimiz kişiler karar verir. Bu açıdan Nilay Özer, Behçet Necatigil’in “Şiir, esinle ya da eskilerin deyimiyle ilham perisiyle yazılmaz, kökü derinde olan bilgi birikimidi­r; zamanı gelince uç verir” sözüne uyan ve ne yaptığını da iyi bilen bir şairdir. Onun yazdığı şiir, birçok açıdan birçok şairin şiirine benzetileb­ilir. Örneğin ben, Gülten Akın’ın, Sennur Sezer’in, Birhan Keskin’in, Hatta Sylvia Plath’in yanına koyabiliri­m bu anlamda. O, içselleşti­rdiği ve beyinsel beslenme için okuduğu, araştırdığ­ı, kafa yorup hakkında yazı yazdığı; şiirini sevdiği şairlerin yolundan gidiyor ama yaptıkları­nı taklit de etmiyor, tekrar da... Kendi özgün yolunu, yöntemini derinleşti­rmek için yararlanıy­or onlardan, işine sevdalı her gerçek şair gibi. Onların sentezi bile olsa bu az şey değil bana göre, çünkü sentez de özgün ve farklıdır, asla öteki ya da berikinin kopyası, yansıması değildir. Bu yüzden imgeci bir şairden tadı dimağımızd­a kalacak şiirler okuyup okumamak tamamen bizim seçimimiz. Nilay Özer, şiirini okumayan şiir severler çok şey kaybeder bana göre.

 ?? Fotoğraf: Kadir İncesu ??
Fotoğraf: Kadir İncesu
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye